Bebeğiniz İçin İdeal Ayakkabı Seçimi

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/3-12.jpg Bebeğin yürümeye başlaması anne babalar için oldukça heyecan vericidir. Bu heyecan ile hemen bebek için bir sürü ayakkabı almak isterler. Ancak bu adım yanlış olacaktır. Uzmanlar bebeğin ayakkabı giymek için bir süre beklemesi gerektiğini söylemektedir. Bunun yanında ayakkabı seçiminde bazı önemli noktalara dikkat edilmelidir.

Bebeğinize ayakkabı seçerken dikkat!


Bebeğiniz yürümeye başladıktan 10-15 gün sonra ayakkabı alınması tavsiye edilmektedir. İlk günler dengeyi sağlayabilmesi ve ayak gelişiminin sağlıklı olabilmesi için yalnızca çorap kullanımı uygun olacaktır. Sonrası içinse ayakkabıyı alırken bazı noktalara dikkat edilmelidir.

Ayakkabının Sertliği


Ayakkabının fazla sert olması bebeğin ayağının sıkışmasına neden olacaktır. Bu da denge problemi yaşamasına ve sağlıklı bir yürüme sistemi oturtamamasına neden olacaktır. Bu sebeple mümkün olduğunca yumuşak ve ayağı saran ayakkabılar tercih edilmelidir.

Ayakkabı Tabanı


Ayakkabının tabanının düz olmaması, ayaktaki çukurun oluşabilmesi için önemlidir. O yüzden ortopedik ayakkabıların tercih edilerek, düz taban sorununun önüne geçilmelidir.

Ayakkabı Numarası


Ayakkabı numarası, en fazla yarım numara olduğunda ideal olacaktır. Daha büyük bir ayakkabı yürüme sırasında engel oluşturur. Küçük ayakkabıda ise bebeğin ayak yapısı bozulacaktır. Bu sebeple kendi numarasından yarım numara büyük ve esnek bir ayakkabı tercih edilmelidir.

Bebeğin en çok hareket edeceği bu dönemde ayakkabının esnek olması rahat hareket etmesini sağlayacaktır.

Yalancı Gebelik Ne Demektir?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/yalancı-gebelik.jpg Bir kadının gebe olmadığı halde fiziksel ve ruhsal gebelik belirtileri sergilemesi hali olarak tanımlanan yalancı gebelik çok sık rastlanan bir sorun değildir. Psikolojik gebelik veya sahte gebelik olarak da anılan bu durum hamile kalmak için çok büyük, çok güçlü bir istek duyan kadınlarda görülür. Bu durumu yaşayan bir kadın, rahminde bir bebek olmaması bir yana tamamen bebek bekleyen bir kadın gibi görünebilir, öyle hissedebilir ve davranabilir.

Yalancı gebelikte kadının görünümü ilk ağızda bir doktoru bile yanıltabilir. Aslında gebelikle hiçbir ilgisi olmayan bu durum ruhun arzularının ve hissettiklerinin bedeni nasıl etkileyip şekillendirebileceğinin en belirgin örneklerinden biridir. Hastalıklı denebilecek derecede yoğun bir hamile kalma isteği, rahmin ameliyatla alınmış olması, çok ağır bir üzüntü, tüplerin bağlatılması yalancı gebeliğin sebepleri arasında yer alır. Bu sorunu yaşayan bir kadın çevresinde hamile kadınlara gösterilen ilgi ve yakınlıktan etkilenip aynı ilgiyi görmek için yoğun bir istek duymuş da olabilir. Tedavi sonucunda gebeliğin gerçek olmadığı kolayca anlaşılır fakat bunun kadına dikkatle açıklanması gerekir. Bu davranış aslında var olmayan gebeliğe ait belirtilerin gerilemesini sağlayabilir. Gebe kalmak, çocuk sahibi olmak birçok kadının hayalidir ama yalancı gebelik durumunda bu hayal gerçekleşmediği halde gerçekleştiği düşünüldüğünden ruhsal bir sorun söz konusudur. Bu yüzden kadının psikolojik gözlem altında tutulması ve duruma uygun bir tedavi süreci planlanması gerekir.

Yalancı hamilelik tamamen zihinde yaşanan, hiçbir gerçekliği olmayan bir durum olmasına rağmen kadında adetten kesilme, karında büyüme, göğüslerde şişme, mide bulantısı gibi hamilelik belirtileri oluşmasına yol açar. Hamile olduğuna inanan kadının görünümü de hamile bir kadına benzeyebilir ve bu belirtiler 9 ay boyunca devam edebilir. Hatta başlangıçta yanıldığı düşüncesiyle bu durumu daha uzun süre de sürdürebilir. Bağırsaklarındaki gaz hareketlerini bebeğin hareket etmesi, tansiyonundaki artışı bebeğin kalp atışları olarak değerlendirebilir. Hatta kandaki süt hormonlarının yükselmesiyle memelerinden süt de gelebilir. Böyle bir şey size inanılmaz görünebilir ama evet, tam bir yalancı gebelik söz konusu olduğunda bunu yaşayan kadın bir anne adayı olduğuna, karnında bir bebek taşıdığına kesin bir şekilde inanmaktadır. Birilerini inandırmaya çalışmak gibi bir çabası yoktur, şizofren de değildir.

Sürekli düşük yapan, menopoza giren, evlenmek isteyip de evlenemeyen kadınlar da çok yoğun bir çocuk doğurma isteğinin etkisiyle bu sorunu yaşayabilirler. Bir sebeple bebek sahibi olamayan bir kadının beyninin yönettiği vücudun gebe olduğuna ikna olması sonucunda ortaya çıkan bu sorun bazen gebelik testi sonucunun negatif çıkmasına, kadının hamile olmadığının kesin olarak anlaşılmasına rağmen devam edebilir. Bu durumda bir uzmanın önerisiyle ilaç tedavisi yoluna gidilebilir.

Hamilelik Hakkında Bilinen En Yaygın Yanlışlar

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/832860fcc5d6407b80e154ee243cb72e.jpg Hamilelik öncesi ve hamilelik boyunca anne adaylarına sık sık çevreden çeşitli bilgiler aktarılır. Bazıları doğru olmakla birlikte çevreden duyulan bilgilerin birçoğu yanlıştır. Bu sebeple anne adayları hamilelik ve sonrası hakkında çoğu zaman pek çok yanlış bilgi ile donatılmış halde olur. Bu tip yanlış bilgilerin biraz olsun önüne geçebilmek için en çok hataya düşülen konular hakkında kesin bilgiler öğrenmek doğru olacaktır.

İşte bilinen en yaygın yanlışların doğruları;

Hormon değişimi yalnızca anne adaylarında olmaz!


Hormon değişimi hamilelik boyunca kadınlarda görülmektedir. Özellikle hızlı iniş çıkışlar bu evrede duygusal boşlukların da yaşanmasına neden olabilir. Ancak hormonal değişimlerin sadece anne adaylarında olduğunu düşünmek büyük bir yanılgı olacaktır. Uzmanlar hamilelik evresinde baba adaylarının da hormonlarında değişimler yaşandığını açıklamaktadır.

Vücudun kendisini toparlaması mümkündür!


Kadınları en çok tedirgin eden konulardan birisi vücudun kendisini toparlama evresi ve eski hale dönememe korkusudur. Ancak bilinenin aksine vücut egzersiz ve düzenli beslenme ile kısa süre içerisinde eski haline döndürülebilir.

Hamilelikte dozunda alkol kullanılabilir!


Hamilelik boyunca katı kurallarla alkolden kaçınmak gereksiz olacaktır. Şarap gibi vücuda yararı da olan ve çok sert olmayan içkilerden haftada bir kez içilmesinin bebeğe herhangi bir zararı yoktur. Ancak tercih edilen içkinin alkol oranının mümkün olduğunca düşük olması ve sek tüketilmekten kaçınılması çok daha yararlı olacaktır.

Hamilelikte Ne Tür Kitaplar Okunmalıdır?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/949-hamilelikte-isinize-yarayacak-6-faydali-kitap_9-600.jpg Hamilelik dönemini verimli şekilde geçirmenin en iyi yolu bebek hakkında detaylı bilgiler öğrenmektir. Bebeğin gelişimi, beslenmesi, doğum ve sonrası hakkında her şeyi öğrenmek için anne adayının yaklaşık 40 haftalık bir zamanı vardır. Bebeğin doğumuyla birlikte annenin de boş vakti kalmayacağından bu tarz bilgilerin doğum öncesinde öğrenilmesi yararlı olmaktadır. Peki, hamilelik evresinde bebeğin gelişimi ve büyümesi hakkında neler öğrenilmeli ve nasıl öğrenilmelidir? En iyi yöntem okumaktır. Bebeğin büyüme evresinde en çok ihtiyaç duyulacak soruların yanıtını veren kitapları okuyarak anne adayı, doğuma ve sonrasına hazırlanmış olur.

İşte okunması gereken hamilelik kitaplarının türleri;


Tek bir yazara bağlı kalmak yerine ihtiyaç duyulan kitap türlerinde farklı yazarların metinlerini okumak çok daha yararlı olacaktır. Bu nedenle kitap tavsiyeleri yerine kitap türü tavsiyelerini dikkate almak gerekir!

Hafta hafta hamilelik...


Hamileliğin hafta hafta ilerleyişini anlatan birçok kitap ve deneyimlerin yazılı olduğu makaleler bulunmaktadır. Rutini yakalamak için bu yayınları takip etmek yararlı olacaktır.

0-1 yaş bebek beslenmesi


Bebeğe bu süreçte ne yedirmelidir, anne sütünün yetersiz kaldığı durumlar, bebeğin sağlığı için gereken besinler ve benzeri konular için bilimsel olarak da açıklamaları bulunan kitaplar tercih edilmelidir.

Doğum, doğum türleri


Doğumda yaşanabilecek olası durumlara önceden hazırlıklı olmak ve stresi kontrol altına almak için okunabilecek bu tür ile sezaryen ve normal doğumun detayları da öğrenilebilir.

Bebek bakımı


Bebek bakımı için uzman tavsiyelerinin yer aldığı bir kitap seçilmelidir. Çevredekilerin tavsiyeleri yerine uzman tavsiyelerini dikkate almak çok daha sağlıklı olacaktır.

 

 

Bebeğiniz Az Mı Yiyor Yoksa İştahsız Mı?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/6f121975-7638-4616-931a-e60b7c2e12fd.jpg Annelerin genel olarak yanıldığı konu bebeklerinin beslenmesidir. Çoğu anne bebeğinin iştahsız olduğunu söylese de uzmanlar iştahsız olduğu iddia edilen bebeklerin birçoğunun yalnızca az yediğini söylüyor. Aslında sağlıksız bir durum olmamasına rağmen anneler bebekleri az yedikleri için beslenmelerinde sağlıksız bir durumun olduğunu düşünüyor. Siz de bebeğinin iştahsız olduğunu düşünen annelerden iseniz aşağıdaki belirtilerin bebeğinizde var olup, olmadığını gözlemleyin. Tüm belirtiler bulunuyorsa, o zaman bir uzmana danışmanız yararlı olacaktır. Ancak belirtiler yoksa bebeğiniz yalnızca az yemek yiyor demektir!

