Anne Adaylarına Haftalık Beslenme Önerileri

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/hamilelikte-beslenme.jpg Anne adayları hamile kaldıklarını öğrendikleri andan itibaren beslenmelerini kontrol altına almalıdır. Eğer ki yaşanılan planlı bir hamilelik ise anneler henüz hamile kalmadan önce dahi sağlıklı beslenmeye başlayarak, vücudu arındırmalıdır. Ancak planlı bir hamilelik değilse özellikle hamileliğin ilk haftalarında düzenli ve sağlıklı beslenmeye dikkat edilmelidir.

Vücut hamilelik sürecinde farklı tepkiler vereceği için anne adaylarının da beslenme biçimini buna göre düzenlemesi gerekir. İlk haftalarda tüketilen besinlerle son haftalarda tüketilecek olan besinler arasında farklılıklar ve denge olmalıdır.

İlk haftalarda hangi besinler tüketilebilir?


Hamileliğin ilk haftaları genel olarak anne adaylarının mide bulantısı, baş dönmesi gibi sorunlar yaşadığı haftalardır. Bunun için bu süreçte annenin dengesini daha da şaşırtacak besinler tüketmek yerine vücudu yormayacak besinler tüketilmelidir. Örneğin ilk haftalarda mide bulantılarını önlemek adına ekmek, galeta, leblebi gibi besinler tüketilebilir. Ancak yine de tuz oranının fazla olmaması için bu besinler de az miktarda tüketilmelidir. Aksi halde vücutta uzun vadede ödem sorunu yaşanabilir.

Son haftalarda hangi besinler tüketilebilir?


Hamileliğin ilk evreleri atlatıldıktan sonra tüketilecek besin alternatifleri de artış gösterecektir. Bu evrelerde balık, kırmızı et tüketimine dikkat edilmeli, doktorun tavsiyesi doğrultusunda ideal miktarda düzenli olarak bu besinler yenilmelidir. Bu aylarda mide bulantısı gibi sorunlar ortadan kalkıp, vücut hamileliğe alışmış olacağından, ekstrem bir durum olmaması halinde her besin tüketilebilir.

Hamilelikte Doğru Nefesin Önemi

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/gebelikte-egzersiz.jpg Vücudun doğru nefes alımı ile yeterli oksijeni alarak organların sağlıklı çalışmasını sağlaması gerekmektedir. Özellikle hamilelik döneminde anne adaylarının doğru nefes almayı öğrenerek, bebeğin ve kendi vücut sağlıklarının iyi bir şekilde ilerlemesini sağlayabilirler. Öğrenilecek basit tekniklerle doğru nefes almaya başlayan anne adayının ritmik nefes alımları bebeğin sağlığını da olumlu yönde etkileyecektir.

Doğru nefes alımı nedir?

Ciğerlerin tamamının kullanılarak, ritmik şekilde alınıp verilen nefes, doğru nefes alımıdır. Bunun için nefes alımı sırasında diyaframın kullanılması gerekir. Yalnızca üst solunum yolları ile değil, diyaframı da dahil ederek alınan nefesler, vücudun çalışması sırasında yakılması gereken enerjinin elde edilmesini sağlamaktadır. Böylelikle anne adaylarının hamilelik süresini çok daha rahat şekilde geçirmeleri sağlanır.

Doğru nefes nasıl alınır?

Öncesinde de bahsedildiği gibi doğru nefes alımında diyafram da kullanılmalıdır. Peki nefesi doğru aldığınız nasıl anlaşılabilir? Diyaframı kullanarak, doğru nefes aldığınızı anlamanız için nefes alımı sırasında ilk önce karın bölgenizin şiştiğini görmeniz gerekir. Eğer ki ilk önce karın bölgeniz şişiyorsa diyaframınızı da kullandığınız anlaşılacaktır. Ancak nefes alımınız sırasında ilk şişen bölge göğüs bölgeniz ise diyaframınızı kullanmadan yanlış bir nefes alımı yapıyorsunuz demektir.

Hamilelik için neden önemli?

Hamilelikte anne adayları normalden çok daha fazla oksijene ihtiyaç duyacağı için alınan nefesin doğru şekilde olması ve vücudun gerekli oksijeni aldığından emin olunması gerekir.

Yaz Aylarında Bebeklerin Tüketmesi Gereken Besinler

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/bebek_meyve.jpg Bebeğinizin doktor kontrolleri sonrasında katı besin tüketimine başlaması ile birlikte alternatif olarak tüketilecek besinler de artış göstermektedir. Bu besinlerin düzenli ve dengeli şekilde bebeğe verilmesi ise sağlık açısından önem taşımaktadır. Özellikle yaz aylarında bebeklerin mutlaka mevsim meyvelerini tüketerek, taze şekilde vitamin alması gerektiği belirtilmektedir.

Tüketilecek taze meyveler ve ek besinler ise yaz mevsimi boyunca öncelikli olarak şu şekildedir;

Kırmızı Meyveler: Yaz aylarında terleme çok daha fazla olduğundan vücuttan bu şekilde atılan minerallerin takviyesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu noktada yalnızca su tüketimi değil, antioksidan bakımından zengin olan kırmızı meyvelerin tüketimi de önemlidir. Özellikle böğürtlen, kiraz ve çilek mevsim boyunca bebeğe düzenli olarak verilmelidir.

Karpuz: Yetişkinler kadar bol su tüketmeyen bebeklerin su ihtiyacını ek olarak yiyeceklerden de sağlaması gerekir. Bunun için bebeklere gün içerisinde potasyum ve su bakımından zengin olan karpuz mutlaka yedirilmelidir.

Balık: Omega-3 yönünden fazlasıyla zengin olan balığın yaz-kış tüketilmesi gerekir. Bebeklerin her gün olmasa dahi haftada en az iki kez balık tüketmesi tavsiye edilir.

Kırmızı Et: Kırmızı et kış aylarında da bağışıklığı kuvvetlendirmek için bolca tüketilmelidir. Bebek 1 yaşına geldikten sonra düzenli kırmızı et tüketimine başlanmalı, öncesinde de doktorun tavsiyeleri çerçevesinde mutlaka kırmızı et tüketilmelidir. Bu tüketim bebeğin düzenli olarak demir ve protein ihtiyacını karşılar.

Hamilelik Sürecinde İdeal Kilo Alımı

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/hamilelikte-kilo-alımı.jpg Hamilelik sürecinde her anne adayı vücut tipine ve beslenme şekline göre farklı şekillerde kilo alırlar. Bunun yanında hamilelik süresi boyunca sportif faaliyetler de bulunulması da anne adayının aldığı kiloda değişikliğe sebep olmaktadır. Uzmanlar bu süreçte anne adayının beslenme biçimine dikkat ederek, kilo alımını kontrol altında tutması gerektiğini söyler. Aksi halde bebeğin ve annenin doğum esnasında kilo nedeniyle sorun yaşama ihtimali doğabileceğinden hamilelik boyunca annenin sağlıklı yaşama dikkat etmesi önerilir.

Peki hamilelikte sağlıklı kilo alımı ve ideal kilo nasıl olmalıdır?


Hamilelik boyunca fazla kilo alımının yanında, yeterli miktarda kilo alımının yapılmaması de bebeğin sağlığını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu sebeple anne adaylarının beden kitle indeksini hesaplayarak, ona uygun olarak kilo alımını kontrol altında tutması gerekir. Hamile kalmadan önce hesaplanması gereken beden kitle indeksine uygun olarak hamilelik boyunca alınabilecek ideal kilo hesaplanır.

Beden kitle indeksi (BKİ), normal sınırlarda çıkan bir anne adayının hamilelik boyunca 9-12 kilogram arasında alması normaldir. BKİ, zayıf çıkan anne adaylarının ise 15-17 kilogram arasında kilo alması normal olarak görülmektedir. Ancak BKİ sonucu aşırı kilolu çıkan bir anne adayının hamilelik boyunca maksimum 7-8 kilogram arasında kilo alması ideal olarak görülmektedir.

Beden kitle indeksi hamileliğin ilk zamanlarında doktor tarafından hesaplanılarak, sağlıklı şekilde kilo alımı için kişiye özel bir program hazırlanmalıdır.

Hamilelik Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/1-1.jpg Hamile kalmaya karar vermeden önce ya da hamile kaldığınızı öğrendikten kısa bir süre sonra çevrenizden duyduğunuz ilginç teoriler sizi hem şaşırtıp hem de endişelendirebilir. Bu nedenle kulaktan dolma bilgilerle boş yere kendinizi strese sokmak yerine kafanızı karıştıran konular için minik bir araştırma yapmanız yeterli olacaktır.

İşte sizin için derlediğimiz sıkça doğru zannedilen yanlışlar;

Normal Doğum Büyük Bir Acı Verir


Doğum esnasında kaslar gerileceği ve esneğeceği için anne bir miktar acı hissetmektedir. Ancak uzmanlar psikolojik olarak kendisini normal doğuma hazırlamış olan annelerin aşırı bir acı hissetmeyeceğini belirtmektedir.

Cinsiyet Göbek Şişliğinin Tipine Göre Anlaşılabilir


Tamamen şans eseri birkaç hamilede doğru tahmin yapılması üzerine çevrenizdekilerden 'sivri karınsa erkek', 'yuvarlaksa kız' gibi ifadeler duyabilirsiniz. Fakat bebeğin cinsiyeti ile bir ilgisi bulunmayan göbek şeklinin, anne adayının fiziksel yapısı ile ilgili olduğu tespit edilmiştir.

Normal Doğum Cinselliği Bitirir


Normal doğumda vajinanın genişlemesinden dolayı doğum sonrasında cinselliğin eskisi gibi olamayacağı yönündeki söylentiler de en sık duyulan yanlışlar arasındadır. Cinsel yaşamı etkileyen şey annenin anatomisindeki herhangi bir değişim değil, bebeğin varlığıyla gelen yeni yaşam tarzıdır. Çiftlerin bebekle olan hayatlarında denge kurabilmesi ile bu sorun oluşmaz.

Bebeğin Kilosu Genetiktir


Bebeğin kilosunun aile bireyleri ile bir ilişiği yoktur. Anne hamilelik sırasında aşırı kilo alırsa bebeğin kilolu olma ihtimali artar, sağlıklı beslenme ile bu ihtimal ortadan kaldırılabilir.

