Annelik duygusu ve anne olmak çok güzel duygulardır. Bu duyguları barındıran bir kadın için dokuz aylık süreç, heyecanla geçmektedir. Aileye yeni katılacak üyenin dört gözle beklenmesi, elbette ki etkendir. Fakat kadın, içinde bir kan pıhtısıyken büyüyüp insan olan o mucizeyi, kendine ait olanı göreceğinden daha çok heyecanlı ve tedirgindir.
Tedirginliği yaratan ise vücudun hızla kilo alması, hormanal değişim ve fiziksel olarak gelişen rahatsızlıklardır. Örneğin alınan kilolardan dolayı istenilenin giyilememesi, sık sık oluşan mide bulantıları, kasılmalar ve kasık ağrıları oldukça şikayet edilen ve tedirginliği arttıran bir durumdur. Peki, doğum sonrası depresyon önlenebilir mi ?
Hamilelerin tedirginlikleri doğum yaklaştıkça artmaktadır. Özellikle ilk kez anne olacak kadınlarda bu oldukça fazla rastlanan bir durumdur. Doğum hakkında yetersiz bilgi, geleneksel duyumların yol açtığı korkular ve eş desteğinin yeterli olmaması doğumun olacağı ana kadar daima diken üstü durulan konulardır. Doğum hakkında yetersiz bir bilgiye sahip olan kadın, doğumdan sonra depresyona girebilir ve bu oldukça zor aşılabilen bir durum haline gelebilir. Annenin çocuğunu kucağına almak istememesi, emzirmeyi reddetme, bebeğine karşı oluşan mesafe ve kendi bedenine karşı duyduğu tiksinme duygusuyla ortaya çıkan depresyon, önlenebilir ve düzeltilebilir. Takriben 1,5-2 ay sürebilmektedir. Depresyonun önlenebilmesi için eşin desteği ilk sırada olmak üzere ailelerin de desteği önemlidir. Anne çocuğu istemese dahi çocuğun anne sütüne ihtiyacı var denilerek anneyle yakınlaştırılmalıdır. Eşiniz sizi tolare etmeli, anlayışlı olmalı ve sizin psikolojinizi anlamalı. Gerekirse psikolojik desteğe dahi başvurabilir. Kısacası bu tarz bir depresyon yaşamamak için doğumdan önce bilgi sahibi olup her şeye hazırlıklı olmalı ve eşinizden, ailenizden gerekli desteği almalısınız.
0 yorum:
Yorum Gönder