İştahsızlık Nasıl Anlaşılır?


En temel iştahsızlık belirtisi bebeğin normal kilosunun çok altında olmasıdır. Bebeğin kilosu sağlıksız denebilecek kadar düşük ise iştahsızlık söz konusu olabilir. Bu nedenle bebeğin kilosu ve boyunun oranının ideal seviyede olup, olmadığı kontrol edilmelidir.

İştahsızlık Nasıl Oluşur?


İştahsızlık genellikle geçirilen bir rahatsızlık sonrasında meydana gelmektedir. Mide ya da sindirim sistemi ile ilgili olan bir rahatsızlık geçirilmesi bebeğin iştahının kesilmesine neden olabilmektedir. Bunun yanında besinleri çiğnemekte zorlanıyor olması da yeterli yemek yiyememesine sebep olabilir. En yaygın iştahsızlık sebebi, midenin sindiriminin yavaş olmasıdır. Mide uzun sürede boşaldığı için bebek acıktığını hissetmeyecek ve yemek yeme ihtiyacı duymayacaktır.

Sağlıksal durumların yanında bebeğin yemek yememesine neden olabilecek en belirgin neden çevredir. Yemek yeme sırasında etrafında dikkatini dağıtacak farklı şeylerin bulunması yemek yeme isteğinin önüne geçebilir ve bu da zamanla iştahsızlık yaratarak, sağlık sorunlarını beraberinde getirebilir.

 

 

Hamilelik Öncesi Yumurtlama Takibi Önemli!

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/adet-düzensizliği.jpg Hamile kalmanın kolaylaşması için kadının biyolojik döngüsünün doğru şekilde ilerliyor olması gerekmektedir. Bu da demek oluyor ki kadının 21-35 gün döngüler ile olmak üzere düzenli olarak regl olması gerekmektedir. 21 günden az ya da 35 günden fazla süren regl aralıkları kadının hamile kalmasının çok daha zor olacağını göstermektedir. Bu yumurtlama evrelerinin düzenli takip edilerek, gerekirse belli bir periyota oturtulabilmesi için tedavi yöntemlerine başvurulması gerekmektedir. Yumurtlaması düzenli ve ideal aralıkta olan kadınların hamile kalma ihtimali çok daha yüksektir.

Yumurtlama Takibi Ne Zaman Gereklidir?


Yumurtlama takibi, özellikle cinsel ilişkiye düzenli veya sık girmeyen çiftlerde gereklidir. Çünkü spermlerin 72 saat canlı kalma süresi bulunmaktadır. Bu sebeple her hafta en az 2-3 günde bir ilişkiye giren çiftlerin ekstra yumurtlama takibinde bulunması gerekmemektedir. Spermlerin canlılığı sürekli devam edecektir. Ancak bu şekilde bir ilişki düzenleri bulunmadan bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin en doğurgan olunan zamanlarda ilişkiye girmesi yararlı olacaktır.

Ulstrason ile yumurtlama takibi


Doktor kontrolünde en doğru yumurtlama zamanı tespit edilecektir. Ulstrason ile yumurtanın çapı ve büyümesi kontrol altına alınarak, en doğurgan zaman tespit edilebilir. Bu sayede çiftler yumurtlamanın gerçekleştiği evrelerin bulunduğu takvime göre ilişkilerini düzenlerler.

Evde yumurtlama takibi


Evde yumurtlama takibi için yumurtlama kiti gerekmektedir. Eczanelerde bulunan bu kitten alarak, kadınlar evde idrarlarını test ederek, en doğurgan oldukları zamanı tespit edebilir.

Hamilelikte Grip ve Soğuk Algınlığı Nasıl Tedavi Edilir?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/hamileyken-grip-bebege-zarar-verir-mi.jpg Kış aylarının gelmesi ile birlikte grip ve soğuk algınlığı artış göstermeye başlar. Özellikle hamilelik döneminde bu tip hastalıklara yakalanmak anne adayı için riskli ve zor olacaktır. Çünkü bu süreçte ilaç kullanımı uygun olmayacağı için hastalığın atlatılması çok daha zor bir hal alır. Bu nedenle hamilelerin mevsim geçişlerinde dikkatli olarak grip ya da soğuk algınlığına yakalanmaması gerekir.

Grip ve Soğuk Algınlığına Yakalanmamak İçin Neler Yapılabilir?

Bunun için özellikle kapalı ve kalabalık ortamlardan uzak durmak faydalı olacaktır. İkisi de bulaşıcı hastalıklar olduğundan kalabalık ve havasız ortamlarda bulaşma ihtimalleri de daha fazla olacaktır. Ek olarak mevsim geçişlerinde havanın güneşli olmasına aldırmadan daima ince kıyafetlerin üzerine ince hırkalar tercih edilmelidir. Bu da terleme-soğuma olayını engelleyecektir. Bunların yanında bol bol vitamin alınması da yararlı olacaktır.

Grip ve Soğuk Algınlığı İçin Hangi Tedavi Yöntemleri Kullanılabilir?

Grip veya soğuk algınlığına yakalandıktan sonra tedavi süreci zahmetli olacaktır. İki hastalığın da net sonuç veren bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Bu nedenle hasta olmadan önce alınacak olan önlemlere ekstra özen gösterilmelidir. Ancak önlemler alınmasına rağmen hastalığa yakalandıysanız, vitamin takviyelerine devam ederek, aşırı hava değişimi bulunan yerlerden uzak durmalısınız.

Bu süreci, özellikle hamileliğin son evrelerinde, istirahat ederek geçirmek gerekir. Hastalık ağırlaşmadan dinlenerek ve temiz hava bulunan yerlerde vakit geçirerek, hastalığın atlatılması sağlanmalıdır.

Bebeğinizle Oynayabileceğiniz Faydalı Oyunlar

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/1-tip-1-1566-a811-shutterstock-274560986.jpg Bebeklerin ruhsal ve sosyal gelişimi için oyunların büyük bir faydası var! Çocukluk evresine geçişte bebeği her alanda geliştirecek olan bu oyunlar aynı zamanda sevildiğini hissetmesine de yardımcı olacaktır. Oyunlarla büyüyen bebekler çok daha zeki ve pozitif çocuklara dönüşecektir. Tüm bunlar göz önüne alındığında anne ve babaların bebekleriyle 6 ay sonrasında çeşitli oyunlar oynamaya başlaması yararlı olacaktır.

İşte bebeğinizle oynayabileceğiniz eğlenceli ve yararlı oyunlar;

Saklama Oyunları

Bebeğinizin dikkatini çekecek renkli ya da büyük eşyaları onun göreceği şekilde bir yerlere saklayın. Ve sonrasında bulması için yardımcı olarak, bu oyuna alışmasını sağlayın. Bir sonraki saklamanızda bebeğinizin algılarının eşyayı bulmak için çok daha açık olacağını göreceksiniz. Bu cisimleri tanıması ve düşünme becerisinin gelişmesi için yararlı ve eğlenceli bir oyun olacaktır.

Oyun Alanı Hazırlayın


Kendisini özel hissedeceği bir oyun alanı yoksa ona özel oyun alanı hazırlayın. Büyük bir kutunun üst kısmını keserek, içerisine oynamayı sevdiği oyuncularını koyun. Sonrasında kutunun ön kısmında da minik bir pencere oluşturun, bu pencere sayesinde dışarıyı da görebilsin. Bu sayede kendisi için ayrılmış bir alan olduğunu düşünerek, orada kendisini özgür hissedecektir.

Telefonla Konuşma Oyunu


Telefon oyunu ile bebeğinizin iletişimini geliştirebilirsiniz. Bir oyuncak, kaşık ya da herhangi bir cismi elinize alarak, aynı cisimden ona da verin. Ve onunla konuşmaya başlayın. Sizin ısrarlı konuşmalarınız sırasında o da sizi çeşitli tepkiler vererek, konuşmaya çalışacaktır.

 

 

Doğum Sonrası İdeal Bel ve Kalça Oranı

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/kaanil_136620017453.jpg Doğumun ardından anneleri en çok tedirgin eden durumlardan biri de alınan kiloların geri verilme sürecidir. Lohusalık evresinde bebeğini emziren anneler, sütlerinin azalmaması için bu evrede diyet yapamamaktadır. Durum böyle olunca da kilo alımı ile ilgili endişeler süreklilik kazanır. Ancak anneler bu evrede endişelenmek yerine yaşadıkları dönemin tadını çıkarmalıdır. Sonrasında yapılacak diyet ve egzersiz programlarının düzenli tekrar edilmesi alınan kiloların verilmesini sağlayacaktır.

Lohusalık Sonrası İdeal Egzersiz


Lohusalığın hemen ardından ağır sporlarla başlamak yerine, yüzme, pilates, yürüyüş gibi daha çok esneklik kazandıran sporlarla zayıflama sürecine girmek çok daha yararlı olacaktır. Bu sporların da haftada en az üç kez yapılaması yeni anneler için yeterli olacaktır.

İdeal Beslenme Düzeni


Henüz süt vermeye devam ediyorsanız daha çok vücudunuzdaki sıvı miktarını dengede tutmanız gerekecektir. Bu nedenle günde en az 3 litre su tüketerek, sebze ağırlıklı diyetler yapmaya özen gösterilmelidir. Bu evrede kırmızı et ve türevlerinin bolca tüketilmemesi, onun yerine balık, meyve ve sebze ağırlıklı beslenilmesi ideal beslenme stili olacaktır.

İdeal Vücut Ölçüsünü Yakalamak


Doğumun ardından eski kilonuza dönmek zor olsa da eski ölçülerinize dönmek çok daha zordur. Çünkü doğumla birlikte ciddi bir su kaybı yaşanarak kilo verme hızla gerçekleşir. Ancak vücut ölçülerinde bir süre dengesizlik meydana gelecektir. Ölçülerinizin normale döndüğünü en sağlıklı bel ve kalça oranınızı kıyaslayarak görebilirsiniz. Buraya tıklayarak bel ve kalça oranınızı anında görme şansına sahip olabilirsiniz. Çıkacak olan orana göre yapacağınız egzersizlerde bölgesel ağırlıklı çalışmalar yapabilirsiniz.

Düzenli Jinekolojik Muayenenin Hamile Kalmada Etkisi

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/fft99_mf5455943.jpeg Normal şartlar altında her kadının yılda bir kez jinekolojik muayeneye gitmesi gerekmektedir. Sıra dışı durumlarda bu sayı artış gösterse de düzenli jinekolog kontrolünün, sağlık açısından önemi büyüktür. Hele ki hamile kalma kararı aldıktan sonra jinokolojik muayene ekstra önem kazanmaktadır. Hamile kalmaya çalışma evresinde bir uzmana danışılması ve bu dönemde yapılabilecek destekleyici uygulamalar hakkında bilgi alınması gerekmektedir. Kadının hamile kalmasında herhangi bir engelin olmadığını öğrenmek için de hamilelik öncesinde jinekolojik muayene gerekmektedir.

Doğum Öncesi Jinekolojik Muayenenin Aşamaları


Regl bitiminin hemen ardından doktor kontrolüne başlanmalıdır. Aşamalı olarak ilerleyecek olan bu kontroller de çiftlerin birlikte yer almaları gerekir.