 

 

Hamilelikte Sık İdrar Gelmesi Problem midir?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/çiş.jpg Hamilelik döneminde sık idrar gelmesi sorunu, normal insanlarda idrar yollarında enfeksiyonu ya da diyabet gibi hastalıkların olabileceğini akla getirir. Fakat hamilelik dönemlerinde idrara sık çıkmak normal olarak kabul edilir. Çünkü hamilelikte özellikle de ilk 3 ve son aylarda rahim idrar torbasını baskılar. Bu da hamilelik döneminde olan kadınlarda sık sık idrar gelmesine sebep olur. Ayrıca hamilelikte döneminde kadınlarda idrarını yaparken yanma hissi, ateşlenme ya da halsizlik gibi belirtiler bulunmuyor ise bu durum rahimin idrar torbasına yaptığı duruma bağlanabilir. Ancak olumsuz belirtiler varsa sistik ya da idrar yolu enfeksiyonundan şüphelenilebilir.

Hamilelik döneminde idrar yolu enfeksiyonu hastalığından şüpheleniliyor ise idrar ve kan tahlillerinin ardından antibiyotik kullanımına başlanır. Ancak bir enfeksiyon belirtisi bulunmuyorsa bu durumun tamamen idrar torbası üzerindeki baskıdan kaynaklıdır. Anne adayı geceleri sık sık tuvalete çıkmak zorunda kaldığı için rahatsızlık duyuyor ise bu durumda vücuduna haddinden fazla sıvı almaktan ya da kahve tüketiminden uzak durması tavsiye edilir. Fakat gündüzleri bol sıvı tüketmesi gerekir. Çünkü hamilelik döneminde bol sıvı tüketimi önemli bir faktördür.

 

Hamilelik döneminde anne adayının vücudundaki sıvı miktarı ve kan miktarı artış gösterdiği için sık sık idrarı gelmektedir. Eğer anne adayı sık idrara çıkmıyorsa bu durum beraberinde de idrar kaçırmayı getirir. Hamilelikte idrar kaçırma sorununu atlatabilmek için kegel egzersizi olarak bilinen hareketler uygulanabilir.

Prematüre Bebekler

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/1.jpg Prematüre Nedir?

Normal hamilelik süresi 9 ay 15 gün olarak bilinmektedir. Bu da 38 ila 42 hafta arasında bir süredir. Eğer hamilelik süreci 37 haftadan daha az sürerse doğan bebek prematüre olarak isimlendirilir. Prematüre bebeklerin yaşı ise postkonsepsiyonel olarak isimlendirilir. Mesela 28 haftalık olarak doğan bir bebeğin normal doğum süresine 12 haftası daha vardır.

Yeni doğmuş olan bir bebeğin doğum tartısı olarak bilinen değeri yüzde 10 ile yüzde 90 arasındadır. Doğum ağırlığı yüzde 90'ın üzerinde olan bebeklerin doğum ağırlığı yaşına göre fazla olarak, yüzde 10'un altında olanlar ise doğum ağırlığı yaşına göre düşük olarak bilinir. Bu sebepten ötürü doğum ağırlığı yaşına göre düşük olan her bebek prematüre olmayabilir. Belki de tam hamilelik süresinde doğmuş olmasına rağmen tam olarak gelişimini tamamlamamış olabilir.

Prematüre olarak doğmuş olan bebeklerin doğum süreçleri arasındaki farklar bebeklerde de farklılıklar gözlemlenmesine neden olur. Bazı bebekler doğum yaşına yakınken doğup prematüre olurlar. Ancak böyle bebekler az bir zaman hastanede tedavi olduktan sonra normal bir bebek gibi yaşarlar. Bazı bebeklerde ise durum farklıdır. Hastanede çok uzun süre tedavi altında kalmaları gerekebilir.

Prematüre Doğumun Sebepleri

Prematüre doğumun birden fazla sebebi vardır. Ancak ana rahminde bulunan bebeğin, rahimin ve plasentanın her birinde ayrı ayrı olarak meydana gelen sorunlar prematüre doğumlara başlıca sebep olarak kabul edilebilir.

 

Sezaryen Doğumun Olumsuzlukları

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/6.jpg Sezaryen doğum yapmak hem anne için hem de hamilelikte bebek için bazı riskleri de doğurur. Sezaryen olarak doğum yapmış olan anneler bebeklerini emzirmeleri konusunda normal doğum yapmış olan annelere kıyasla daha çok problem ile karşılaşırlar. Ayrıca sezaryen doğum yapmak, resmen bir ameliyat olduğu için anne doğum sonrasında birilerinin yardımına büyük oranda ihtiyaç duyar. Yalnızca kendisine değil bebeğinin bakımına da yardımcı olunması gerekir.

SEZARYEN DOĞUMUN OLUMSUZ YÖNLERİ

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde sezaryen olarak doğum yapma oranı günden güne artış göstermektedir. Sezaryen doğum yapma oranı ile doğru orantılı olarak da anne ve bebek için bazı riskler de artış gösterdi. Sezaryen olarak doğum yapmış olan annelerin doğum sonrasında kanama yaşama ihtimali artar. Karın içerisinde oluşan bazı problemler hem ameliyatlı kısmı hem de kasıkları uzun bir süre ağrıya maruz bırakabilir. Hatta sezaryen doğum yapmış olan bir annenin tekrardan hamile kalma ihtimali bile risk altına girer.

Sezaryen olarak doğan bebekler henüz doğuma hazır olmama ihtimalleri olduğundan dolayı solunum yollarında ya da anne memesini emmede bir takım sorunlarla karşılaşırlar. Normal doğum ile dünyaya gelen bebeklerin doğum kanalından geçişleri onların sindirim sistemine ve bağışıklık sistemine destek olur. Ancak sezaryen olarak doğmuş olan bebekler bu yararlı mikroplardan faydalanamadıklarından bazı alerjik hastalıklara ya da sindirim problemlerine yakalanabilirler.

İlk bebeğini sezaryen olarak doğurmuş olan annenin ikinci bebeğini normal doğum ile dünyaya getirmesi onun elindedir. Anne adayı ne kadar kararlı olur ise normal doğum şansı o kadar yükselir.

 

 

Sezaryen sonrası normal doğum yapmak isteyen gebe bu konuda ne kadar istekliyse normal doğum şansı o kadar fazladır.

Hamile Kalmayı Kolaylaştıracak Öneriler

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/5.jpg Anne adayı hamile kalmaya karar verdiği zaman öncelikle yeteri sıklıkta cinsel ilişkiye girip, girmediğini kontrol altına almalıdır. Sperm minimum 3, maksimum 5 gün yaşadığı için haftanın en az 3 gününde ilişkiye girilmesi hamile kalma oranını arttırır. Kalite sperm üretimi sağlamak için ise en azından 2 günde bir cinsel ilişkiye girmek gerekir. Sperm ne kadar sağlıklı ve ne kadar çok olursa yumurtanın döllenmesi o kadar faydalı olacaktır.

Yapılan araştırmalara göre her gün düzenli olarak vücuda alkol girişinin olması erkeğin vücudunda bulunan sperm sayısını düşürür ve anormal sperm sayısını yükseltir. Bu sebepten ötürü hamile kalmak için uğraşan bir anne adayının partnerinin de üzerine düşen bir takım görevler vardır. Mesela alkolden en azından bir süre uzak durmak gibi. Çünkü tütün ve diğer bağımlılık yapan maddeler spermleri zayıflatırlar.

Anne adayının partnerinin bol miktarda kalsiyum, çinko, folik asit, C ve D vitaminlerini kullanması spermlerin sağlıklı ve bol miktarda üretilmesini destekler.

Sperm üretimi, vücut sıcaklığından etkilenmemek için vücudun dış kısmında bulunan testislerde üretilir. Bu yüzden erkeklerin hamama, saunaya gitmesi ya da sıcak suyla duş almaları spermleri öldürebilir.

Hamile kalmayı daha kolay bir hale getirmek için yapılması gereken ikinci madde ise anne adayının yumurtlama döneminin sağlıklı şekilde hesaplanmasıdır. Hamile kalmak için her ay içinde 6 gün yumurtlama gerçekleşir. Yumurtlama regl olduktan sonra yaklaşık 2 hafta içinde yaşanır. Kadın vücudunda oluşan yumurta sadece  saat yaşar ve 24 saatin sonunda döllenemez hale gelir. Eğer yumurtlama döneminden 6 gün önce ilişkiye girerseniz hamile kalma ihtimali de artış gösterecektir.

Hamilelikte Varis Sorunu

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/hamilelikte-varis.jpg Toplar damarların görevi vücutta bulunan kanı kalbe götürmektir. Toplar damarlar ve atar damarlar vücut içerisinde sırtlarını birbirlerine yaslamış şekilde bulunurlar. Kalp kanı atar damarlardan ileri doğru pompaladıkça oluşan hareketlenme sayesinde toplar damar içinde bulunan kan kalbe taşınır. Bu sistem toplar damarın yapısında bulunan kapakçık tarafından sağlanır.

Toplar damarların yapısına dahil olan kapakçıklar kanın tek yönlü akış sağlamasına izin verirler. Bu sayede de kan geriye kaçmamış olur. Varis daha çok bacaklarda olmak üzere vücutta bulunan kaslı bölgelerde kasların kasılma hareketi ile oluşan kapakçıkların açılıp, kapanması sayesinde kan kalbe ulaşır.

Varis oluşumuna sebep olan faktör kapakçıkların görevlerini yitirmiş olmalarıdır. Kapakçıklar görevlerini yapmadıkları zaman kan geriye doğru kaçar ve bu kaçış belirli bölgelerde kanın birikmesine sebep olur. Kan birikintileri damarın şeklini bozduğu için de cildin üst yüzeyinde görülür hale gelir.

Varis biraz genlere bağlı bir sorundur. Varisler hamile bir annede daha çok diz arkalarında ve baldır kısımlarında oluşur. Bu iki bölgenin dışında da bacakların çeşitli kısımlarında görülebilirler. Varisler ne kadar genişlerse o kadar ağrısı artar. Hamilelik döneminde olan annelerin yüzde 15'lik diliminde varis ortaya çıkar. Ancak varislerin büyük bir kısmı hamilelik sonlandığı zaman kaybolur.

HAMİLELİKTE VARİS NİYE KOLAY OLUŞUR?

Hamilelik döneminde annenin vücudunda bulunan kan hacmi artış gösterir. Daha fazla kan dolaşıma dahil olduğu için çoğunlukla bacaklarda varisler oluşur. Ayrıca hamile bir annede ana toplardamar üzerindeki baskı kanın göl haline gelmesinde büyük rol oynar.

