Evinizi De Hamileliğe Hazırlayın

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/hamilelikte-ruh-sagligi.jpg Hamilelik öncesinde sizin ve eşinizin, ruhsal ve bedensel olarak hamileliğe hazırlanması gerekir. Ancak sizin hazırlanmanız tek başına yeterli olmayacaktır. Aynı zaman da evinizin de hamileliğe hazır olması gerekir. Gebelik süresi boyunca en çok evinizde vakit geçireceğiniz için hamile kalmadan önce eviniz için gerekli olan hazırlıkların tamamlanması gerekir.

İşte hamile kalmadan önce evinizde ve evdeki rutin alışkanlıklarınızda yapmanız gereken değişiklikler:

Kimyasal Maddeler


Evinizin temizliği için herhangi bir destek almıyor ve hamileliğiniz boyunca da almayı düşünmüyorsanız temizlik malzemelerinizi iyi seçmeniz gerekir. Kimyasal ürünlerle direk temasta bulunmak (koklamak, dokunmak vs.) sizin için zararlı olacaktır. Bu sebeple hamilelik öncesinden itibaren başlayarak kullandığınız ürünlerin kimyasal oranına ve kullanım talimatına dikkat edilmelidir. Hamilelik öncesinde keskin kimyasallar kullanmayı kesmek hamileliğin çok daha sağlıklı geçmesine yardımcı olacaktır.

Organik temizlik malzemesi kullanılmaya başlandıktan sonra da eldivenle deterjanları kullanmak faydalı olacaktır. Böylece vücutla direk temas yapılmadığı için daha faydalı olacaktır.

Evin İlaçlanması


Hamilelik boyunca evdeki haşereler için ilaçlama yapılamayacağından hamilelik öncesinde evin ilaçlatılması tavsiye edilmektedir. Ardından hamilelik döneminde ve sonrasında ilaçlama yapılmadan evdeki haşerelerden havalandırma yoluyla kurtulunması gerekmektedir.

Ev Sürekli Havalandırılmalıdır


Evin havasız kalmaması mikropların ürememesi açısından önemlidir. Düzenli olarak, özellikle sabahları, evin havalandırılması gerekmektedir. Bu sayede bağışıklık sisteminin zayıfladığı hamilelik döneminde hastalanma riski de minimum seviyeye indirilecektir.

Hamilelik Ve Sonrasında Beslenmede Hijyene Dikkat!

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/hamile-3-ay-beslenme.jpg Hamilelik boyunca tüm diğer alanlar da olduğu gibi beslenmede de hijyene ekstra özen gösterilmelidir. Tüketilen gıdaların temizliğinden mutlaka emin olunmalıdır. Bebeğin kimyasal barındıran besinlerle henüz anne karnında tanışmaması için bu hususa dikkat edilmesi önemlidir. Peki, sağlıklı gıdalar tüketirken, hijyenin tamamen sağlandığından nasıl emin olunabilir?

Organik Ürünler Tercih Edilmelidir


Sebze ve meyvelerde organik ürünlerin tercih edilmesi, yapılabilecek en doğru korunma biçimidir. Organik ürünler yetiştirilirken hormon ya da diğer koruyucu kimyasallar kullanılmadığı için hamilelik dönemi ve sonrasında sağlıklı yaşam garanti edilebilir.

Sirkeli Su Kuralına Dikkat


Tamamen organik besinler tüketmek maddi ve manevi açıdan mümkün olmayabilir. Her ortamda organik ürünler bulunamayacağı gibi daima organik ürünlerle beslenmek bütçeyi de hızla tüketebilir. Bu sebeple tüketilen besinler organik olmadığında da kimyasallardan korunmak için çeşitli uygulamalar yapılabilir. Bu uygulamalardan en yaygın olanı sirkeli su uygulamasıdır. Meyve ve sebzelerin tüketilmeden önce kısa süre de olsa sirkeli suda bekletilmesi, gözle görülmeyen bakterilerin ölmesini sağlayacaktır. Bunun yanında tarım ilaçlarının da insan vücuduna verdiği zararın önüne geçilecektir.

Gıdaların tüketilmeden önce sirkeli su ile yıkanması hamilelik döneminde ve sonrasında da kesinlikle devam ettirilmelidir. Çünkü hamilelik dönemi sağlıklı bir şekilde atlatılsa dahi bebeğin sağlıklı şekilde emzirilmesi ve bağışıklık sisteminin güçlenebilmesi için mümkün olduğunca kimyasallardan uzak durulmalıdır.

Bebeklerde Göz Sağlığı

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/fft99_mf4671300.jpeg Yeni doğan bebeklerde gerekli olan rutin muayeneler vardır. Bu muayenelerin başında göz muayenesi gelmelidir. Fakat gözde bir şikayet olmazsa bu muayene aileler tarafından göz ardı edilebilir. Şunu unutmamak gerekir ki bebeklerin gözlerinde hiçbir şikayeti olmasa bile mutlaka göz muayenesinden geçmelidirler.

Bebekler ilk 6 aya kadar kayma testleri, göz bozukluğu testi, indirekt fundoskopik muayeneleri ile bir rahatsızlıkları olup olmadığı kontrol edilmelidir.