İlk Kontrol


İlk kontrolde hem anne hem de baba adayının soyağacı incelemeye alınır. Herhangi bir genetik hastalık bulunup, bulunulmadığı tespit edilerek, ona göre önlemler alınır.

İkinci Kontrol


İkinci kontrolde anne ve baba adayının genel sağlık durumu kontrol edilir. Özellikle annenin hamilelik süresince riske gireceği bir rahatsızlığının bulunup, bulunmadığı tespit edilir. Böylelikle hamilelikte meydana gelebilecek sorunların önlemi alınabilir. Bu hamilelik öncesinde düşük olması ya da hamileliğe engel bir durumun yaşanmış olması halinde de tedaviye başlanılmalıdır.

Üçüncü Kontrol


Gerekli testlerin yapılmasının ardından anne adayının zararlı alışkanlıkları bırakması sağlanır. Hamilelik evresinde sigara ya da alkol tüketimi minimum ölçüde dahi olsa bebeğe zarar vermektedir.

*Kontrollerde yapılan uygulamalar değişiklik gösterebilse de hamilelik öncesi jinekolojij muayenede izlenecek yöntemler bu şekildedir.  Düzenli kontrol ile meydana gelebilecek riskler önlenir.

 

 

 

Hamilelik Dönemindeki Stresin Bebeğe Yansımaları

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/hamilelik-sureci-620x400.jpg Hamilelik sürecinde bebeğin gelişimini yalnızca fiziksel aktivitelerin ya da beslenmenin etkilediğini düşünmek büyük bir yanılgı olacaktır. Tüm bunların yanında annenin ruhsal durumu da bebeğin gelişiminde büyük bir paya sahiptir. Annenin hamilelik boyunca aşırı stresli olması bebeğin de gelişiminde bazı sorunların yaşanmasına neden olabilmektedir.

Hamilelikte Aşırı Stres Bebeği Nasıl Etkiler?


İlk olarak bebeğin gelişiminde ciddi bir olumsuzluğa neden olmaktadır. Bunun yanında annenin yaşadığı stres bebeğin bağışıklık sisteminde ve genel sağlık durumunda da olumsuzluklar yaratmaktadır. Bu sebeple anne adayının hamilelik boyunca kesinlikle stresten uzak durması gerekir.

Stresle birlikte bebekte otizm, şizofreni ya da depresyon gibi rahatsızlıkların oluşma ihtimali artış gösterecektir. Bunlara ek olarak bebeğin fiziksel ve davranışsal gelişiminde de aksamalar meydana gelebilecektir.

Stresin En Zararlı Olduğu Dönemler


Hamileliğin ilk zamanlarında stres kontrolü mümkün olduğunca iyi yapılmalıdır. Gebeliğin ilk 3 haftası bebeğin anne karnına tutunma sürecidir. Ve bu süreçte aşırı stres düşük yapma ihtimalini arttıracaktır.

Bunun yanında hamileliğin sonra haftaları da stresin kesinlikle yaşanmaması gereken haftalardır. Bebek en çok bu evrede annenin duygularını hissetmeye başlamıştır. Ve aşırı stres bebeğin davranışsal bozukluklar yaşamasına neden olabilecektir.

Stresten Uzak Kalmak İçin Ne Yapılmalıdır?


Bunun için hamilelik boyunca meditasyon önerilmektedir. Ancak stresin temel nedeni doğum korkusu ise mutlaka bir uzmana danışılarak, stresi yok etmek için alternatifler aranmalıdır. Aşırı stres devamlılık gösteriyorsa psikolojik destek alınması hem bebek hem de anne için faydalıdır.

Bebeğinizin Gelişimini Takip Edin!

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/4-haftalik-bebek.jpg Hamilelikte bebeğin gelişiminin uzman bir doktor tarafından düzenli olarak kontrol edilmesi ne kadar önemli ise sonrasındaki gelişim kontrolü de bir o kadar önemlidir. Özellikle ilk 6 ayda bebeğin dış dünyaya adaptasyon süreci devam edecektir. Bu sebeple gelişimindeki ufak değişimler dahi kontrol altında tutulmalıdır. Gelişimde görülen ani değişiklikler için bir uzmana başvurulmalı ve bebek erkenden tedavi edilmeye başlanmalıdır.

Uzman Kontrolü Devam Etmeli


Doğumdan sonra da bebeğin doktor ile ilişkisi uzun bir süre kesilmemelidir. Herhangi bir sorun yaşanmasa dahi düzenli kontroller devam ettirilerek, bebeğin gelişiminin sorunsuz şekilde ilerlemesi sağlanmalıdır. Gelişim süreci pek çok sorunun müdahale ve tedavisi için en iyi ve verimli dönem olduğundan doktorun kontrolleri, bebeğin sağlığı için, aksatılmamalıdır.

Kendiniz De Kontrol Edebilirsiniz


Bebeğinizin gelişimini kendinizde, bir doktor gözetiminde, kontrol edebilirsiniz. Persentil hesaplama sayesinde bebeğinizin gelişiminin standartlar doğrultusunda mı yoksa normal dışında mı ilerlediğini görebilirsiniz. Buraya tıklayarak, bebeğinizin cinsiyeti, doğum tarihi, kilosu ve boyunu girmeniz yeterli olacaktır. Sonrasında Persentil hesaplama işlemini düzenli aralıklarla yaparak, bebeğin gelişimini kontrol edebilirsiniz. Önceki hesaplamalarla arada meydana gelen ani değişimler söz konusu olursa bir uzmana danışmayı da ihmal etmemelisiniz.

Persentil hesaplama sayesinde bebeğinizin gelişimini diğer bebeklerle kıyaslayarak, hataya düşmek yerine, doğru veriler ile kontrol altında tutabilirsiniz. Verdiğimiz linke tıklayarak, bebeğinizin gelişimini şimdi kontrol etmeye başlayın!

Sezaryen Doğum Sonrası Vajinal Doğum!

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/sezaryen-doum-sonrası-vajinal-dogum.jpg Bir kere sezaryen olarak doğum yapmış bir annenin sonrasındaki doğumları için önüne iki kapı açılır. Bu kapılardan bir tanesi tekrardan sezaryen doğum yapmak, diğeri ise vajinal doğum yapmayı denemek. Eğer sezaryen doğumdan sonraki doğum vajinal olarak meydana gelir ise buna "SSVD" yani "Sezaryen Sonrası Vajinal Doğum" denir. Sezaryen sonrası vajinal doğum yapmayı denemek, her doğumda meydana gelebileceği gibi sezaryen doğumu gerektirebilir ya da rüptür sebebi ile sezaryen doğum yapılması zorunlu olabilir.

Bazı zamanlar sezaryen doğum planı yapılmışken, doğumun hızlı bir şekilde ilerlemesinden kaynaklı olarak sezaryen doğum vakti gelmeden bebek vajinal yoldan doğabilir. Bu duruma da sezaryen sonrası vajinal doğum denilebilir ancak sezaryen sonrası vajinal doğum, olumlu ve olumsuz olarak her iki sonucunda göz önünde tutularak gerçekleştirilmesi gereken bir doğum çeşididir. Riskli olarak düşünülüyor olsa da sezaryen sonrası vajinal doğum yapan bir annenin sezaryen doğuma kıyasla daha az ağrısı, kanaması ve enfeksiyonel riski olur. Ayrıca iyileşme süreci de daha hızlı gerçekleşir.

Çok Sayıda Sezaryen Doğumun Riskleri


Geniş bir aile hayali kuranlar bir annenin fazla sayıda sezaryen doğum yapması ileri zamanlarda rahmin alınmasına bile sebep olabilir. Rahim bölgesinden sezaryen olarak alınan bebekten sonra gelen bebeğin doğum yolu tıkanabilir ya da rahim kaslarında oluşan zedelenmeler ile bebek olması gerekenden daha fazla yapışabilir. Bu durum hem anne, hem de bebek için ciddi bir risk demektir.

Sezaryen Doğum Sonrası Vajinal Doğum!

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/sezaryen-doum-sonrası-vajinal-dogum.jpg Bir kere sezaryen olarak doğum yapmış bir annenin sonrasındaki doğumları için önüne iki kapı açılır. Bu kapılardan bir tanesi tekrardan sezaryen doğum yapmak, diğeri ise vajinal doğum yapmayı denemek. Eğer sezaryen doğumdan sonraki doğum vajinal olarak meydana gelir ise buna "SSVD" yani "Sezaryen Sonrası Vajinal Doğum" denir. Sezaryen sonrası vajinal doğum yapmayı denemek, her doğumda meydana gelebileceği gibi sezaryen doğumu gerektirebilir ya da rüptür sebebi ile sezaryen doğum yapılması zorunlu olabilir.

Bazı zamanlar sezaryen doğum planı yapılmışken, doğumun hızlı bir şekilde ilerlemesinden kaynaklı olarak sezaryen doğum vakti gelmeden bebek vajinal yoldan doğabilir. Bu duruma da sezaryen sonrası vajinal doğum denilebilir ancak sezaryen sonrası vajinal doğum, olumlu ve olumsuz olarak her iki sonucunda göz önünde tutularak gerçekleştirilmesi gereken bir doğum çeşididir. Riskli olarak düşünülüyor olsa da sezaryen sonrası vajinal doğum yapan bir annenin sezaryen doğuma kıyasla daha az ağrısı, kanaması ve enfeksiyonel riski olur. Ayrıca iyileşme süreci de daha hızlı gerçekleşir.

Çok Sayıda Sezaryen Doğumun Riskleri


Geniş bir aile hayali kuranlar bir annenin fazla sayıda sezaryen doğum yapması ileri zamanlarda rahmin alınmasına bile sebep olabilir. Rahim bölgesinden sezaryen olarak alınan bebekten sonra gelen bebeğin doğum yolu tıkanabilir ya da rahim kaslarında oluşan zedelenmeler ile bebek olması gerekenden daha fazla yapışabilir. Bu durum hem anne, hem de bebek için ciddi bir risk demektir.

Hamilelikte Meditasyonun Önemi

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/hamilelikte-yoga.jpg Meditasyonun kişilere anlık rahatlama ve memnuniyet verdiği artık bilim dünyası tarafından da kabul edilmiştir. Düzenli olarak meditasyon yapan bireylerin diğerlerine göre çok daha sakin ve stressiz bir yaşam sürdüğü bilinmektedir. Bu sebeple hamilelik süresince de kadınların meditasyona önem vermesi bu sayede hamilelik stresini hafifletebilecekleri belirtilmektedir. Meditasyon anne adayının rahatlamasını sağlarken, fiziksel faydalar da sağladığından bebeğin de çok daha sağlıklı olmasına yardımcı olmaktadır.

Meditasyonun Faydaları


Fiziksel Faydaları


Meditasyon vücudun denge mekanizmasını harekete geçireceği için birçok işlev bozukluğunun tedavisinde gözle görülür bir fayda sağlamaktadır. Bu sayede tıbbın yetersiz kaldığı alanlarda vücudu rahatlatarak, işlevsel bozuklukların giderilmesine hız kazandırır.