Anne Adaylarının Keyfini Kaçıran Gebelik Sorunları

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/hamilelik-sorunları.jpg Hamilelik dönemindeki bir kadının fizyolojik, biyolojik ve ruhsal değişiklikler yaşaması kaçınılmazdır. Bu değişiklikler her kadında aynı etkileri yapmaz. Çevrenizden bilirsiniz; gayet hafif bir gebelik dönemi yaşayan kadınlar da vardır, ciddi sıkıntılar çekenleri de. Bu yaşam şartları, doğru beslenme, çocuk doğurmaya hevesli olup olmama, vücut ağırlığı, kalıtım, genel sağlık durumu, gebe kadının eşinden ve çevresinden gördüğü destek, kendini huzurlu ve umutlu hissedip hissetmemesi, öz bakımına dikkat edip etmemesi gibi etkenlere bağlı olarak değişir. Aşağıda sıklıkla yaşanan gebelik sorunları hakkında bilgiler bulabilirsiniz. Bu sorunlar hakkında bilgi sahibi olmanın bebek bekleyen veya hamile kalmayı planlayan ziyaretçilerimiz için faydalı olacağını umuyoruz.

Gebelikte rahim büyür ve zaman zaman mesaneye baskı yapar. Bu da anne adayının gebeliğin ilk ve son 3 ayında sıklıkla tuvalete gitme ihtiyacı duymasına sebep olur. Bu ihtiyacın diğer sebepleri vücut sıvısının artması ve böbreklerin daha hızlı çalışmaya başlamasıdır. Hamileliğin 4. ayında bu şikayet azalır, zira rahim karın boşluğuna yönelmeye başlamıştır. Gebe kadının, idrar kesesinin tam olarak boşalması için idrarını iyice öne eğilerek yapması faydalı olur. İdrara çıkma ihtiyacı rahatsız edici boyuttaysa akşam 4’den sonra sıvı alımı azaltılabilir. Bunun dışında asla sıvı kısıtlaması yapılmamalı, gün içerisinde mutlaka gerektiği kadar sıvı tüketilmelidir.

Gebelikte kadının görünümü ve dolayısıyla beden algısı değişir. Bebek bekleyen bir kadın kilo alır, göğüsleri büyür, karnı genişler, vücudunda gebelik çatlakları oluşabilir. Bunun sebebi sadece vücut ağırlığının artması değildir, vücut ayrıca su toplar ve ödem yapar. Bunlar beklenmedik şeyler değildir ama bazı anne adaylarında özgüven azalması, görünümle ilgili kaygılar, kişisel bakıma boş verme gibi davranışlara yol açar. Bu dönemde en önemli şey eşten gelecek destektir. Erkek eşini hala çekici bulduğunu, beğendiğini hissettirirse bu kadına büyük moral olur. Çevredekilerin de gebe kadının değişen görünümüyle ilgili olumsuz sözler etmemeye dikkat etmeleri gerekir.

hamilelikte yaşanan sorunlarGebelikte basur (hemoroid): Başlıca sebebi uzun süren kabızlık olan hemoroid, makat çevresindeki toplardamarların genişlemesi sonucunda oluşur. Bebeğin başı bu bölgedeki damarlara baskı yapıp kan dolaşımını bozarsa gebelikte basur sorunu yaşanabilir. Bu sorun sancı, tuvalet yapma sırasında kanama, kaşıntı gibi sıkıntılara yol açar. Gebelik esnasında tamamen tedavi edilmesi mümkün olmayan bu rahatsızlığın etkisini hafifletmek için kabız olmamaya ve uzun süre ayakta kalmamaya dikkat etmek gerekir. Yan yatarken kalçayı yastıkla desteklemek, kaşınan bölgeye buz torbası koymak da işe yarar. Doktor tavsiyesiyle ağrı kesici haplar veya kremler, dışkının yumuşamasını sağlayan ilaçlar kullanılabilir.

Sabah bulantıları ve ani kusmalar: İkiz bebek bekleyen kadınlar için daha sıkıntılı olan bu sorun sık rastlanan gebelik sorunları arasında yer alır ve şiddeti her kadında aynı değildir. Mideyi bulandıran görüntülerden, tatlardan ve gıdalardan uzak durmak (Ama bunlar alınması mutlaka gereken gıdalarsa doktorunuzla görüşmelisiniz.), sigara içmemek ve içilen ortamlardan uzak durmak, sabahları yataktan yavaşça kalkmak ve kontrollü hareket etmeye dikkat etmek, mideyi boş bırakmamak, yatağın başucunda – iş yerinde kraker veya kuru üzüm bulundurmak, protein ve karbonhidrat içeren gıdalardan mahrum kalmamak önlem olarak işe yarayabilir.

gebelikBacaklarda varis oluşumu: Gebe bir kadının vücudundaki kan hacmi, bebeğin ihtiyaçlarının karşılanması için artar. Damarlarda çok fazla kan olmadı özellikle bacaklarda daha fazla kan birikmesine yol açar. Buna rahimde büyümekte olan bebeğin kasıktaki toplardamarlara baskı yapması, damar duvarlarının gebelik hormonları yüzünden genişlemesi, hızlı kilo alımı gibi etkenler de eklenince gebelikte varis ve bacaklarda şişkinlik oluşması kolaylaşır.
Tedavi edilmezse hayat boyu kalıcı olabilen, damarlarda tahribat yaparak çeşitli sağlık sorunlarına (Örneğin basura) yol açabilen varislerin oluşumunu önlemek için bolca yürüyüş yapmak, yeterince su içmek, dinlenirken ayakları yüksekte tutmak, bacak bacak üstüne atmamak, fazla tuz kullanmamak, uzun süre aralıksız olarak oturmamak gibi önlemler almak gerekiyor. Yüksek topuklu ayakkabı giymek, ağır kaldırmak, fazla sıcak suyla banyo yapmak ve çok dar giysiler giymek de varis oluşumuna yol açabiliyor.

Gebelikte kabızlık: Kabızlık oldukça sık rastlanan hamilelik sorunları arasında yer alır. Sıvı alımını arttırmak, düzenli olarak yürüyüş yapmak, liften yana zengin gıdalar tüketmek, kabızlığa yol açan gıdalardan uzak durmak kabızlığı önlemek açısından etkilidir. Kuru erik suyu içmek şiddetli kabızlık sorununun çözülmesine yardımcı olur.
Gebelik çatlakları için önceden önlem alınmalı. Bebek beklediğinizi öğrendiğiniz zaman düzenli olarak nemlendirici cilt bakımı yapmaya başlayın. Gebelik çatlaklarını önlemek için yapılacak en doğru şey önceden önlem almaktır. Bu çatlaklar, özellikle oluşumlarının üstünden uzun zaman geçtiğinde, tamamen ortadan kaldırılamıyor, ancak daha belirsiz hale getirilebiliyor. Yeni ve hafif olanları için ise daha çok umut var.

Gebelikte migren: Gebelik dönemi gibi östrojen düzeyinin yükseldiği dönemlerde migren ağrıları artış gösterir. Bazı gebe kadınlar kendini genellikle kafanın bir tarafında ve ışık hassasiyeti, bulantı, kusma gibi belirtilerle gösteren bu tip ağrılara ilk defa bebek beklerken maruz kalırlar. Hamilelikte migren ilaçları kullanmak pek tavsiye edilmez, çünkü sürece zarar verebilir. Ancak dayanılmaz derecedeki ağrılara karşı doktor önerisiyle ilaç kullanılabilir.

hamilelik sorunlarıHamilelikte cinsellik: Normalde gebelik döneminde, son dönemler hariç olmak üzere, cinsel ilişki kurmanın bir sakıncası yoktur. Doktorunuzla görüşerek sizi bu konuda aydınlatmasını isteyebilirsiniz. Bebek bekleyen bir kadın hamileliğinin ilk 3 ayında çeşitli gebelik sorunları yaşadığı için cinsellikten uzak durabilir. İlk 3 aydan sonra bu açıdan biraz daha rahattır ve libidosu yükselir. Son 3 ayda, doğum giderek yaklaşırken seksten bir kere daha uzaklaşır. Bunlar genel olarak gözlenen durumlardır, istisnalar olabilir. Özellikle bu dönemde, ilişki pozisyonu olarak, kadını en rahat ettirecek pozisyonlar tercih edilmelidir. Fiziksel sorunlar, duygusal dalgalanmalar yaşayan ve libidosu da azalıp çoğalan gebe kadın bu dönemde eşinin desteğine ve anlayışına büyük ihtiyaç duyar. Bazen cinsellik değil, sadece şefkat bekler. Eşinin cinselliğe ilgisini kaybetmesi erkeği sıkıntıya sokabilir. Fakat partneri oldukça hassas bir dönem yaşadığından anlayış göstermesi faydalı olur. Çiftler arasındaki iletişim de bu gibi sorunlarla daha rahat baş edilmesini sağlar. Eşler birbirleriyle duygularını, isteklerini, sorunlarını paylaşmalıdır.

Duygusal çelişkiler ve gebelik depresyonu: Hamilelik her zaman keyif veren bir durum değildir, bu gerçek günümüzde açık bir şekilde kabul edilmiştir. Bunun yanı sıra, istenen, beklenen bir gebelik söz konusu olsa bile kadında duygusal çelişkiler görülebilir. Hamile kadın kendisinin ve bebeğin sağlığıyla, kendi görünümüyle, kilolarıyla ilgili sorunlar yaşayabilir. Hamile kalmayı istememiş olmak, ekonomik kaygılar, evlilikteki sorunlar, eşten ve çevreden beklenen ilgi ve şefkati görmemek gibi sebepler gebe kadının duygusal çelişkiler yaşamasına yol açabilir. Bu dalgalanmada hormon düzeyindeki değişikliklerin de rolü vardır. Hamilelik depresyonu söz konusu ise kadının durumu dikkatle takip edilmelidir, bazen durum doktor yardımı alınmasını gerektirecek seviyede olabilir. Hep yorgunluktan şikayet eden, 15 günden fazla zamandır devamlı olarak sıkıntılı ve karamsar olan, insanlardan uzak duran, çok fazla ağlayan veya ciddi öfke nöbetleri geçiren, çevresine karşı ilgisizleşen, uyku düzeni bozulan bir gebe kadının etrafındakiler tarafından dikkatle izlenmesi gerekir.

gebelikte yaşanan sorunlarGebelikte vajinal akıntı: Vajina ve rahim ağzı bölgesindeki kan akışının yoğunlaşması damarları genişlettiğinden gebelik döneminde vajinal akıntılar artış gösterebilir. Bu genelde normal bir durum olmakla beraber hamileliğin ikinci yarısında görülen ani, su gibi ve fazla miktardaki akıntılar riskli olabileceğinden, böyle bir durumda hemen doktora başvurulmalıdır. Hijyene dikkat etmek, vajinayı daima kuru ve temiz tutmak bu sorundan kaçınmak için faydalı olur.

Hamilelikte uyku sorunları: Gebeliğin ilk ayları arkada kaldıktan sonra anne adaylarının uyku düzeninde rahatsız edici değişiklikler olmaya başlar; gece uykusunun bölünmesi gibi. Bu durum sık sık idrara çıkma ihtiyacı, nefes darlığı, bacak krampları, karnın büyümesi yüzünden rahat bir uyku pozisyonu bulamama, mide yanması, yatıldığında ağza acı su gelmesi, bel ve sırt ağrıları, vücut sıcaklığının artması gibi sebeplerden kaynaklanabilir. Yatmadan önce ılık duş yapmak, rahatlama egzersizleri, bacakların arasına yastık koymak, pamuklu kumaştan ince, rahat yatak kıyafetleri giymek, gündüzleri düzenli olarak yürüyüş veya uygun egzersizler yapmak işe yarar. Ortopedik ve sağlıklı bir yatak kullanmak ve uykuya dalarken güzel, olumlu şeyler düşünmek de faydalı olacaktır. Uyku önemlidir, sorunla baş edemiyorsanız doktorunuzdan yardım istemelisiniz.

Bacak krampları ve diğer kramplar: Genellikle gebeliğin 6. ve 7. aylarında başlayan bacak krampları bazen kısa sürer, bazen 10 dakikaya kadar uzar. Birdenbire başlayan ve ciddi derecede acı verici olan gebelik krampları daha çok bacakları etkilemekle beraber bel, karın ve kalça bölgelerinde de görülebilir. Sebep genellikle hamileliğin ilerleyen zamanlarında bebeğin daha hızlı büyümeye başlamasının da etkisiyle bacaklara binen yükün artmasıdır. Ayrıca gebeliğe bağlı dolaşım problemleri, kas yorgunluğunun sıklaşması ve anne adayının eskisi kadar hareketli olmaması da kramp oluşumuna yol açar. Yeterince kalsiyum almak önemlidir, bu, kalsiyum eksikliğine bağlı krampların önünü keser fakat dolaşım yetmezliğinden kaynaklananlara faydası olmaz. Her fırsatta bacakları uzatarak dinlenmek, gebelik egzersizleri yapmak, yürüyüşü ihmal etmemek, uzun süre ayakta kalmamak ve masaj yaptırmak işe yarayabilecek önlemlerdir. Kramplar alınan önlemlere rağmen geçmez, varisler rahatsız edecek hale gelirse doktor tavsiyesiyle varis çorabı kullanılabilir.

gebelik sorunlarıGebelikte dolaşım bozukluğu bacaklarda şişlikler oluşmasına da yol açabilir. Yüzde ve ellerde oluşan şişlikler tansiyon yükselmesine işaret edebileceğinden bu durumda doktora başvurmak gerekir.

Gebelikte burun kanaması: Burunda dolgunluk hissi ve kanama da sık görülen gebelik sorunları arasındadır. Burun kanamalarının burnun iç kısımlarındaki kan akımının östrojen ve progesteron hormonlarının etkisiyle artması olduğu tahmin edilmektedir. Burundaki ince damarlar maruz kaldıkları basınca dayanamazlar, damar duvarları yırtılır ve kanama meydana gelir. Sigara kullanmanın ve burun mukozasındaki kronik kuruluğun da gebelikte burun kanamasının sebepleri arasında yer aldığı düşünülmektedir. Çok şiddetli bir kanama söz konusu olmadıkça durumun normal olduğunu düşünebilirsiniz, hamile kadınlarda burun kanaması oranı nüfusun geneline göre daha yüksektir. Çok rahatsız olursanız doktorunuza danışın, sizi aydınlatacak, rahatlatacak ve yardımcı olacaktır.

Göğüslerde değişim: Östrojen ve progesteron seviyelerinin artması gebe kadınların göğüslerin büyümesine ve daha hassas olmasına yol açar. Bu gereklidir, çünkü böylece göğüsler bebeği emzirmek için uygun hale gelir. Göğüs uçlarında renk değişikliği ve pütürlenme de görülebilir. Gebelikte göğüslerin sarkması genetik mirastan kaynaklanabileceği gibi anne adayının göğüslerine uygun desteği sağlamamasından dolayı da olabilir. Kaliteli bir destekli sutyen kullanmak ve geceleri sutyeni çıkarmamak işe yarayacak önlemlerdir.

Gebelikte cinsel ilişki için tıklayın

Gebelik depresyonu için tıklayın

Gebelikte kaçınılması gereken beslenme hataları için tıklayın

Lohusalık Döneminde Regl Olmadan Hamile Kalınır mı?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/lo.jpg Doğum yaptıktan sonra annedeki üreme organları yeniden etkin hale gelir. Bu da annenin yeniden hamile kalmasına olanak sağlar. Bebeğe ek gıda vermeyen, regl olmayan lohusalık dönemindeki annenin 6 aylık süre ile hamile kalma şansı yoktur. Ama lohusalık döneminde ve emzirme döneminde annenin hamile kalma şansı da vardır.

Doğumdan sonraki lohusalık döneminde kısa bir süre de olsa doğurganlık gecikmeye girer. Anne ve babalar bu zamanların ne kadar süre sonra sonlandığını bilmedikleri için bu durumu hamile kaldıkları zaman anlarlar.

Annenin doğumdan sonraki 2 aydan sonra yeniden regl olması ve bebeğini başka besinler ile beslemesi yeniden haöile kalabileceğinin bir belirtisidir. Tekrardan bir hamilelik yaşamayan anne ve babalar doğum sonrasında kısa bir süreç geçtikten sonra ilişkiye girerken korunmaya başlamalıdırlar.

Doğumdan sonraki süreç olan lohusalık döneminde çift yeniden bir bebek sahibi olmak istese bile bu durumun kısa bir süre sonra gerçekleşmesi daha sağlıklı olacaktır. Bu yüzden anne ve babanın tekrardan bir hamilelik sürecine girmemeleri için korunmaları gerekir. Annenin doğumdan sonra en az 2 yıl tekrardan hamile kalmaması doğru olanıdır. Annenin iki çocuk arasındaki mesafeyi 2 seneden az tutması iki çocuğunda sağlığını olumsuz etkileyecektir.

Lohusalık döneminde yeniden hamile kalmamak için kullanılacak olan korunma yöntemleri cinsel hayatı eğlenceli bir hale çevirir. Bu sayede de yeniden hamile kalma korkusu ortadan kalkmış olur.

Hamilelikte Yapılmaması Gereken Hatalar!

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/ham-1.jpg Annelerin hamilelik süreci boyunca kahvaltı yapmadan güne başlamaları, iki kişilik yemek yemeleri ve vücuda yüksek miktarda kafein alıp, az miktarda su tüketmek. Annelerin yaptığı bu hatalar ufak tefekmiş gibi görünse de bebeğin hem zihinsel hem de bedensel hasarlar almasına sebep olabiliyor. Bebek yaşıtlarına kıyasla gelişimini daha yavaş tamamlar. Yani annenin tek dileği olan bebeğinin sağlıklı olması zorlaşıyor. Fakat bazen yapılanın yanlış olduğu bilindiği halde yapılmadan edilemez.

Hamilelik dönemi boyunca anne adayının sağlıklı bir şekilde beslenmesi, bebeğin sağlıklı koşullarda dünyaya gelmesine ve yine sağlıklı şekilde büyüyüp, gelişimini tamamlaması için çok önemli bir faktördür. Hamilelik süreci boyunca anne adayının iyi beslenip, kendisine iyi bakması bebek üzerinde olumlu etkiler oluşturur.

BEBEĞİN SAĞLIKLI ŞEKİLDE DOĞMASI İÇİN YAPILMAMASI GEREKENLER

Kahvaltı yapmadan güne başlamak: Kahvaltı öğünü bütün gece süren açlıktan sonra gelen en önemli öğündür. Anne adayının güne kahvaltı yapmadan başlaması bebeğin yeteri miktarda enerji ihtiyacını karşılamasını önler.

İki kişilik beslenmek: Annenin karnında taşıdığı bebek için iki kişilik yemek yemesi kilo almasını sağlar. Bu durum da erken doğum tehdidi ve daha birçok hastalığın oluşumuna olanak sağlar.

Alkol kullanımı: Anne karnında alkole maruz kalan bir bebeğin büyümesi yavaşlar ve irdeleme kabiliyetinde pasifliklere rastlanır.

Az su içmek: Bebeğin amniyotik bir sıvı içinde yaşadığını düşünürsek bol su tüketiminin bebek için faydalı olduğu netleşir.

 

Hamilelik Öncesi Folik Asit Kullanımı

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/folik.jpeg FOLİK ASİT NEDİR?

Folik asit yani folat ya da B9 vitamini vücutta bulunan hücrelerin korunması ve büyümesinde büyük rol oynar. Folik asit bazı yemeklerin ve vitaminlerin içinde yer alır.

HAMİLELİK ÖNCESİNDE VE HAMİLELİKTE FOLİK ASİT KULLANIMI

Hücrelerin hızlı hızlı çoğalmaya başladığı dönemlerde vücutta folik asit açığı oluşur. Hamilelik döneminde rahim ve plasenta genişleyip, damarlardan kan akışı arttığı için folik asite ihtiyaç duyulur. Folik asit kullanımı hamileliğin sağlıklı şekilde sürmesi için gerekli bir ihtiyaçtır.

Vücudun büyüdükçe aynı oranda bebek de büyür. Folik asit kullanımı hamilelik öncesinde ve hamilelik döneminde yeme alışkanlığının sağlıklı ve düzenli şekilde sürmesi, vücut için normal olan vitamin ve mineralin korunması için gereklidir.

FOLİK ASİT İÇEREN YİYECEKLER

Folik asit yapraklı ve koyu renkli sebzelerde, portakal, mandalin gibi meyvelerde ve tahıl oranı yüksek olan yiyeceklerde bulunur.

  • Mercimek,

  • Nohut,

  • Portakal,

  • Zenginleştirilmiş tahıllar,

  • Ispanak,

  • Mısır,

  • Brokoli,

  • Kuşkonmaz,

  • Brüksel lahanası,

  • Bezelye.

FOLİK ASİT KULLANIMINA NE ZAMAN BAŞLANMALI VE NE KADAR KULLANILMALI?

Folik asit kullanımına hamileliğin erken evrelerinde ya da hamile kalmaya hazırlanılan dönemde başlamanız iyi olacaktır. Folik asit kullanımının henüz hamile kalmadan önce bile kullanılması vücut için önemlidir. Folik asit kullanımına hamilelik süresi kapsamında ve doğumdan sonraki 5-6 haftalık süreçte devam etmek emziren bir anne için önemlidir.