Zihinsel faydaları


Meditasyon esnasında zihin tamamen boşaltıldığı için sonrasında kişi kendisini bütünüyle arınmış hissedecektir. Bu durum da zihinsel olarak uzun süreli bir rahatlık sağlayacak ve anne adayının hamileliğin vermiş olduğu stresten kurtulmasına destek olacaktır. Hamilelik stresi düzenli yapılan meditasyon sayesinde tamamen ortadan kaldırılabilir.

Duygusal Faydaları


Hormonlardan kaynaklı olarak hamilelikte yaşanan hızlı duygu değişimi anne adayları için yıpratıcı olmaktadır. Bu noktada meditasyon devreye girerek, hissedilen üzüntü, keder, stres gibi başka rahatsız eden duyguların mutluluğa dönüşmesine yardımcı olmaktadır. Böylece hamileliğin getirmiş olduğu duygusal dalgalanmalar sonlanır.

Ruhsal Faydaları


Anne adayının kendisini keşfetmesine olanak sağlayan meditasyon, özellikle doğuma yaklaşırken destek olacaktır. Annenin benliğini keşfetmiş olması ve yaşadığı farkındalık sayesinde doğuma ve doğum sonrasına olan adaptasyonu hız kazanır.

 

 

Hamilelik Öncesi Baba Da Hazır Olmalı

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/15134.jpg Çiftler anne ve baba kararı aldıkları dönemde yaşadıkları yoğun heyecandan dolayı çoğu zaman bazı şeyleri göz ardı eder. En çok göz ardı edilen kısım babanın hamilelik ve sonrasındaki rolü olur. Erkekler hamilelik sonrası süreçte yapmaları gereken desteği en başında düşünmedikleri için doğum sonrasında 'ilgisiz' ve yabancı hissedebilirler. Bu da annenin bedensel ve zihinsel olarak ekstra yorulmasına neden olur. Böyle bir sorun yaşamamak için ebeveyn olma kararı almadan önce babanın duruma hazır olup, olmadığından emin olunmalıdır.

Peki, babanın desteği hangi aşamalarda önemlidir?


  • Hamilelik süresi boyunca şüphesiz ki anne adaylarının en çok önemsediği konu eşlerinin bu süreçte kendilerine olan ilgisidir. Çünkü kadın bu evrede ekstra duygusal olacağı için eşinden gerekli olan ilgi ve sevgiyi görmelidir. İşte erkeğin rolü de bu noktada başlamaktadır. Hamilelik boyunca alttan almayı, gerektiğinde eşini şımartmayı ve hatta bazen susmayı bilmelidir. Böylece gebelik süresinde eşinin stresini biraz azaltmış olur.

  • Hamilelik boyunca babanın da tüm kontrollerde bulunması, bebek için yapılan aktivitelere katılması, bebek sağlığı üzerine yazılar okuması fazlasıyla önemlidir. Çünkü annelerde hamilelikle beraber bebekle aradaki bağı kurmak erkenden başlar. Ancak babanın da bebeği benimseyebilmesi için doğum öncesinde yavaş yavaş hayatına sokması gerekir.

  • Doğum sonrasında bebeğin varlığı ile her şey biraz daha yoluna girecektir. Bu noktada da babaların eşlerini yalnız bırakmadan bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılarken yanında olması ailenin gelecek ilişkileri için fazlasıyla önemlidir.


 

Sağlıklı Ve Rahat Bir Gebelik İçin Yapılması Gerekenler

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/sağlıklı-ve-rahat-bir-gebelik.jpg Gebelik sürecinde vücudunuzda, ruh halinizde, hormonlarınızda birçok değişiklik oluyor ve bundan ötürü birtakım sıkıntılar duymanız kaçınılmaz. Fakat bu sıkıntıları minimuma indirmek, sağlıklı ve rahat bir gebelik geçirmek için yapabileceğiniz çok şey var. Aşağıdaki tavsiyeleri dikkate alarak kendinize de, bebeğinize de güvenlik ve sağlık içinde, hafif bir gebelik süreci yaşatabilirsiniz.

*Sigara içmeyin, içilen ortamlarda bulunmayın. Sigaranın zararları malum, ayrıca kadınlar hamilelikte nefes darlığı yaşadıkları için (Bundan korkmayın, normal bir durumdur.) sigara dumanından ve havasız ortamlardan katmerli olarak etkilenirler. Bebek beklerken derin nefes almakta eskiye göre daha çok zorlanacaksınız. Havadar ortamlarda bulunmak bunun vereceği sıkıntıyı azaltır.

*Bolca sıvı tüketin, gebelikte sıvı ihtiyacı her zamankinden daha yoğundur. Sıvı ihtiyacınızı hazır, katkılı, asitli içeceklerden değil su, ev yapımı meyve suyu, çorba gibi sağlıklı sıvı gıdalardan almalısınız.

*Planlı gebelik söz konusuysa önce bir doktora gidin. Hamile kalmaya karar verdiğinizde önce bir jinekolog tarafından değerlendirilirseniz sağlıklı bir gebeliğin tohumlarını gebe kalmadan önce atmaya başlamış olursunuz.

*Hamile kaldığınızı anladığınız gibi doktor kontrollerine başlayın. İlk kontrol sırasında doktorunuz sizi ne sıklıkla kontrole gitmeniz gerektiği konusunda bilgilendirecektir. Riskli bir gebelik süreci geçirmeyen anne adaylarının genel olarak 28. haftaya kadar ayda 1, 28 – 36. haftalar arasında ayda 2, daha sonra da haftada 1 kere kontrolden geçmeleri tavsiye edilir. Bu rutin gebe kadının özel durumuna ve şartlarına göre değişebilir. Sizi endişelendiren bir şey olduğunda ve acil durumlarda da zaman kaybetmeden doktorunuza danışmalısınız. Gebeliğinin riskli geçmesi beklenen anne adayları bu konuda daha da dikkatli olmalıdırlar.

*Sağlıklı ve rahat bir gebelik için yapılması gereken şeylerden biri de yanlış beslenme alışkanlıklarının tümünü değiştirmektir. Sigara ve alkol kullanıyorsanız bırakın, hazır yiyecek – içecekler tüketmeyin, menüleriniz ev yapımı, sağlıklı, katkısız gıda maddelerinden oluşsun. Kafein içeren sıvılara düşkünseniz onları da terk etmelisiniz.

*Bulaşıcı hastalıklardan korunmalısınız. Bu riski taşıyan bireylere, örneğin okul çağındaki çocuklara karşı dikkatli olun.

*Kronik bir hastalığınız veya düzenli olarak kullandığınız bir ilaç varsa bunu doktorunuzla konuşun.

*Asla rastgele ilaç kullanmayın. Hamilelik sürecine şu veya bu derecede zarar verecek pek çok ilaç var, masum zannettiğiniz bir ilaç bu şartlarda hiç de masum olmayabilir. Doktorunuza danışmadan ilaç kullanmayın.

*Hamilelik sırasında gelişen kabızlık ve hemoroide karşı çiğ sebze ve meyveler tüketin. Tuvalet ihtiyacınızı ertelemeyin. Kuru kayısı, incir veya erik kompostoları için. Güne kahvaltıdan önce 1 bardak şekerli ılık su içerek başlayın.

*Gebelikte bacak krampları için alabileceğiniz önlemler uzun süre ayakta kalmaktan ve bacak bacak üstüne atmaktan kaçınmaktır. Ayak parmaklarına masaj yapmak bacak krampına iyi gelir. Ayaklarınızı yüksekte tutarak uzanma alışkanlığı edinmek de tavsiye edilir.

*Hafif tempolu yarım saatlik yürüyüşler hem kas gücünün azalmasını önler, hem de kilo kontrolüne yardımcı olur.

*Gebeliğin son 3 ayında ani ve ağır hareketler yapmaktan kaçınmalısınız. Bu aslında tüm gebelik boyunca dikkat edilmesi gereken bir konudur ama son 3 ayda daha da özenli davranmakta fayda var.

*Bu işaretler 37 haftanın altındaki gebeliklerde erken doğum belirtisi olabilir, aklınızda olsun: Kanlı akıntı, karın bölgesinde düzenli sertleşme ve kasılmalar, vajenden 1 bardak suyun boşaldığı, aşağıya aktığı duygusu.

*Her duyduğunuza inanmayın, her bilgiye itibar etmeyin, kendinizi yanlış bilgilerden koruyun. Günümüzde bilgiye ulaşmak çok kolaylaştı ama bilgi kirliliği diye bir şey de var biliyorsunuz, okuduğunuz her bilgi doğru olmayabilir. Sağdan soldan duyduğunuz bilgilere de hemen itibar etmeyin. Merak ettiğiniz şeyleri, sizi endişelendiren konuları doktorunuzla görüşün veya güvenilir bilimsel kaynakları araştırın.

Hamilelikte Strese Bitkisel Çözümler

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/1008425_620x413.jpg Hamilelik süresince, hamilelikte ve hatta sonrasında anne adayları heyecan ve stres dolu bir dönem geçirir. Bu stres en çok hamileliğin son haftalarında hissedilmeye başlar. O nedenle de son haftalarda annenin ruhsal olarak rahatlatılması gerekir. Bu rahatlamayı çeşitli aktiviteler ve meditasyon yöntemleri ile sağlamak bebek için de yararlı olacaktır. Aynı zamanda yapılan aktivitelere destek olarak bitkisel yöntemlere başvurulabilir. Bitkisel çaylar, bitkisel yağlar ve kokular bu süreçte sizi rahatlatarak, motive edecektir.

Bitkisel Çaylar


Stresi azaltarak, vücudunuzun rahatlamasını sağlayacak olan bitkisel çayları gün içerisinde şeker ilavesi olmadan rahatlıkla tüketebilirsiniz. Yeşil çay, papatya çayı, melisa çayı hamilelik evresinde sorun yaşamadan tüketebileceğiniz çaylardır. Günde 1-2 fincan tüketilmesinde sakınca yoktur. Yine de oluşabilecek yan etkileri göz önüne alınarak, doktorunuzdan da fikir almanızda fayda vardır.

Bitkisel Yağlar


Yağlar kokuları ve cildi ferahlatma özellikleri sayesinde vücuttaki stres ve siniri almaya yardımcı olur. Tatlı badem yağı, fındık yağı, zeytinyağı ve benzeri yağlardan herhangi birini kokulu yağlarla seyrelterek kullanabilirsiniz. 1-2 yemek kaşığı tercih edilen yağı kokulu yağ ile seyrelttikten sonra ayak ve el masajında kullanabilirsiniz.

Bitkisel Kokular


Hoş kokular ortamı ferahlatarak, rahat bir ambiyans oluşturur. Bu nedenle uçucu kokulara sahip yağlarla evinizin kokusunu zararsız şekilde değiştirebilirsiniz. Gül yağı, lavanta yağı, limon yağı, vanilya yağı gibi uçucu yağları, yağ yakıcı gereçlerle koku yayması için kullanabilirsiniz. Böylece ortamda hem hoş bir koku oluşurken, hem de kimyasal parfümlerden uzak durmuş olursunuz.