Lohusalıkta Sigara ve Alkol Tüketimi

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/bebe-1.jpg EMZİRME DÖNEMİ SÜRESİNCE SİGARA KULLANIMININ ZARARLARI

Emzirme döneminde anne tarafından ya da bir başkası tarafından tüketilen sigaranın dumanı anne sütüne işler. Annenin vücudunun aldığı nikotin bebeğin dolaşım sistemine de bol miktarda etki eder ve ayrıca nikotin anne sütünü de azaltır. Bebek doğmadan önce içilmesinin zararlı olduğu gibi bebek doğduktan sonrada yanında nikotin almak zararlıdır. Eğer sigaradan vazgeçilmiyor ise o zaman da nikotin oranı azaltılmış olan sigaralar tercih edilebilir. Ayrıca bebeği sigara içtikten belli bir süre sonra emzirmek süt açısından daha sağlıklı olur.

EMZİRME DÖNEMİ SÜRESİNCE ALKOL KULLANIMININ ZARARLARI

Hamilelik dönemi boyunca alkol kullanımının zararlarının normalde olduğundan pek de farkı yoktur. Ancak hamilelikte alkol kullanımının bebek üzerinde etkisi çok büyüktür. Ciddi riskler ile karşılaşılabilir.

Ortalama olarak son 20 yılda yapılan araştırmalar, hamilelik dönemi boyunca alkol tüketen annelerin bebeklerinin normalden daha küçük boyutlarda doğduğunu doğrulamıştır. Alkol kullanan bir anneden doğan bebeklerde kalp ritmi bozuklukları, normalden daha küçük boyuta sahip kafa ve göz kapaklarında anomaliler görülmesi muhtemeldir. Bebeklerde gözlemlenen bu durumların Tıp Bilimi'nde adı Fetal Alkol Sendromu olarak bilinir. Fetal Alkol Sendromu olan çocukların yaşları büyüdükçe zekalarında gerileme yaşanabilir.

Alkol tüketimi fazla olan kişilerin sigara tüketimleri de hemen hemen aynı oranda olur ve sigara annenin düşük yapmasına bile sebep olabilecek bir faktördür. Ancak alkolün her şekilde zarar verdiği kesin olarak söylenmemiştir. Sadece tedbir olarak anneler ya da anne adaylarının alkolden uzaklaşması tavsiye edilir.

Doğum Sonrası Depresyon

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/anne-sütü.jpg Doğumun ardından annelerde yaşanan depresyon doğum sonrasında ilk 1 seneyi kapsar. Annede takıntılı, kaygılı, çaresiz ve mutsuz haller gözlemlenir. Annenin içinde bulunduğu durum bozukluğu sayesinde anne kendisine ya da bebeğine zarar vermek isteyebilir, intihara bile kalkışabilir. Annede yaşanan depresyon doğum gerçekleştikten hemen sonra başlayacağı gibi takip eden 1 yıllık süreç içinde de başlayabilir.

DOĞUM SONRASI DEPRESYONUN NORMAL DEPRESYONDAN FARKI

Doğum sonrasında yaşanan depresyonun belirtileri normal depresyon ile tıpatıp aynıdır. Depresyon belirtileri arasında günlük rutin olarak yapılan şeylere karşı isteksizlik ve annenin kendini kötü hissetmesi vardır. Ancak doğum sonrası yaşanan depresyonun normal depresyondan farkı bu belirtilerin doğum sonrasında gelen ilk 3 aylık süreçte gerçekleşmesidir. Bazı durumlarda doğum sonrası depresyon 3 aydan sonrada görülebilir.

DOĞUM SONRASI DEPRESYONUNUN NEDENLERİ

Anne olmak ve bir bebeği kucağa almak kadının hayatında çok büyük bir değişikliktir. Anneler hem fiziksel, hem duygusal, hem biyolojik hem de toplumsal açıdan çok farklı şeyler yaşarlar. Doğum sonrasında yaşanan depresyonun sebebinin de bu yaşanan değişiklikler olduğu düşünülüyor. Ancak belirtilerin dışında başka gerginlikler de varsa bunlarında etkisi büyük olur.

İLAÇLAR İŞE YARAR MI?

Depresyon halinde olan bir anneye ilaçlar olumlu etkiler verebilir. Ancak emzirme döneminde bu ilaçların kullanılmasına izin verilmeyebilir. Bu konu üzerinde doktor ile konuşmanız en doğru olanıdır. Depresyon ilaçları uykusuzluk, halsizlik ve iştah kesilmesi gibi olumsuzlukları ortadan kaldırabilir.

Yardımcı Üreme Teknolojisi

Yardımcı üreme teknolojisi Amerika Birleşik Devletleri'nde az bir topluluk tarafından kullanılır. Bu yardımcı üreme teknolojisi ile her sene ortalama olarak 40.000 bebek doğmaktadır.


YARDIMCI  ÜREME TEKNOLOJİSİ


Yardımcı üreme teknolojisi döl yatağı içine zigot transferi, intrasitoplazmik sperm, tüp bebek, döl yatağı içine gamet transferi ve pek fazla kullanılmayan diğer teknikleri kapsar. Başka tekniklere kıyasla uygulaması daha kolay  ve başarı oranı yüksek olan yardımcı üreme teknolojisi uygulamalarından en sık tercih edileni VF olarak bilinir.


YARDIMCI ÜREME TEKNOLOJİSİNİN RİSKLERİ


Yardımcı üreme teknolojisi uygulandığında düşük yapma ihtimali %22 artarken çoklu cenin riski de%30 ila %50 arasında artış gösterir. Anne ve baba adayları bebek redüksiyonu olarak bilinen ve implante yapılan embriyo sayısını azaltma yöntemi ile yüz yüze gelebilirler. Bu durumda ise embriyo sayısını aza indirgemek için içeride bulunan bir ya da birden fazla ceninin kalbini durduracak bir ilaç verilir. İlaç verilince ise içeride kalan embriyo ya da embriyolara daha rahat bir ortam oluşur. Anne karnında oluşan fazla embriyoya ilaç enjekte ederek kalbinin durdurulması işlemi ilk 3 aylık süreçte gerçekleştirilmelidir.


Birden çok fetüsü taşıyan bir annenin hamilelik dönemi risk altına girecektir. Ayrıca yardımcı üreme teknolojisi ile dünyaya gelen bebekler diğer bebeklere kıyasla daha zayıf olurlar ve doğduklarından sonra gelen ilk 2 haftada süreçte ölme ihtimalleri vardır.

Bebeklerde Pamukçuk Hastalığı

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/pamuk.jpg PAMUKÇUK HASTALIĞI NEDİR?

Bebeklerde rastlanan pamukçuk hastalığı ağız içinde oluşan enfeksiyonlardır. Bu hastalık yetişkin insanlarda vajinal ve ağız florasında oluşan mantarlar olarak bilinir. Pamukçuk hastalığı bebeklerde minimum 8-10 gün içinde meydana çıkar ve bu hastalık prematüre olarak doğmuş bebeklerde daha çok görülür. Vücut direnci düşük olan bebeklerde pamukçuk hastalığının (mantar) kana karışma ihtimali yüksektir. Bu durum da ağır akciğer enfeksiyonları gibi ciddi enfeksiyon problemlerine sebep olur.

BEBEKLERDE PAMUKÇUK HASTALIĞI BELİRTİLERİ NELERDİR?

Pamukçuk hastalığı daha çok yeni doğmuş olan bebeklerde görülür. Pamukçuk damakta, ağızda, yanaklarda ve dilde beyaz lezyonlar şeklinde oluşur.

Pamukçuk hastalığının daha belirgin belirtileri ise bebekte emmede zorluk, ateşlenme, kötü beslenme, huzursuzluk ve çok ağlama olarak bilinir.

BEBEKLERDE PAMUKÇUK HASTALIĞI TEDAVİSİ

Pamukçuk hastalığında karbonat yardımı ile lezyonları kazımak ya da temizlemek olumlu sonuçlar vermez. Aksine tedavi sürecini yavaşlatır.

Bebeğin doğumundan sonra beslenmeye geç başlaması pamukçuk hastalığa sebep olabilecek bir durumdur. Pamukçuk hastalığı genelde bebeğin doğumu ile ilk 12 ay arasında rastlanılan bir hastalıktır. Ancak zaman zaman 1 yaşından daha büyük olan çocuklarda da ortaya çıkabiliyor.

Pamukçuk hastalığı yapılan tedavilere rağmen bir türlü geçmiyor ise ve uzun süredir görülüyor ise altında başka bir hastalık aranmalıdır. Bebekte oluşan bu beyaz renkli mantarların kana karışması risk taşır.

Lohusalıkta Eklem Ağrıları

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/lohusalık-1.jpg Doğumdan sonra gelen lohusalık evresinde vücut yapısında meydana gelen değişikliklere bağlı olarak annede bazı eklem ağrıları olabilir. Ancak bu ağrıların tedavisi vardır.

Doğumdan sonra vücutta bulunan kemikler güçlerini kaybeder ve bu durum annenin vücudunda ağrıların oluşmasına sebep olur. Ağrı olan bölgelerin üstüne gidildikçe de bu durum bel ve boyun fıtığına kadar gidebilir.

Hamilelik dönemlerinden annelerin vücut ağırlık merkezi değişir. Bu sebeple de omurgada bazı bozukluklar oluşabilir. Anne, hamilelik döneminde aldığı kiloları ne kadar çabuk verirse omurga için o kadar faydalı olacaktır.

Doğumdan sonraki dönemde anne eğer kilolarını hemen veremez ise bu durum sırt ve bel ağrılarına neden olur. Özelliklede bebeği kaldırıp, emzirmek zorunda kalan anneler için bu kaçınılmaz bir durumdur. Annelerin ağrılarını hafifletmek için protein ve kalsiyum tüketimine ağırlık vermeleri gerekir.

Anneler doğumdan sonra eğer emzirmiyorlar ise ağrılarını ilaç kullanarak azaltabilirler. Ancak anne emziriyor ise bu durumda ağrıları daha çabuk geçer ve kemik erimesi riski azalır.

 

Lohusalık döneminde eklemlerde ve kemiklerde yaşanan ağrıların bir nedeni de D vitamini eksikliği olarak bilinir. D vitamini eksikliği hakkında doktorların önerdiği ise güneş ışığı ve ilaç tedavisidir.

Hamile Kalmak İçin Hazır mısınız

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/hamilelik-öncesi.jpeg Hamile kalmak sağlıklı ve olması gereken etmenler doğrultusunda gerçekleştiği zaman kadın vücudu için olumlu etkileri vardır. Hamile kalmak ruhen ve bedenen kadını rahatlatır. Ancak hamilelik olması gerektiği gibi oluşmamış ve süreci de olması gerektiği gibi devam etmiyorsa olumsuz bir olayın başlangıcı olarak da kabul edilebilir.

Kadınların belli bir zaman sonra hamile kalması oldukça doğal bir biyolojik olaydır. Ama bazı doğal olaylarda nasıl felaketler yaşanabiliyorsa, hamilelik dönemi için de durum aynıdır. Yani bu süreç içinde de olumsuzluk oluşturabilecek riskler yaşanabilir. Yaşanması muhtemel olan riskleri anne ve babada bulunan genetik özellikler, yaşanılan çevre ve bebeğin doğumundan sonraki tüm süreç, beslenme alışkanlığı olarak sıralayabiliriz.

Hamilelikte bebeğin gelişim sürecinde annenin tüm organlarının üzerine düşen yük iki katına çıkar. Anne adayında eğer ki hamilelikten önce belirtisi olmayan bir hastalık hamilelik döneminde gün yüzüne çıkarsa bu durum anneyi risk altına sokar. Hamileliğini riskli olarak yaşayan anneler doktor kontrolü altında tutulmazsa anne de bebek de hayati riskler taşır.

Hamilelik sırasında yaşanmasından korkulan hastalıkların başını yüksek tansiyon ve şeker hastalığı çeker. Bu hastalıkların oluşumunda genetik faktörler etkilidir. Ayrıca kalp, kan ve damar hastalıkları, böbrek ve karaciğer yetmezliği, tiroid bezi bozukluğu ve alerjik hastalıklar da hamilelikte yaşandığı zaman problem yaratabilecek olan hastalıklardır.

Hamilelikte Saç Boyatmak

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/hamilelikte-saç-boyatmak.jpeg Hamilelik döneminde saç boyatmak kimi doktora göre komple yanlış olsa da, kimi doktora göre de ilk 3 aydan sonra zararsız bir durumdur.

Piyasada bulunan binlerce boya maddesi vardır. Bazı doktorlar kendi hastalarına bitkisel saç boyalarını önerirler. Ancak bitkisel özlü saç boyasında bile kimyasal boyalarda olduğu kadar katkı maddesi bulunur.

Hamilelikte saç boyatmak hakkında yapılan klinik çalışmalar sonucunda bu durumun bebeğin üzerinde ya da annenin üzerinde olumsuz bir etkisi olmadığını yer alıyor. Aynı zamanda saç boyalarının içinde bulunan katkı maddelerinin hepsinde eşit derecede toksik (zehirli madde) bulunmaz. Saç boyandıktan sonra ise kana karışan boya miktarı çok küçüktür.

Dünyanın en tanınmış kurumlarından olan ve üreme sistemi üzerinde oluşabilecek riskleri inceleyen Amerikan Teratoloji Enformasyon Servisi hamilelik döneminde saç boyatmanın güvenli olduğu yönünde bir açıklamada bulunmuştur. Bunun dışında Amerikan Obstetrisyenler ve Jinekologlar Derneği de hamilelik döneminde saç boyatmanın bir sakıncası olmadığı hakkında açıklamalarda bulunmuştur.

Genel duruma ve sonuçlara bakıldığı zaman hamilelik döneminde saç boyatmanın bilinen bir zararı olmadığı ortaya konmuştur. Ancak anne yine de bir tedbir almak isterse, hamileliğinin ilk üç aylık sürecinde saç boyatma işlemi yapmayabilir.

Hamilelik süreci annenin psikolojik durumu üzerinde de büyük etkiler yaratır. Bu yüzden anne adaylarının bakımlı olmaları ve istedikleri şekilde saç boyatıp, makyaj yapmaları da doktorlar tarafından önerilen bir durumdur.

Bebek Bezi İsiliği

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/bebek-bezi-isiliği.jpg Bebek bezi isiliği, bebeğin altına bağlanan bezin bebeğin cildini tahriş etmesinden kaynaklı olarak ortaya çıkar. Bu durum bebeklerin yüzde 35'lik kısmını kapsar ve sık sık tekrarlanması beklenebilir. Bebeklerin bezlerinden kaynaklı olarak yaşadıkları isilik problemi bezlerinin sürtmesinden, fazla sıcaktan ve bebeğin poposunda çiş kalmasından kaynaklanır.

Bebek bezleri yeteri sıklıkta değiştirilmedikçe, bebek ishal olduğunda, kakasını altına yaptığında ve bezleri dar geldiğinde bebekler isilik olabilirler. Bebek bezlerinden kaynaklanan isilik problemi daha çok katı besinleri tüketmeye yeni başlayan bebeklerde görülür. Bebek bezi isilikleri eğer tedavi edilmezse mantar enfeksiyonuna da sebep olabilir.

Bebek bezi isiliğinin belirtileri olarak bebeklerde isiliğin oluştuğu bölgenin kırmızımsı olduğunu ve kaşınabildiğini söyleyebiliriz. Anne, bebeğinin bezini değiştirirken mutlaka poposunu kontrol etmelidir.

BEBEK İSİLİĞİNİN TEDAVİSİ

Bebek bezi isilikleri oluşan yerinden dolayı kolayca anlaşılır. Popo üzerindeki bu bölgeyi temiz bir bezle silmek, ılık su ile de temizlemek gerekir.

Bebeğin kakasının ve çişinin cildi ile direkt olarak temas etmesini önlemek için kalınca kremler sürülebilir. Ancak bebeğin poposunda oluşan şey isilik değil, mantar enfeksiyonu ise mutlaka doktora başvurulmalıdır.  Bunun dışında eğer bebeğin isiliği yapılan tüm tedavilere rağmen geçmediyse bu durumu da doktora belirtmek gerekir. 16

Hamilelik Öncesi Yapılması Gereken Hormon Testi

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/hamilelik-öncesi-1.jpg Her kadında elbet bir gün anne olma hayali vardır. Ancak bazı durumlarda yalnızca istiyor olmak yeterli olmaz. Hamilelik öncesinde yapılması gereken şeylerin listesi kabarıktır. Bu listede kalıtsal özellikler, çevre, vücudun kan yapısı, alışkanlıklar, psikolojik hastalık ve hamileliğini sağlık mı yoksa sağlıksız mı olacağı yönünde yapılan testler yer alır. Bir kadın eğer hamile ise bu durumu en net olarak hormonlar belirtir.

ANNE ADAYINDA HORMON

Anne olmak isteyen bir kadının evlilik öncesinde de önemli bulduğu, ileri senelerde sağlık problemi ile karşılaşmadan çocuk yapmak istediği için hormonel düzeni oldukça önemli bir faktördür. Hamile bir kadın ile hamile olmayan bir kadının vücudunda gözlenen farklılıklar hormoneldir ve kadının kendisini anneliğe hazırlama evresidir.

Bebeğin anne karnında beslenmesi, gelişimini sonlandırması ve sonrasında annenin göğüsünden süt içebilmesi için annede bir takım hormonsal değişikliklere rastlanır. Mesela beyin süt hormonunu normalden az ya da fazla salgılar ise hamileliğin gerçekleşmesi zorlaşır. Bu sebepten ötürü hamile kalmak isteyen bir anne adayının doktora başvurarak geniş kapsamlı bir hormon testi yaptırması gereklidir.

HAMİLELİK ÖNCESİ YAPILMASI GEREKEN TESTLER

Her anne adayının yaptırması gereken testlerin başını hemogram denilen kan sayım testi çekmektedir. Bu testin dışında idrar tetkiti, anne ve baba adayının kan grubu tespiti için kan grubu testi, rubella ve toksoplazma testleri de vardır.

Hamilelik ve Yoga

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/yoga.jpg 40 hafta yani 9 ay sürecek olan hamilelik sürecinde hem anne hem de baba adayı psikolojik ve fiziksel olmak üzere onlarca problem ile boğuşmaktadır.

Hamilelik dönemi sürecinde ve daha sonraki zamanda anne ve babanın çocuğu ile beraber yapacağı yoga çalışmaları aile fertlerinin ruh sağlıklarının düzelmesine, rahatlamalarına ve aile içinde huzurlu olmasına sebep olur.

Hamilelik evresinde anne adayı vücudu üzerinde onlarca psikolojik, hormonel ve fiziksel değişimler gözlemler. İlk olarak anne rahminde büyüme evresine geçen bebeğin ağırlığı zamanla artar. Bunun ile orantılı olarak annenin vücudundaki ağırlık merkezi yer değiştirir. Bu değişimler omurganın doğal dengesini bozar ve bel, boyun, sırt gibi bölgelerde ağrılara sebep olmaktadır.

Anne adayının vücudunda bazı hormonel değişiklikler de gözlenir. Göğüslerde ve pek çok eklem bölgesinde daha önce hiç yaşanmamış olan bazı rahatsızlıklar oluşur. Uzun bir zaman boyunca anne adayının fiziksel aktivitelerinde azalmalar görülür. Hamilelik sürecine bağlı olarak hormon yapısı da değiştiği için anne adayının psikolojik dengesinde de sapmalar ve bir takım değişiklikler meydana gelir.

Hamilelik döneminde anne adayının vücudunda gözlemlenen bütün değişikliklerin sıkıntı ve mutsuz son ile sonlanmaması için, anne adayının hamilelik dönemlerinden yana yüzünün gülmesi ve 9 aylık süreçte güzel anılar biriktirebilmesi için kökleri çok eskiye dayanmakta olan yoga sıklıkla tercih edilir.

 

Hamilelik Öncesi Anne İçin İdeal Kilo

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/hamilelik-öncesi-ideal-kilo.jpg VÜCUDUN AĞIRLIĞI

Hamile kalmadan önce anne adayının vücut ağırlığı çok önemli bir faktördür. Anne adaylarının boyunun uzunluğu ile normal kilo seviyesi orantılı olmalıdır ve ideal kilonun altında ya da üstünde olan anne adayları da ideal kiloda olan anne adaylarına kıyasla daha sık sorunlar yaşar. Hamilelik esnasında kilo alımı ya da verimi yerine hamileliğin öncesinde alınan kilolar bebeğin doğum kilosu ile daha orantılıdır. Eğer bir hamilelik planınız var ise hem kendi hem de bebeğinizin sağlığı açısından hamile kalmadan önce ideal kilonuza ulaşmalısınız.