 

Yenidoğan Bebeğin Bakımı İçin 3 Önemli Detay

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/bebeğin-göbek-bakımı.jpg Yenidoğan bebeğin bakımının doğru yapılıyor olması hem bebeğin hem de annenin sağlığı açısından önemlidir. Bebeğin ilk aylarını rahat geçirebilmesi için annenin yapabileceği birkaç basit uygulama fayda sağlayacaktır. İlk aylarda dikkatli bir bakım gerektiği için de vereceğimiz tavsiyelere uyulması fazlasıyla önemlidir.

Yenidoğan Bebeğin Bakımı


Bebeğin adaptasyon sürecini ayarlayın


Bebekler anne karnında sıcak bir ortamda bulundukları için vücutlarının gelişimi sırasında bu ortama adapte olurlar. Bu sebeple de doğumun ardından geçen birkaç ayda bebeğin dışarıdaki havaya aşamalı şekilde alıştırılması gerekir. Anneler aşamalı alışma evresinde oda sıcaklığını 22-23 arasında tutarak, bebeğin rahatsızlanmasını önleyebilir. Derece zaman içerisinde yavaş yavaş standartlara düşürülmelidir.

Emzirmenin önemi


Emzirme, bebeğin anne ile tanışması için doğumun ardından hemen yapılmalıdır. Bebek ve annenin hazır olduğu en yakın dönemde ilk emzirme gerçekleştirilmeli ve bebek emmeye alıştırılmalıdır. Bu sayede hem tüm ihtiyaçlarını anne sütünden karşılarken bağışıklık kazanır hem de anne sevgisini hissetmeye başlayacaktır.

Düzenli kontrol yapın


Bebeğin ilk zamanlar neredeyse yaptığı her şeyi kontrol altında tutmaya çalışın. Bebeğin büyüme evresi, kakasını ne sıklıkla yaptığı, cildinde meydana gelen değişimler dikkatle izlenmelidir. Normal bir bebek doğumun ardından ilk 10 gün içerisinde normal kilosuna dönecektir. Kaka yapma evresi her bebekte değişkenlik gösterebilirken günde 7-8 kez veya günaşırı kaka yapması normaldir. Ters giden bir durumda uzmana danışılmalıdır. Cilt gözlemi ise bebeğin herhangi bir hastalığı olup, olmadığını anlamak için önem taşır. İlk zamanlar bebekte meydana gelebilecek birçok rahatsızlık belirtilerini ciltte göstermeye başlar.

 

Doğum Sonrası Vajinanızı Rahatlatacak Uygulamalar

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/1017594_620x413.jpg Normal doğumun ardından anneler lohusalık sürecinde vajinalarında bazı rahatsızlıklar hissedebilir. İlk zamanlar acı, idrar yaparken yanma ya da ağrı gibi durumlarla karşılaşılabilir. Bu sorunlar doğumun beraberinde gelen normal bir iyileşme sürecinde her anne de görülebilecek sorunlardır. Bu sebeple endişelenilecek herhangi bir durum yoktur. Ancak anne sorunları hafifletmek ve vajinasını rahatlatmak için bazı yöntemler deneyebilir.

İşte doğumun ardından iyileşme sürecinde işinize yarayabilecek yöntemler;

1-Buz Kompresi


Bir bezin içerisine yerleştirilen buzlar ile vajinanın şişkinliğinin dinmesi ve acısının hafiflemesi sağlanabilir. Anneler uzanıp, dinlendikleri aralarda 15-20 dakika arası, vajinalarına buz kompresini uygulayabilir.

2- Spreyler


Bu dönemde iki tür sprey kullanabilirsiniz. İlk olarak dayanılması güç ağrılarınız varsa, doktorunuza danışarak, ağrı kesici spreylerden kullanmaya başlayabilirsiniz. Vajinanızı temizledikten sonra bu spreylerden sıkarak, temiz iç çamaşırı giydiğinizde, spreyin uyuşukluk etkisi yarattığını göreceksiniz. Bu sayede ağrılarınız bir nebze hafifleyecektir.

İkinci tür sprey ise herhangi bir sprey kutusuna doldurduğunuz ılık su olacak. Bu da yanmalara karşı kullanabileceğiniz alternatif bir çözümdür. İdrarınızı yaparken oluşan yanmayı biraz dindirmek için öncesinde vajinanıza ılık su spreyi sıkabilirsiniz.

3- Ilık Su İle Oturma Banyosu


Doğumun ardından birçok doktor tarafından tavsiye edilen bu yöntem oldukça etkilidir. Gün içerisinde 15-20 dakika boyunca ılık su dolu bir küvette oturarak, vajinanızı rahatlatabilirsiniz. Sağlık açısından küvetin temizliğine kesinlikle dikkat etmelisiniz. Bu dönemde vajinanız normalde olduğundan daha fazla duyarlı olduğu için mikrop kapma riskiniz çok daha fazladır.

 

Bebeğinizi Kolayca Uyutabilme Yöntemleri

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/bebek-nasıl-uyur.jpg Uyku düzeni bir türlü oturmamış olan bir bebek, anne ve babanın hayatını 9 ay kadar bir süre işgal edip, eziyete çevirebilir. Ancak anne ve babanın bir bebeğin en rahat şekilde uyuması için yapılması gerekenleri bilmesi halinde bebeğin uyku düzeni oluşturulabilir.

1- Pışpışlayarak Uyutmak


Çoğu anne ve baba tarafından tercih edilen ancak bazen yanlış şekilde uygulanan bir yöntemdir. Bebeğin annenin rahmindeyken duyduğu sesleri çıkarmak onu rahatlatabilir. Fakat işe yaramadığı takdirde bebeğin başı anne ya da bebeğin göğüsüne yaslanarak ona kalp atışlarınızı dinletebilirsiniz.

2- Kundaklayarak Uyutmak


Kundaklayarak uyutma yöntemi her bebekte aynı etkiyi göstermez. Ancak bebeklerin çoğunda olumlu sonuçlar verir. Çünkü bebeklerin kollarının hareket halinde olması uykularına olumsuz yönde etki eder.

3- Karın Masajı İle Uyutmak


Bazı bebeklerinin uyuyamamasının sebebi sindirim sistemlerinde meydana gelen sorunlardır. Bu sorunları bebeğin karın kısmına dairesel olarak masaj yaparak ve bir yandan da onu pışpışlayarak atlatabilirsiniz.

4- Karanlıkta Uyutmak


Bebeğin gündüz uykuları esnasında uyuduğu ortam karanlık olması anne ve babaya düşen görevi azaltacaktır. Bunun için koyu renkli perdeler tercih edilebilir.

5- Beşikte Sallayarak Uyutmak


Bebeğin uyuduğu yatağının kendine ait olması önemli bir faktördür. Anne ve babası ile aynı odada uyuyor olsa dahi kendine özel bir yatağı bulunmalıdır. Ara sıra kalınan bir yer var ise eğer oraya da tıpkı evdeki gibi bir düzen kurmak bebeğin uyumasını daha rahat hale getirecektir.

Detoks Programı İle Hamilelik İhtimalinizi Arttırın

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/hamilelik-testi.jpg Kısırlık ya da ileri yaştan dolayı hamile kalmakta zorlanan kadınlar hamile kalabilmek için tedavi görmek durumundadır. Tıbbi bir destek olmadan kısırlık sorunun tedavi edilmesi mümkün değildir. Ancak tedavi sürecinde kadının yaşam tarzının hamile kalma ihtimaline etkisi oldukça fazladır. Bu sebeple hamile kalmak isteyen bayanların tedavi süresinde ya da hamile kalma kararı almalarının ardından kendilerine de dikkat etmeleri gerekir. Bunun için de basit bir detoks programı anne adaylarına yardımcı olacaktır.

  • Öncelik zararlı alışkanlıkların bırakılmasıdır. Sigara ve diğer tütün ürünleri bu evrede ve hamilelik boyunca kesinlikle tüketilmemelidir. Aynı zamanda alkol kullanımı da haftada bire düşürülerek, 1-2 kadeh ile sınırlandırılmalı mümkünse tamamen bırakılmalıdır.

  • Kilo oranın korunması hamilelik öncesinde fazlasıyla önemlidir. Bu sebeple fazla kilolardan kurtulmak için doktor tavsiyesi alınarak, ilerlenmelidir.

  • Gün içerisinde mutlaka C ve E vitamini bulunduran besinler tüketilmelidir. Aynı zamanda balık türlerinin tüketimine dikkat edilirken, yağsız et de haftada 1-2 kez tüketilmelidir.

  • Günlük su tüketiminin dengede tutulması gerekmektedir. Kanın sulanması için günde en az 2 litre su tüketilmelidir.

  • Bu süreçte sağlıklı hareket etmek gerekmektedir. Düzenli bir egzersiz alışkanlığınız yoksa hızlı tempolu yürüyüşler yararlı olacaktır. Her gün en az yarım saat yürüyerek, vücudunuzdaki kan dolaşımını hızlandırabilirsiniz.

  • Elbette, hamile kalma evresindeki en önemli nokta cinsel yaşamdır. Kararınızı verdikten sonra eşinizle bol bol cinsel ilişkiye girmeniz hamile kalma ihtimalinizi arttıracaktır.

Hamilelikten Önce Vedalaşmanız Gerekecek Şeyler

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/i-tock-91526457-1200x1200.jpg Hamile kalmaya karar verdikten sonraki evrede özellikle kadın beslenme düzenine, uyku düzenine ve yaşam standartlarına yenilik getirmeli, her şeyi düzen içerisine oturtmalıdır. Çünkü sağlıklı bir gebelik, doğum ve bebek için anne adaylarının hamilelik öncesinde yaşamlarını bu düzene alıştırması gerekir. Ve bu düzenin hamilelikten, bebeğin büyüyeceği evre boyunca da bozulmaması gerektiği için anne adayları hamile kalmadan önce 'çocuksuzluğa' veda etmelidir. Peki bir anne adayı hamilelik öncesinde nelere veda etmelidir?

Sabaha Kadar Eğlence


Eşinizle ya da kız arkadaşlarınızla gittiğiniz gece eğlencelerine hamilelikte ve sonrasında uzun bir dönem ara vermek durumunda kalacaksınız. Bu yüzden öncesinde gönlünüzce eğleneceğiniz bir program yaparak, o uzun araya girmeden önce enerji toplayabilirsiniz.

Keşif Tatilleri


Uzun uzun yürüdüğünüz, dağ tepe gezdiğiniz keşif tatillerini seviyorsanız, onlarla da artık vedalaşmalısınız. Çünkü hamilelik evresinde sağlığınız açısından uzun süren yorgunluklar yaşamamalısınız; bu yüzden de tatilleriniz artık otel ya da ev odaklı olmalı. Doğum sonrasında da bebek eşyalarının çokluğu yüzünden uzun süre yine ev ya da otellerde konaklamak zorunda kalacaksınız.

Yüzüstü/Sırtüstü Uyumak


Hamileliğiniz boyunca yüzüstü uyumanız yasak olacak ve sonlara doğru sırtüstü uyumanız da zararlı hale gelecektir. Bu şekillerde uyumayı seviyorsanız artık vedalaşmanızın vakti geldi demektir.