NORMALİN ALTINDA OLAN KİLO

Hamile kalmayı planlayan bir anne adayının kilosu eğer ideal kilosundan %10 az ise zayıf olarak sayılır. Zayıf olarak kabul edilen anne adaylarında yeteri kadar beslenmeme ve vitamin, mineral eksiklikleri gözlenir. Bun durumda olan anne adaylarının hamile kalmadan önce kilo alması ve prenatal vitamin kullanımına başlaması gereklidir. İdeal kilo miktarının altında olan anne adaylarında düşük yapma ve erken doğum ihtimali de artış gösterir. Ayrıca doğurdukları bebeklerinin gelişiminde gerilik yaşanabilir. Hamilelik döneminin ilk üçü ayı içinde hızlı kilo almak tehlikelidir. Bu ilk üç ay içinde alınan kilo bebeğin kilosunu da etkiler.

 

NORMALİN ÜZERİNDE OLAN KİLO

Vücut ağırlığının ideal kilonun %20 üzerinde olması obezite anlamına gelir. Eğer anne adayının kilosu ideal kilonun üzerinde ise hamile kalmadan önce kilo vermesi gerekir. Hamilelik sırasında kilo vermeye çalışmak bebeğin ihtiyacı olan gıdayı alamamasına sebep olabilir.

Hamile kalmadan önceki dönemde yağı az, lifi bol olan diyetler tercih edilmelidir. Bunun yanı sıra da egzersiz yapmak faydalı olacaktır. Güvenli olanı haftada 1 kilo vermektir. Çünkü daha hızlı kilo vermenizi sağlayan diyetler hamile kalma ihtimalinizi  düşürebilir.

İleri Yaşlarda Hamilelik

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/ileri-yaş.jpg HAMİLELİKTE ANNE YAŞININ BÜYÜK OLMASI

Tıp dilinde hamilelikte ileri yaş olarak nitelendirilen yaş grubu 35 yaş ve sonrasında hamile kalan anneleri kapsamaktadır.

Annenin yaşının 35 ve üzerinde olması hem kendisi hem de bebeği için bazı riskler taşımasına sebep olur. Annenin yaşı ilerledikçe kronik hastalıklara yakalanma riski artış gösterir. Bu hastalıklar arasında en yaygın olanı ise yüksek tansiyon ve şeker hastalığıdır. Yüksek tansiyon hastalığı daha küçük yaşta hamile kalan annelere oranla 3-4 kat fazladır.

Yüksek tansiyon ve şeker hastalığına ilave olarak da kalp damar hastalıkları, akciğer, karaciğer, böbrek, bağ dokusu hastalığı, bazı nörolojik hastalıklar ve kanser hamilelik döneminde bebeği de anneyi de olumsuz yönde etkiler.

İLERİ YAŞTA GERÇEKLEŞEN HAMİLELİĞİN OLUMSUZ ETKİLERİ

35 ve üzeri yaş grubu hamileliklerinde akla ilk gelen sorun kromozomal anomalidir. Bunun içinde down sendromu yani diğer adı ile mongolizm en sık rastlanandır. Anne yaşı ne kadar artarsa bebeğin down sendromlu olma ihtimali de anne yaşına orantılı şekilde artış gösterir. Ayrıca ileri yaşlarda hamilelik yaşayan anne adaylarının bebeklerini düşürme ihtimali de artar.

35 YAŞ VE ÜSTÜNDE GÖRÜLEBİLECEK OLAN PROBLEMLER:

  • IUGR

  • Maternal ve fetal mortalite

  • Yüksek tansiyon hastalığı ve preklampsi

  • Erken doğum yapma ihtimali (Pretern eylem)

  • Gestasyonel diyabet hastalığı (GDM)

  • Fetan anöploidi, trizomiler

Gebelikte Kaçınılması Gereken Beslenme Hataları

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/gebelikte-beslenme-hataları.jpg Gebelik kadın hayatının dönüm noktaları arasındadır; bu dönemde hormon değişiklikleri, heyecanlar, korkular, döneme özgü sağlık ve cilt sorunları yaşanır. Bazı kadınlar gayet rahat bir hamilelik geçirirken bazıları fiziksel ve psikolojik sıkıntılar çekerler. Hayata yeni bir can katma süreci farklı etkenler sebebiyle mutluluk da, sıkıntı da verebilir. Gebelikte beslenme her zamankinden daha önemlidir. Dengeli ve sağlıklı beslenmemek bu süreçte anne adayının ve bebeğin sağlığına zarar vereceği gibi doğumu da olumsuz etkileyebilir. Gebelikte kaçınılması gereken beslenme hataları hakkındaki derlememizin anne adaylarına faydalı olacağını umuyoruz.

*2 kişilik beslenmek: Bebek bekleyen bir kadının elbette sadece kendisinin değil, bebeğinin ihtiyaçlarını da gözeterek yiyip içecektir. Fakat bu 2 kişilik, tıka basa beslenmesini gerektirmez. Özellikle gebeliğin ilk 3 ayından sonra, normalde alınması gereken günlük kalorinin belli bir miktarda üstüne çıkılması yeterlidir. Hamilelikte beslenme tarzı herkes için aynı değildir, anne adayının gebe kalmadan önceki ağırlığı ve sağlık durumu gibi etkenlere göre değişebilir. Bu konuda bir uzmandan yardım almak en doğrusudur.

*Alkol kullanmak: Fazla miktarda ve sıklıkla alkol kullanmak zaten insan hayatının her döneminde zararlıdır. Gebelikte alkol kullanımı daha da riskli olabilir. Bu konuyla ilgili deneyler insan üzerinde yapılamayacağından alkolün gebe kadınlara etkisiyle ilgili kesin veriler bulunmamaktadır. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerin sonuçları da insanlara yüzde 100 uyarlanamaz. Dolayısıyla, fazla alkol kullanmak bir yana, sosyal içiciliğin hamile kadına – bebeğe zararları hakkında bile net bir bilgi söz konusu değildir. En doğrusu bu riski hiç göze almamak olacaktır.

*Kahvaltı etmemek: Sağlıklı bir kahvaltı anne adayının güne hazırlanmasını ve enerjik başlamasını, bebeğin de kendisine gereken enerjiyi almasını sağlar.

*İşlenmiş besinler, hazır içecekler tüketmek: Biliyorsunuz hazır gıdalara raf ömrünü uzatmak, ürünü çekici göstermek, maliyetini ucuzlatmak gibi amaçlarla çeşitli katkı maddeleri ekleniyor. Bu tip gıdaların hepsi sağlıklı ve temiz ortamlarda da üretilmiyorlar. Bu yüzden anne adaylarının işlenmiş et olarak tabir edilen sucuk, sosis, salam ve benzerlerinden, fast foog gıdalardan, hazır meyve sularından, dondurulmuş hazır yemeklerden uzak durması gerekiyor. Doktorunuzun da onay vermesi kaydıyla, çok canınızın çektiği şeyleri seyrek olarak tüketmenizde bir sakınca olmayabilir. Fakat bu konuda ölçülü ve dikkatli olmalısınız. Beslenme programınızın ev yapımı, taze, organik, sağlıklı yiyecek ve içeceklerden oluşması sizin için de, bebeğiniz için de en iyisidir.

*Öğün atlamak: İş hayatınız, günlük hayatınız çok yoğun olduğu için öğün atlama alışkanlığı edinmiş olabilirsiniz ve bu doğru bir şey değildir. Ama normalde sadece size zararı dokunur, gebelik dönemi boyunca ise bebeğiniz de bundan zarar görecektir.

*Yeterince su içmemek – sıvı almamak: Besinleri hücrelere taşımak, emilip sindirilmelerini sağlamak, cildi taze ve nemli tutmak, toksik maddeleri uzaklaştırmak; bunlar suyun faydalarının sadece bir kısmı. Günde 2 -3 litre olmak üzere başta su olmak üzere çorba, ayran, taze meyve suyu gibi sıvılar tüketmelisiniz. Bu kadın – erkek herkes için, her zaman önemlidir ama gebelikte özellikle ihmale gelmez.

*Yiyeceklerin kalitesine değil, kalorisine odaklanmak: Kalori hesabı yapmak kilo vermek isteyen biri için yanlış olmayabilir ama bebek bekleyen bir kadının kilo alımını kontrol etmek amacıyla sadece aldığı kalorinin miktarına odaklanması doğru değildir. Önemli olan kalorinin nelerden alındığıdır. Hamilelik boyunca almanız gereken günlük kaloriyi bütün besin gruplarını tüketerek almalısınız.

*Sıklıkla kahve içmek: Gebe kadınların, kahve içmeyi çok sevseler bile günde 1 fincan Türk kahvesi veya nescafeyi geçmemeleri tavsiye edilir. Anne karnında fazla kafein almak bebeğin gelişimini aksatabilir. Kafein içeren diğer sıvılara da dikkat etmelisiniz.

Bebeklerde Ateş ve Havale

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/bebeklerde-havale.jpg BEBEKLERDE ATEŞLENME

Bebeğin vücut ısısını normal şartlarda 36-36,5 aralığındadır. Bunun üzerine çıkan ısı dereceleri yüksek ateş olarak tanımlanır. Bebeklik çağlarında sık rastlanan ateşlenme olayı, bebeğin savunma sisteminden kaynaklı bir reaksiyondur. Ateşlenme bir hastalık değil, başka bir hastalığın habercisidir. 1 ila 5 yaş aralığında olan çocuklarda ateş aniden yükseldiği takdirde havale geçirme ihtimalleri yükselir. Bebeğiniz ateşlendiği zaman ateşini 20 dakika aralıklarla ölçüp, durumu kontrol altına alabilirsiniz.

BEBEKLERDE ATEŞLİ HAVALE

Belirtileri: Bebeğiniz havale geçirdiği bir durumda bilincini kaybeder, gözlerini sabit bir noktaya diker. Bunun yanı sıra dişlerini birbirine kilitler, ağzında, yüzünde, bacaklarında ve kolunda kasılmalar ve morarmalar gözlenir. Havale başlamadan önce bebek çığlık atarak ağlayabilir. Dalgın olabilir ve uyumak isteyebilir.

Vücut ısısının aniden artmasıyla ateş beyne etkiler yapar. Bu da havale nöbetleri geçirilmesine sebep olur. Ateşli havale hastalığı daha çok 6 ay ila 6 yaş arasında olan çocuklarda gözlemlenir. Bu yaş gruplarının dışındaki kişilerde yaşanan havalenin ateş ile bir ilgisi yoktur. Öyle durumlarda menenjit, zehirlenme ve epilepsi gibi durumlar araştırma altına alınmalıdır. Aynı zamanda ateşi her yükselen çocuğun havale geçirme durumu olmak zorunda değildir. Ama çocuk bir kere havale geçirmiş ise bir daha ki ateşlenme durumunda havale geçirme olasılığı yüksektir. Bazı çocuklarda bu hastalık sık görülür. Sık görülme nedeni ise grip gibi hastalıklardır.