Boş Zaman


Tek başınıza vakit geçirdiğiniz, sessizlik içinde geçen, dilediğiniz her şeyi yiyip, içebildiğiniz evreler de artık sona erecek. Hamilelikte tadını sevdiğiniz sağlıksız besinlerden sonrasında da sessizlik içinde geçen zamanlardan uzak kalacaksınız.

Anne Olduktan Sonra Kesinlikle Yaşayacağınız 10 Şey

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/69e5549a2c40e926_shutterstock_127127183.preview-550x330.jpg Hamilelik öncesinde ve hamilelik evresinde anne adaylarının pekte bilincinde olmadıkları konu; bebek doğduktan sonra yaşayacakları değişimdir. Anneler ister istemez doğumun ardından değişime başlar. Farkında olmadan hem yaşam tarzları hem de kişiliklerinde bazı değişimler yaşanır.

İşte her yeni annenin mutlaka yaşayacağı durumlar;

  • Yemek yeme biçiminiz artık tamamen değişir. Bebeğin uyuyor olduğu kısa zaman dilimlerinde kendi ihtiyaçlarınızın tümünü karşılamak zorunda olduğunuz için yemek yemeniz hızlanır.

  • İçten içe tüm bebeklerle kendi bebeğinizi kıyaslamaya başlarsınız. Ve bu kıyaslamalar sonrasında, her seferinde, bebeğinize daha da hayran olursunuz.

  • Oyuncaklara zaafınız olmaya başlar. Bebeğinizi güldüreceğini düşündüğünüz her oyuncağı, fiyatı ne olursa olsun, almak istersiniz.

  • Arkadaş çevreniz zaman içinde tamamen değişecek. Kendinizi yetişkinler kadrosuna dahil edeceksiniz.

  • Daha önce gözünüzü devirerek izlediğiniz ağlayan bebeklerden artık bir tane de siz de olacak. Ve başkalarının size gözünü devirerek baktığını göreceksiniz.

  • Eşinizle birbirinize olan bağlılığınız artacak ve daha çok aile gibi hissedeceksiniz.

  • Bebeğinizi gülümsetebilmek için aptalca sesler çıkarıp, tuhaf hareketler yaparken kendinize şaşıracaksınız.

  • Çoğu zaman uykusuz kalacağınız için boş konuşan insanlara olan tahammülünüz azalacak ve her şeyi anında yapmak için çabalamaya başlamanıza rağmen enerji bulamayacaksınız.

  • Bebeğinizin boşaltım sistemi ile olan yakınlığınıza kendiniz bile inanamayacaksınız. Daima ne zaman, ne kadar, ne renk kaka yaptığını kontrol eder halde olacaksınız.

  • Ve bebeğinize karşı beslediğiniz sevginin büyüklüğüne inanamayacak, daha önce hiçbir şeyi böyle sevmediğinizi anlayacaksınız.

Diş Çıkarırken Bebeğinize Yardımcı Olun!

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/1-1.jpg Bebekler için en sancılı süreçlerden birisi diş çıkarma evresidir. Bebek bu evrede ateşlenir, uyku düzeni bozulur, beslenmek istemez ve tükürük salgısında artış meydana gelir. Tüm bunlar diş çıkarma dönemi olan 6-9 ay arasında görülebilir. Bazı bebeklerde bu süreç erken başlayabileceği gibi bazılarında da 16 aya kadar uzayabilir. Diş çıkarma süreci uzadığında hem bebek hem de anne için çok daha zor bir dönem başlar. İşte bu dönemde anne, bebeğini rahatlatmak için bazı püf noktalara dikkat ederek, sürecin biraz da olsa rahat geçmesine yardımcı olabilir.

1- Öncelikle diş çıkarma döneminde beslenme büyük rol oynamaktadır. Bu evrede bebeğin sert ve zor çiğnenecek olan gıdalardan uzak tutulması gerekir. Anneler bu dönemde bebeklerine rahatça çiğneyebilecekleri meyveler verebilir ya da sert meyveleri püre haline getirerek yemesine yardımcı olabilir.

2- Su tüketimi de beslenme tipi kadar önemlidir. Bu süreçte bebek ateşlenerek, aşırı terlemeler geçirebilir veya tükürük salgısı artış gösterebilir. Bu sebeplerden dolayı bebeklere bol bol su verilmesi önemlidir.

3- Yemek öncesinde damaklarının rahatlatılması için de bazı uygulamalar yapabilirsiniz. Örneğin henüz emzik kullanmaya devam ediyorsanız, emziğin içerisini su doldurarak o şekilde dondurabilirsiniz. Ve buz haline gelmiş emziği yemek öncesinde bebeğinize vererek, damaklarının uyuşmasını ve daha rahat yemek yemesini sağlayabilirsiniz.

4- Vereceğiniz besinleri soğutarak vermeniz de damağının tahriş olmasını önleyecektir. Çünkü bu evrede sıcak besinlere karşı ekstra bir duyarlılık hissedebilir.

 

Doğum Korkusunu Yenmenin Yolları

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/doğum-korkusu.jpg Her anne adayının şu veya bu derecede yaşadığı bir duygudur doğum korkusu ve genelde doğum yaklaştıkça daha da artar. Bazı anne adayları sırf bu nedenle sezaryenle doğum yapmak isterler ki bir ameliyat söz konusu olduğu için bu yoldan da korkan kadınlar vardır. İlk defa doğum yapacak olmak, çok sayıda ürkütücü, zor, sancılı doğum hikayesi duymak, ilk doğumun çok zor geçmiş olması, vücudun çirkinleşeceği endişesi doğum korkusunun sebepleri arasında sayılabilir. Bazı kadınlar dayanılmaz doğum ağrıları çekmekten, kimileri doktora veya hastaneye ulaşamamaktan, bazıları bebeğin veya kendilerinin başına kötü bir şey geleceğinden korkarlar. Anne adayları, doğacak bebeği de olumsuz etkileyeceği düşünülen doğum korkusunu yenmek için gayret göstermelidirler. Aşağıda bu konuda yardımcı olacak bilgiler bulabilirsiniz.

Anne adaylarının normal doğum yapmaktan korkmalarının başlıca sebebi konuyla ilgili yetersiz veya yanlış bilgilerden etkilenmeleridir. Bu yüzden, bir yandan size mantıksız gelse bile bütün korkularınızı doktorunuzla konuşmalısınız. Doktorunuz sizi en doğru şekilde aydınlatacak olan kişidir ve gerekirse profesyonel yardım almanızı önerecektir.

Eşten – dosttan duyduğunuz, sağda solda okuduğunuz zor doğum hikayelerinin dışında birçok kadının oldukça kolay ve zahmetsiz bir şekilde doğum yaptığını unutmayın; bu bir gerçektir. Olumsuz deneyimlerin bazen abartılı bir şekilde aktarıldığını da unutmamalısınız. Doğumla ilgili, anlaşılır bir dille yazılmış bilimsel yazılar okumak ve doğuma hazırlık kurslarına katılmak işe yarayabilir. Anne ve baba adayının bunu beraberce yapmaları kadında güven, destek ve kuvvet hissi yaratacağından daha etkili olur.

Doktorunuz size soluk alıp verme ve gevşeme egzersizleri tavsiye edecektir, bunları mutlaka yapın. Bu egzersizler sayesinde doğum sırasında bebeği dışarı ittirecek olan kaslar gevşeyecek ve böylece daha rahat bir doğum yapacaksınız.

Doğum korkusunu yenmek için yapabileceğiniz şeylerden biri de sancısız bir doğum yapmaktan çok doğuma hazırlanmayı hedeflemektir. Sağlıklı ve dengeli beslenmeli, uygun gebelik egzersizleri yapmak, teninizi nemlendirerek hamilelik çatlakları oluşmasının önünü almaya çalışmak, eksiksiz bir doğum çantası hazırlamak; böyle şeylere odaklanın. Özel bir dönemdesiniz, önceliğiniz bu dönemde kendinize ve her gün dünyayla tanışmaya biraz daha yaklaşan bebeğinize en iyi şekilde bakmak olmalıdır.

Doğum sancısı yoğunluğu çeşitli faktörlere göre değişen bir sancıdır ve mutlaka sonu gelecektir, bunu unutmayın. Birçok kadın hiç de büyük bir eziyet çekmeden doğum yapıyorlar, onlardan biri olacağınıza inanın. Düşündüğünüz gibi olmasa bile, bebeğinizi kucağınıza aldığınız zaman çektiğiniz sıkıntıyı unutacağınızdan emin olun, normal şartlar altında, istenen bir doğum söz konusu ile bu her zaman böyledir. Hatta bazen tersi durumda bile böyledir, o masum, size çok ihtiyacı olan bebek birtakım olumsuzlukları unutmanıza, kendinizi daha güçlü hissetmenize yol açar. Onun için güçlü olmak istersiniz; o, bir zamana kadar, en temel, en basit ihtiyaçlarını bile kendi başına gideremeyecektir, onu hayatta tutacak, memnun edecek kişi sizsiniz. Doğum fobisi veya doğum sancısı korkusu olan kadınların bir kısmının daha sonra ikinci, üçüncü doğumlarını yaptıklarını da unutmamalısınız. Dayanılmaz bir durum söz konusu olsaydı sizce bunu göze alırlar mıydı?

Anne adayının çevresindekiler de doğum korkusu konusunda yardımcı olmalı

Vücudunda ve ruh halinde pek çok değişiklik olan anne adayına destek vermek konusunda çevresindekilerin yapabileceği çok şey var. Her şeyden önce gebe kadının korkusunu küçümsememek, yersiz bir korku olarak yargılamamak, ciddiye almak gerekiyor. Aksi takdirde anne adayı kendisini yalnız hissedecek, kimse tarafından anlaşılmadığını düşünecek ve bu da psikolojisini olumsuz etkileyecektir. Baba adayı bebek beklemekte olan eşine nasıl yaklaşması gerektiğini araştırmalı, ona anlayış göstermelidir.

Doğum korkusu ile bir türlü baş edemeyen anne adayları yardım almalıdır.

Doğum korkusu bazen günlük yaşamı olumsuz etkileyecek bir hal alır. Bu korkuyu bir türlü içinden atamayan bir anne adayı mutlaka psikolojik destek almalıdır. Bazen kendisi bu durumun farkında olmayabilir, bu yüzden çevresindekilerin de onun durumunu gözlemesi ve gerekirse yardım almasını sağlaması gerekir.

Doğum Sonrası İlk Cinsel İlişki İçin Bekleme Süresi

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/cocuk-sonrasi-cinsel-mkl.jpg Doğumun gerçekleşmesinin ardından annelerin en çok endişe duydukları konulardan biri de doğum sonrası yapacakları ilk cinsel ilişki. Bunun nedeni de kadınların birçoğunun ilk ilişkide canlarının yanacağını düşünmesidir. Ancak ideal bekleme süresinin geçmesi ve doğum sonrasındaki sancılı evrenin atlatılması ile ilk cinsel ilişki de acısız hale getirilebilir.

İdeal Bekleme Süresi Nedir?