Lohusalık Döneminde Cinsellik

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/lohusalık.png Normal ya da sezaryen doğum olmak üzere tüm doğumların ardından geçen 6 haftalık süreçteki lohusalık döneminde kadının vajinasından gelen "löşi" denen bir akıntı gerçekleşir. Bu sıvı rahimin iyileşme sürecinde bebeğin bulunduğu kısım olan uterustan gelmektedir. Bu sıvının rengi ise ilk başlarda açık kırmızı olsa da sonradan yavaş yavaş sarıya döner. Eğer ki anne normal doğum yapmışsa, bu dönemde vajina üzerinde oluşan yırtıklar ve bebeğin çıkmasına yardımcı olan kesilerdeki dikişler de iyileşme sürecine girer. Normal doğum yapmış olan bir annenin dikişlerinin daha çabuk iyileşmesi, rahim içinin ya da rahim ağzının bir enfeksiyon kapmaması için lohusalık döneminde cinsel ilişkinin yaşanması tavsiye edilmez.

Bütün hamilelik döneminde bebeğe bir zarar gelmesinden korktukları veya kendilerine uygun pozisyonu bulamadıkları için cinsel olarak birbirlerinden uzak kalan eşler, annenin doğum yapmasının ardından da hemen atlatılamaz. Annenin psikolojik ve fiziksel olarak kendisini iyi hissedememesi ve bebeğin ihtiyaçları sebebi ile cinsellikten uzak olan dönem varlığını sürdürür.

Anne doğum yaptıktan sonra gerçekleşen cinsel ilişkide en sık şikayet edilen sorun genital bölgede yaşanılan ağrıdır. Bu ağrı doğumun ardından cinsel isteksizliğe bağlı olarak vajinanın gereken kadar ıslanamaması ve varsa dikişlerin daha tam olarak iyileşememesi gibi sorunlar yaratır. Bu durum doktor tarafından önerilen kremler ya da jellerle azaltılabilir.

Hamilelik Öncesi Doğum Kontrol Hapı Kullanımı

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/doğum-kontrol-hapı.jpg Doğum kontrol hapı kullanırken hamile kalmak istediğiniz yönünde bir karara mı vardınız? Bu kararı aldığınızda en az üç ay önceden kullandığınız doğum kontrol hapını bırakmanız gerekmektedir. Çünkü kadının vücudunda yumurtlama hapı bıraktıktan ancak üç ay sonra başlar ve hamile kalma ihtimalini arttırır. Doğum kontrol hapını bırak sonra daha 1 ay bile olmadan hamile kalındığı zaman bebeğin ikiz olma olasılığı yüksektir.

Doğum kontrol hapı kullanmakta olan bir kadın, anne olma yönünde bir karar aldığında hapı bıraktıktan kaç gün sonra hamile kalabilir gibi kafaları kurcalayan sorular açıklığa kavuşuyor.

Doğum kontrol hapı kullanımının kısırlık, cinsel yetersizlik, doğumda yaşanabilecek anormal olaylar ve kadının vücudu üzerinde bir irileşmeye yol açtığı söylentileri kesinlikle yersizdir. Bir kadın doğum kontrol haplarını kullanmayı bıraktıktan 3 ay sonra yumurtlama dönemi yeniden başlar. Bu geçen 3 aylık sürecin sonrasında kadının anne adayı olma şansı yüksek bir oranda artacaktır. Fakat bir kadın doğum kontrol hapını kullanırken hamile kalırsa eğer doğacak bebeğinin sağlığında bir takım olumsuzluklar yaşanabilir. Bunun yanı sıra eğer doğum kontrol hapı bırakıldığında 1 ay içinde kadın hamile kalırsa ikiz annesi sahibi olma ihtimali de oldukça fazladır. Doğum kontrol hapı ile korunan kadınlar üzerinde bu haplar daha sonraları oluşacak hamilelik durumu için olumsuz bir sonuç yaratmaz, bebeğin sağlığını da etkilemez.

Bebeklerde Oluşan Doğum Lekeleri

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/bebeklerde-doğum-lekeleri.jpg Doğum lekeleri, Yeni doğmuş bebeklerde cilt üzerinde beliren farklı renge sahip aolan kısımlardır. Çil ya da benzeri bir çok leke doğumdan hemen sonra vücutta oluşmazlar. Daha sonradan ortaya çıkarlar. Ancak doğum lekeleri bebek doğduğu anda onun vücudunda bulunur. Genelde koyu renkli veya çok büyük lekeler halindedirler, bebek büyüdükçe onlarında rengi solar ve boyutları ufalmaya başlar.

Açık Kahverengi Olan Lekeler: Açık kahverengi olan düz lekeler bebek doğduğu andan itibaren, vücudun her kısmında belirebilir. Zaman geçtikçe vücuttan yok olmak yerine orantılı olarak büyürler. Ayrıca kimi zaman açık kahverengi dışında, koyu kahve ve sarımsı tonlara sahip olabilirler.

Bebekte Mongol Lekesi: Mongol lekeleri bebeğin vücudunda genelde sırt ya da popo kısmında oluşurlar. Renkleri koyu yeşil ve mavi olarak bilinir. Sık görüldüğü bebeklerin ten renkleri genelde koyudur ve bu lekeler çocuk 5 yaşına geldiği zaman yok olurlar.

Hemanjiyom: Hemanjinyumlar kan damarlarında oluşan bozukluklar ile ortaya çıkarlar. Porto şarabı lekeleri, somon lekeleri ve çilek hemanjiyomu olarak çeşitlenirler.

  • Porto Şarabı Lekesi: Bu lekeler çocukla doğru orantılı olarak büyürler. Renkleri genellikle koyu kırmızı ve mor olur. Çocuk üzerinde eğer alın ve göz kapağına yakın bir bölgede oluşmazsa eğer hiç bir riski yoktur. Çocuk büyüdükten sonra da tedavi edilebilir.

  • Somon Lekesi: Somon lekeleri leylek ısırığı olarak da bilinirler. Sıklıkla alnın alt kısımlarında, göz kapaklarında veya ense üzerinde görülürler. Bunlar renkleri kırmızı ve pembemsi olan düz lekelerdir. Bebek 1 yaşına girdiği zaman silikleşirler.

  • Çilek Hemanjiyomu: Çilek hemanjiyomu çilek lekesi olarak da bilinmektedir. Bu lekelerin ortalama çapları 3 santimden daha fazla ya da çok minik olur. Aynı zamanda da çilek görüntüsüne sahip ve kabarıklardır. Bebek doğduktan sonra çok hızlı bir şekilde büyüme gösterebilirler. Ancak 5 yıl içinde yok oldukları için bir tedaviye gerek yoktur.

Hamile Kalmadan Önce Yapılması Gerekenler

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/08/hamilelik-öncesi.jpg Hamilelik olayı hiçbir kadının vücudunun alışık olmadığı, vücuda yük katan bir durumdur. Sağlıklı bir hamilelik dönemi geçirmek isteyen bir annenin de sağlığının yerinde olması gerekir. Bu yüzden hamile kalmak isteyen bir kadının hamile kalmadan önce kadın hastalıkları ve kadın doğum doktoruna muayene olması önemlidir. Hamile kalmak isteyen bir anne adayının bilinen sürekli bir hastalığı bulunuyorsa eğer muayene olmasının önemi de artar.

HAMİLE KALMADAN ÖNCE YAPILMASI GEREKEN TESTLER

Hamilelik öncesi dönemde yapılan değerlendirmelerde öncelikli olarak anne ve baba adayının kalıtsal bir hastalık sahibi olup, olmadığı tespit edilir. İlk önce anne adayına genel bir kontrol yapılır. Bir hastalığı mevcut ise hastalığı hakkındaki uzman doktordan destek alınır. Bu hastalığın hamilelik döneminde bir zarar teşkil edip, etmediği araştırılır. Hamile kalmak isteyen anne adayının jinekolojik muayeneleri yapılır ve ultrason ile rahim, yumurtalık gibi organlar incelenir. Gerekli görüldüğü takdirde de smear testi yapılır. Anne adayının varsa kalıtsal ya da kronik hastalıkları üzerine araştırma yapılır ve sürekli kullanılması gereken bir ilaç varsa hamilelik dönemi için uygun olup, olmadığı yönünde çalışılır.

HAMİLE KALMAK İSTEYEN BİR ANNENİN STRESLİ OLMASI SÜRECİ ETKİLER Mİ?

Hamile kalmak isteyen bir anne adayının o dönemlerde stresli günler geçiriyor olması süreç üzerinde etki yapar. Özellikle de kadınların hormonsal düzenekli çok hassas olduğu için psikolojik durumlar kadının yumurtlama fonksiyonlarında sorun oluşturabilir. Bu sayede de hamile kalma ihtimali düşer.

Bebeklerde Gaz Problemi


Yeni doğmuş olan bir bebekte gaz sancısı yaşanmaz. Çünkü yeni doğan bir bebeğin sindirim sistemi daha gelişmemiştir.

BEBEĞİN GAZ SANCISI NASIL ANLAŞILIR?

Diyabetli Annelerin Hamile Kalmadan Önce Bilmesi Gerekenler


Hamile kalmak isteyen diyabet hastalığı bulunan bir kadın, doğuracağı bebeğin sağlıklı olabilmesi için ilk önce kendi sağlığına dikkat etmelidir. Diyabetli ama kan şekeri normal düzeyde olan bir kadının hamile kalmasında hiçbir engel yoktur. Fakat ilk şart iyi bir hamileliğe hazırlık dönemi ve planlı bir gebelik olmasıdır. Diyabet hastalığı olan bir anne adayının hamilelik için hazırlanması gerekir ve sıkı bir takip altında tutulması gerekir. Bu dönemlerin ekip halinde kontrol altında tutulması gerekir. Bu ekibe anne başta olmak üzere, diyabet uzmanı, pediatrist ve diyetisyenler de üyedir.
Blogger tarafından desteklenmektedir.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Latest News

Ad unit

gebemiyim-iphone-retina

Gebelik öncesi süreç, gebelik süreci, gebelik sonrası süreç ve ana-bebek sağlığı konularında faydalı bilgiler vermeyi amaç edinen bloğumuz Gebemiyim.Net yayın hayatına başlamıştır.

Sitemizde yukarıda saydığımız kategorilerde bilgilendirici ve eğlendirici makaleler bulmakla birlikte, çeşitli hesaplama araçları ve uygulamaları da bulabilirsiniz.


Herkese teşekkürler, mutlu sağlıklı günler....


Gebemiyim.Net

Popular Posts