Tıpta kesin olarak bir süre belirtilemiyor olsa da minimum 6 hafta beklemenin yararlı olacağı görülmektedir. Bu süreçte annenin vücudu doğum sonrası pürüzlerini atarken, anne de ruhsal olarak cinsel ilişkiye hazır hale gelebilecektir. Ancak bu süre her anne için aynı olmayacaktır. Yapılan araştırmalar sonucunda annelerin birçoğunun 8 ile 12 hafta arasında beklemek istedikleri görülmektedir. Doğum sonrası cinsel ilişki süresinin ne kadar uzayacağı, eğer sağlıklı bir doğum gerçekleştiyse, tamamen anne adayının ruhsal olarak kendisini hazır hissetmesi ile alakalı olacaktır. Annenin doğum sonrasındaki ilk cinsel ilişki için hazırlandığı evrede eşinin desteği ve olumlu yaklaşımı bu süreci hızlandıracak ve kadını rahatlatacaktır.

Annelerin çoğu ilk ilişkide acı duyacaklarını düşündükleri için bekleme süresini mümkün olduğunca uzatmaya çalışır. Ancak normal koşullarda 6 haftanın atlatılması ile bedenin ilişkiye hazır hale geldiği bu sebeple acı hissedilmeyeceği anlaşılmalıdır. Bunun yanında ilk ilişkide yaşanabilecek kuruluk problemi acıya sebep olabileceğinden ilk ilişki için kayganlaştırıcı kullanılması tavsiye edilir.

 

Tüp Bebek Merkezi Seçerken Nelere Dikkat Edilmelidir?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/tüp-bebek-kimlere-uygulanmaz-.jpg Kısırlık sorunu yaşayan çiftlerin günümüzde bebek sahibi olmak için başvurdukları en iyi yöntem tüp bebek tedavisidir. Laboratuvar ortamında uygun koşulların sağlanması ile birleştirilen sperm ve yumurtalar ile döllenme başarılı hale getirilmeye çalışılır. Ve günümüzde en çok başarıya ulaşan yöntem tüp bebek tedavisidir. Hatta bu yöntem sayesinde çoklu gebeliklerin sayısı da artış göstermiş ve bebek sahibi olmak bir tık daha kolay hale getirilmiştir.

Peki, başarılı bir tüp bebek merkezi için kriterler ne olmalıdır?


Tüp bebek tedavisine başlama kararı alan bir çift için en sancılı süreç klinik seçimidir. Bu sebeple tedaviyi sürdürecek oldukları kliniği seçerken bazı koşulları göz önünde bulundurmaları gerekir. İlk olarak klinik seçimi sırasında kliniğin başarı oranının baz alınmaması gerektiği bilinmelidir. Çünkü bir kliniğin tedavi ettiği hasta tipi ile diğerinin ki aynı olmayabilir. Örneğin başarı oranı yüksek bir klinik yaşları çok daha genç ve hamile kalma ihtimali çok daha yüksek olan kadınları tedavi ederken, başarı oranı düşük olan bir klinik yaşça daha büyük ve hamile kalması daha zor olan kadınları tedavi ediyor olabilir.

Bahsettiğimiz zıtlık nedeniyle klinik seçiminde başarı oranını baz almak yerine klinikteki yetkililer ile uyumunuzu ve kişisel memnuniyetinizi baz almanız doğru olacaktır. Bunun yanında laboratuvar ortamları ve kullandıkları teknolojiler hakkında detaylı bilgi alarak kıyaslama yapmanız faydalı olur.

Hamilelikte Uçakla Seyahat Etmek Sakıncalı Mı?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/9641-1024x681.jpg Hamileliğiniz boyunca seyahat etme özgürlüğünüzü kısıtlamak zorunda değilsiniz! Üstelik günümüzde birçok yere uçakla gitmek çok rahat ve hızlıyken bu seçeneğinizi hamileliğinizde de değerlendirebilirsiniz. Çünkü uçakla seyahat etmek ne sizin için ne de bebeğiniz için herhangi bir risk oluşturmayacak. Yine de uçak seyahatine çıkmadan bazı yararlı bilgileri öğrenmeniz size fayda sağlayacaktır.

Doktorunuzun izni gerekebilir!


Seyahatiniz sırasında kullanacağınız uçak firmasının prosedürlerine göre farklılık gösterse de hamileliğinizin son aylarındaysanız doktorunuzun son 7 gün içerisinde verdiği 'uçabilir' raporuna ihtiyacınız olabilir. Bu şartları iyi araştırarak seyahatinizi planlamanız gerekir.

Son ayınızda uçakla seyahat şansınız olmayacak


Hamileliğinizin 36. haftasından itibaren uçak firmaları uçmanıza izin vermeyecektir. Bu muhtemel risklerden ziyade doğumunuzun havadayken gerçekleşmemesi için alınan bir önlemdir.

Uzun seyahatlerde kan basıncınızı dengeleyin


Yolculuğunuz uzun olacak ve saatlerce uçak koltuğunda oturmak durumunda kalacaksanız, en azından 2 saatte bir koridorda yürüyüş yapın. Ya da yanınızdaki koltuğun boş olması halinde ayaklarınızı uzatarak, yatar pozisyonda seyahat edin. Bu sayede kan basıncınızı dengeleyerek, ağrı ya da tansiyon düşmesi gibi sorunları önleyebilirsiniz.

Teknolojiden çekinmenize gerek yok


Birçok anne adayı özellikle yoğun şekilde kullanılan dedektör ve elektronik kapıların bebeğe zarar vermesinden çekinebilir. Ancak havalimanındaki dedektör ya da kapılar ne bebeğe ne de anneye zarar verecektir. Bunun yanında kullandığınız hava yolu şirketinin kabin basıncı ayarlanmış uçaklarla seyahat ettiğini önceden teyit etmeniz yararlı olacaktır.

İki Doğum Arası İdeal Bekleme Süresi

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/1033763_620x413.jpg Günümüzde kadınların birçoğu ilk doğumlarının ardından ikinci doğum için en az 3-4 sene geçmesini bekliyor. Tamamen tercih meselesi olan bu genel durumun aksine bazı anneler de ilk çocuklarının ardından ikinci bebekleri için en yakın ne zaman hamile kalabileceklerini öğrenmek istiyor. İşte bu noktada tıp net bir bilgi veremese de anneler için ideal bir bekleme süresi de öngörülüyor.

İlk doğumun ardından vücudun kendisini yenilemesi ve annenin yeniden hamilelik sürecine hazır hale gelebilmesi için uzmanlar iki doğum arasındaki ideal bekleme süresinin 2 yıl olduğunu belirtiyor. 2 yıllık süreçte kadının vücudu hamileliğin deformasyonundan çıkarak, kendisini yenilemeye başlıyor. Ve ikinci gebeliğin de sağlıklı şekilde sonlanabilmesi için bu sürecin beklenilmesi tavsiye ediliyor. Bunun yanında bekleme süresinin uzunluğu doğumun normal mi yoksa sezeryan mı olduğuyla bağlantılı olarak da değişim gösterebiliyor.

Bekleme Süresinde Önceki Doğum Şeklinin Önemi


Bekleme süresi 2 yıl olarak idealize ediliyor. Fakat bazı anne adayları iki çocuklarının arasındaki yaş farkının çok olmasını istemedikleri için lohusalıkta yeniden hamile kalmak isteyebiliyor. Bu noktada uzmanlar ikinci gebeliğin sağlığı için ilk doğumdan sonra en az 6 ay beklenmesini tavsiye ediyor. Aksi halde ikinci gebelikte erken doğum ya da düşük yapma ihtimalleri artış gösteriyor. Ek olarak ilk doğumun ve hamileliğin zorlu geçmesi durumunda da annelerin ilk doğum ve ikinci hamilelik arasındaki süreyi uzun tutması tavsiye ediliyor.

35 Yaş Sonrasında Hamile Kalmanın Riskleri

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/ileri-yaşta-hamilelik-300x199.jpg Hamilelik yaşın ilerlemesi ile anne adayı ve bebek için daha fazla risk oluşturmaya başlar. Bunun nedeni annenin vücudunun yaş ilerledikçe değişimlere daha kapalı hale gelmesidir. Özellikle 35 yaşın geçmesi ile hem hamile kalmak zorlaşır hem de hamilelik boyunca anne çeşitli kalp problemleriyle, yüksek tansiyon sorunu ile karşı karşıya kalabilmektedir. Bu sebeplerden dolayı hamilelik için ideal yaş 25-30 yaş arası olarak gösterilir.

Kadınlar 35 yaşını geçtikten sonra yumurtalıkların işlevselliği de gitmeye başlar. Vücut artık menopoz evresi için hazırlanmaya başladığı için hamile kalma ihtimali de daha düşük bir hal alır. Ancak yine de günümüzde ilerleyen tıp sayesinde ileri yaşta hamile kalabilmek için çeşitli alternatifler uygulanmaktadır.

Yaş tek başına risk oluşturmaz


Yaşın ilerlemesi annede hamilelik sürecinde şeker, tansiyon, kalp, damar tıkanıklığı gibi rahatsızlıkların meydana gelmesini kolaylaştırır. Bunun yanında bebeğin down sendromlu olma ihtimali de artış göstermektedir. Ancak tüm bu riskler yalnızca annenin yaşının ilerlemesinden kaynaklanmamaktadır. Gebelik sırasında sorun çıkaran diğer etmenlerle yaşın birleşmesi bu tip sorunların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.

Hamilelikte riski azaltmak için anne adayının doktor tavsiyelerine adım adım uyması gerekmektedir. Bunun yanında sağlıklı beslenme ve düzenli spora özen gösterilmesi de hamilelik sürecini rahatlatacaktır. Tüm bunlara dikkat edilmesi ile ileriki yaştaki hamilelik sorunsuz olarak geçirilebilir.

Günümüzde birçok anne adayı doktor desteği ile ileriki yaşlarda hamile kalmayı tercih etmektedir.

Bebeklerde Göğüs Şişliğinin Nedeni Nedir?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/2-1.jpg Yenidoğan bebeklerde bazen göğüste şişlik ya da sertlik gibi sorunlar meydana gelebilmektedir. Ve bu şişlikler ebeveynlerin panik yapmasına neden olur. Ancak şişliklerin nedeni bebekteki bir rahatsızlığın habercisi değil, anne hormonlarının bebeğin vücudundan henüz atılamamış olmasıdır. Doğumun hemen ardından bazı bebekler vücutlarından annelerinin hormonlarını atamadıkları için göğüslerinde şişlik, sertlik meydana gelebilir. Hatta cinsiyeti fark etmeksizin bebeklerin bazılarında süt gelme gibi durumlar da yaşanabilir. Ve bu tip sorunlar doğumun ardından birkaç hafta sonra kendiliğinden geçecektir. Yine de bir uzmana danışmak bebek sağlığı açısından yararlı olacaktır.

Şişliğin geçmesi için neler yapılabilir?


Anneler meydana gelen şişliğin bir rahatsızlık belirtisi olmadığını bilse dahi şişliğin hızla geçebilmesi için alternatif çözüm yolları aramaktadır. Ancak konu yenidoğan bebekler olduğunda hızlı çözüm yolları aramak yararlı olmak yerine zararlı olacaktır. Göğüste meydana gelen şişlik ya da sertlik ancak bebeğin vücudundan anne hormonlarının atılması ile sağlanabilecektir. Bunun için de masaj, ilaç, sıcak su gibi alternatifler kullanmak etkili olmayacaktır. Aksine bu tip alternatiflere başvurarak, bebeğin göğüs kısmındaki hormonların enfeksiyona dönüşmesine neden olunabilir. Bu sebeplerden dolayı doğumdan bir-iki hafta sonra şişlik geçmiyorsa alternatif çözümler aramak yerine doktora başvurulmalıdır.

Bir-iki hafta içerisinde geçmeyen şişlik ve sertlikler için doktorun yapacağı ultrason muayenesi sorunun çözümü için yardımcı olacaktır.

Yenidoğan Bebeğin Emzirme Sıklığı Nasıl Olmalı?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/2.jpg Yenidoğan bebeklerin emzirilmesi ile ilgili olarak uzmanlar genele hitap eden bir tavsiye verememektedir. Bunun nedeni de bazı bebeklerin diğerlerine nazaran daha çok acıkması ya da bazı annelerin sütlerinin daha sıvı kıvamda olmasıdır. Bu iki faktör göz önüne alındığında bebeğin emzirme aralığı da değişiklik gösterecektir. Ancak bunun yanında şöyle bir genelleme yapılabilmektedir; yenidoğan bebekler ilk 3 hafta içerisinde her ağladıklarında mutlaka emzirilmelidir. Çünkü bebekler bu süreçte herhangi bir gaz veya kabızlık problemi yaşamayacakları için ilk 3 hafta boyunca tüm ağlamalar bebeğin acıktığını gösterecektir. Ve 3 haftanın dolması ile çeşitli gaz sancıları yaşanabileceği için bebek ağladığı zaman hemen emzirmek doğru olmayabilir.

Peki bu süreçte doğru emzirme aralığı nedir?


Annenin sütünün kıvamı ve besleyiciliği ne olursa olsun yenidoğan bebekler mutlaka 3 saatte bir emzirilmelidir. Eğer anne sütü yeterli gelmiyorsa uzman tavsiyesi ile ek gıdalar verilebilir. Fakat ilk zamanlar annelerin sık sık emzirmesi büyük önem taşımaktadır.

Annenin yeterli miktarda sütü bulunmuyorsa sürekli aynı memeden emzirmek yerine 15 dakika birinden, 15 dakika diğerinden emzirilmesi uygun olacaktır. Böylece hem göğüs zedelenmeleri oluşmayacak hem de bebek gerekli anne sütünü alabilecektir.

Tüm bunların yanında annenin emzirme tekniğini ideal şekilde kavramış olması gerekmektedir. Bebek, yanlış teknik nedeniyle açlık hissedebilir ya da emzirme sonunda dahi aranmaya devam edebilir. Eğer bebekte böyle bir durum söz konusu ise bir uzmandan emzirme tavsiyesi alınmalıdır.

Hamilelik Öncesinde Anne Adayları Dikkat!

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/hamilelik-2-2.jpg Hamile kalmaya karar vermeden önce anne adaylarının bir takım kontrollerden geçerek, vücutlarını gelecek 9 ayda yaşayacakları değişime karşı hazırlamaları gerekir. Bunun için, eğer planlı bir hamilelik yaşanacaksa, hamile kalınmadan önce bazı öncelikler dikkate alınmalıdır.

Doktor Kontrolü


Anne adayı hamile kalmaya karar verdikten sonra ilk olarak bir uzmanla görüşmelidir. Vücudunun yaşayacağı değişikliğe hazır olup, olmadığını öğrenmek ve hamilelik süresince nasıl bir planlama izleneceğine karar vermek için doktor kontrolü anne adayı için oldukça önemlidir.

İş ve Sosyal Hayatı Bebeğe Uyarlama


Hamilelik boyunca da devam etmesi gereken bu adaptasyon sürecine hamile kalmaya karar verdikten sonra başlanmalıdır. Çünkü bir anda kesilen sosyal hayat ebeveynlerin ruhsal olarak çökmesine sebep olacağı için bu tip değişimlere hamilelik öncesi alışılmaya çalışılmalıdır. Sosyal hayatla birlikte iş hayatının da bebeğe uyarlanması gerekir. Yoğun iş temposu hem hamilelik boyunca hem de sonrasında anne adayı için olumsuzluklar doğuracaktır.

Beslenme Kontrolü


Beslenmeye hamilelikte dikkat etmek gerekir. Ancak anne adayının alkol, sigara kullanımı gibi alışkanlıkları varsa bu alışkanlıklara hamile kalma sürecinde de son verilmelidir. Zararlı alışkanlıklara en azından hamilelik boyunca son vermek hem bebek hem de anne sağlığı açısından önemlidir.

Kilo Dengesi


Doktor kontrolünden sonra gerekli görülmesi halinde hamilelik süresince bir diyetisyenle çalışmak gerekebileceği için spora hamilelik öncesinde başlamak yararlı olacaktır.

Doğum Sonrası Jimnastik Egzersizleri!

Doğum yaptıktan sonra anneler eski formuna girebilmek için uğraşırlar. Bu yüzden anneler doğum yaptıktan sonra jimnastiğe yönelebilirler. Üstelik jimnastik yapmak için evin temizliğini bitirmeyi, bebeğinizin mamasını hazırlayıp, yedirmeyi veya bebeğinizi uyutmayı beklemenize gerek yok. Çünkü eğer bu tarz işleri beklerseniz kendinizi jimnastik için hiçbir şekilde vakit ayıramazsınız. Vakit bulduğunuz anlarda da kolunuzu kaldıracak kadar bile dermanınız olmaz. Bu yüzden bekleyerek vakit öldürmek yerine bebeğinizi de alıp, beraber jimnastik hareketlerini yapabilirsiniz.

Bebek ile annenin birlikte yaptığı jimnastik egzersizleri hem anneye hem de bebeğe çok iyi gelecektir. Dokuz aylık süreç tamamlandıktan sonra yıpranmış vaziyette olan anne vücudunun yeniden kendini toparlayabilmesi için jimnastik oldukça etkili bir yöntem olarak bilinir. Çünkü jimnastik hareketleri karın bölgesini sıkılığa ulaştırırken, sırt bölgesine de ekstra güç kazandırır. Bunun yanı sıra bebeğin görsel ve bedensel gelişimi de desteklenmiş olur.

Anne doğum yaptıktan sonra eğer evde daha büyük bir çocuğu var ise onu da yanına alarak jimnastik hareketlerini uygulayabilir. Bu sayede de çocuğun annesi ile olan iletişimi güçlenir ve paylaşımları artar. Doğum yaptıktan sonra annenin vücudu zaten yeterince yorgun olduğu için jimnastik hareketlerini yaparken kendisini ekstra zorlamamalıdır. Vücut alışana kadar yavaş yavaş ilerlemelidir.

Bebeğin Cinsiyeti Tahmin Edilebilir Mi?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/bebek.jpg Hamile kalmadan önce anneye yapılan bazı uygulamalar ile bebeğin cinsiyetini belirleyebilmek hep büyük talep görmüştür. Bu yüzden de her toplum ve halk kendi arasında farklı farklı teknikler olduğunu ileri sürmüştür. Fakat bu teknikler arasında hiçbir tanesinin bebek cinsiyeti hakkında bir sonuca vardırmak gibi bir etkisi olup, olmadığı belli değildir. Bu öneriler arasında ilişkiye girileceği gün içinde anne ve babanın beslenmesi gereken yiyeceklerin önemi ve ilişkinin biçimi yer almaktadır.

Anne ve baba, bebeklerinin cinsiyetlerini tabi ki merak ederler. Ancak bu durumlarda bebeğin cinsiyetini önceden öğrenmeye çalışmak ya da bebeğin cinsiyetinde oynamalar yaptırmak doğanın dengesi üzerinde de bozuklukların meydana gelmesine sebep olur. Yani eğer anne ve baba çocuklarının sağlıklı olmaları konusunda hassaslar ise böyle bir durum oluşmaz.

Hamilelik durumu bir kadın ve bir erkek hücresinin bir araya gelmesi ile oluşur. Kadın hücresi içinde yalnızca X kromozomunu, erkek hücresi ise içinde hem X, hem de Y kromozomunu barındırır. X kromozomuna sahip bir erkek hücresi yumurta ile döllenir ise bebek kız olarak dünyaya gelir. Ancak yumurta ile döllenen erkek hücresi Y kromozomu içeriyorsa bebeğin cinsiyeti erkek olur. Yani hamilelikte cinsiyeti belirleyen faktör kadın hücrei değil, erkek hücreleridir.

 

Bebeklerde Hastalık Değerlendirmeleri!

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/09/hastalık.jpg Bebekler ve çocuklar, yetişkinlere nazaran daha çabuk hastalık kaparlar ve çok daha ciddi şekilde atlatırlar. Bu yüzden ebeveynlerin ya da bakıcılarının bebek/çocuk için normal olan, rahat atlatabileceği hastalığı ayırt edebilmelidir. Çünkü bir bebeğin ya da çocuğun hastalığını iyi şekilde anlatması pek mümkün değildir. Ebeveynlerin/bakıcıların bebekte meydana gelen hastalığı tahmin etmeleri herkes için daha faydalı olacaktır. Eğer hastalığın ne olduğu yönünde bir fikir elde edilemez ise hemen doktora gidilmelidir.

Çocuklar sadece fizik olarak yetişkin insanların minikleri değillerdir. Başlarına gelen hastalıklara ya da diğer problemlere farklı şekillerde tepki gösterirler. Bir bebeğin hastalıklara verdiği tepki ile çocuğun verdiği tepki bile birbirinden çok farklıdır. Bazı çocuklar hastalıklarını dile getirebilecek kadar yeterli olmayabiliyorlar. Bu sebepten ötürü anne ve babalarının laflarını dinlemelidirler. Çünkü anne ve baba tam teşhisi koyamasa dahi çocuklarının normal olmadığını anlayabilirler.

Bebeklerde ve çocuklarda hastalıklarının ne olduğunu anlamak yetişkinlere göre daha zordur. Bu nedenle kısa süren ama yaygın olan hastalıkların nasıl tedavi edilebileceği konusunda ebeveynlerin fikir sahibi olması gerekir.

HASTA ÇOCUK NASIL ANLAŞILIR?

Bebekler ve çocuklar başlarına gelen hastalıklar karşısında yetişkinlerden daha farklı karşılıklar verirler. Örneğin ufacık bir bebeğin burnu tıkandığı zaman ağız bölgesinden nefes alması gerekir ve bu durum doğrudan yeme ve uyku düzenine etkide bulunur.

Blogger tarafından desteklenmektedir.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Latest News

Ad unit

gebemiyim-iphone-retina

Gebelik öncesi süreç, gebelik süreci, gebelik sonrası süreç ve ana-bebek sağlığı konularında faydalı bilgiler vermeyi amaç edinen bloğumuz Gebemiyim.Net yayın hayatına başlamıştır.

Sitemizde yukarıda saydığımız kategorilerde bilgilendirici ve eğlendirici makaleler bulmakla birlikte, çeşitli hesaplama araçları ve uygulamaları da bulabilirsiniz.


Herkese teşekkürler, mutlu sağlıklı günler....


Gebemiyim.Net

Popular Posts