Bebeğin rutin kontrollerini yapan aile hekimi yada devamlı gidilen çocuk doktoru göz sağlığı konusunda aileleri uyarmalı ve düzenli göz kontrolünü yapmalarını sağlamalıdırlar.  Ayrıca bebeklerin doğdukları zaman gözlerinin enfeksiyon kapmış olup olmadığı dikkatle incelenmeli ve göz iltihabı varsa antibiyotik tedavisi uygulanmalıdır. Bebeklerde en sık karşılaşılan bir durumda göz yaşı kanallarının tıkanık olmasıdır. Bu tür sorunu olan bebekler antibiyotik damlalarla tedavi edilirken göz pınarlarının olduğu kısımlar masaj yapılarak açılabilir.

Bebekler 1 aylık olduğunda gözlerinin normal hizalanması gerçekleşmesi gerekirken, 6 aylık süre içinde normal bir şekilde görme aşamalarının tamamlanıp tamamlanmadığı izlenmelidir. Bebeklerde ve çocuklarda görülen göz tembelliği ilk aylarda ya da ilk yaşlarda ortada çıkmaktadır. Çoğunlukla çocuk okul çağına kadar bu rahatsızlığından normal olduğunu düşünerek ailesine söz etmez. Buda geç kalınmışlığı doğurabilir. Çünkü çocuktaki göz tembelliğinin 7-8 yaşından sonra tedavi edilmesi oldukça güçtür.

Bebeklerdeki göz kaymaları da asla ihmal edilmemelidir. Bu kaymanın önemli bir sebebi olabilir ve bu hayati bir önem taşıyabilir. Kaymaya neden olan bir tümör ise erken farkedilmesi bebeğin hayatını kurtarmayı sağlayabilir.

Bu yüzden bebeklerin göz sağlığı ciddiye alınmalı ve doğdukları andan itibaren kesinlikle ihmal edilmeden tüm kontrolleri yapılmalıdır.

 

Sempatik Hamilelik (Babalık Sendromu) Hakkında Merak Edilenler

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/sempatik_hamile_erkekler.jpg Babalık sendromu eşi hamile olan her erkeğin yaşayabileceği bir durumdur. Herhangi bir şekilde sağlıksız olmamakla birlikte bilinçli bir şekilde kontrol altına alınması yararlı olacaktır. Bu nedenle sendrom belirtileri gösteren baba adaylarının bu durumu düzene sokması gerekir.

Babalık sendromu ya da sempatik hamilelik en basit anlamıyla sağlıklı bir erkekte görülen tipik hamilelik belirtileridir. Hamilelerde yaşanan ruhsal ve fiziksel değişimler aynı şekilde baba adaylarında da görülebilmektedir. Bu belirtiler çoğu zaman eşin hamileliğinin ilk ve son 3 ayında görülmektedir. Ancak durumun kontrolden çıkarak, uzaması durumunda mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır.

Tipik Hamilelik Belirtileri Görülebilir


Yaygın olarak iştahın artması, karın bölgesinde şişlik, bulantı ve hatta kusma, karın ve bel ağrısı, kramplar vb. belirtiler görülebilmektedir. Bunun yanında ruhsal belirtiler de yaşanabilmektedir. Hızlı ruh hali değişimleri, aşırı kaygı ve stres, uyku düzeninde bozukluk, cinsel isteksizlik gibi belirtiler de görülebilir.

Bu tip belirtiler erkeğin eşinin yaşadığı değişimlerden etkilenmesi sonucunda meydana gelir. Çoğu zaman kendiliğinden doğumla birlikte sonlanmaktadır. Ancak bu belirtiler doğumla birlikte sonlanmak yerine, şiddetlenerek devam ediyorsa, o durum da uzman desteği gerekli hale gelecektir.

Babalık sendromu, büyük çoğunlukla ilk kez baba olacak olan erkeklerde görülür. Alışılmadık şekilde yaşam standartlarında yaşanan hızlı değişim, bu sendroma neden olabilmektedir. Belirtileri yaşayan erkeğin eşiyle bu durumu konuşarak, destek alması kaygıların geçerek, sonlanması bakımından önemlidir.

Bebeğinizi Konuşmadan Da Anlayabilirsiniz!

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/timthumb.jpg Bebeklerle iletişime geçmek ebeveynler için fazlasıyla zordur. Bebekler kendilerini ifade edemedikleri için davranışlarından ve mimiklerinden ne istediklerini, ne hissettiklerini anlamaya çalışmak gerekir. Burada da mimikleri doğru analiz etme sorunu ortaya çıkar. Hangi tavrıyla neyi anlatmak istediğini anlamak için ebeveynlerin biraz dikkatli olması yeterlidir. Bebekler çoğu zaman benzer istekleri için benzer ifadeler kullanır. İlk olarak bunları analiz etmek başlangıç için fazlasıyla yardımcı olacaktır.

Şaşırdığında...


Uzun süre bir yere odaklanarak, orayı işaret ediyor ve ilgiyle gözlerini açıyorsa gördüğü nesne ya da kişiye karşı ilgi duyduğunu, şaşırdığını anlayabilirsiniz. Çoğu zaman bir şeyi ilk kez gördüklerinde bebekler bu tarz bir tepki verirler.

Üzüldüğünde...


Bebekler bazen üzüldüklerinde hemen ağlamadan bunu yüz ifadeleriyle gösterirler. Eğer ki üzüntüsü o an fark edilmezse ağlayarak kendilerini ifade etmeye çalışırlar. Ve genel olarak üzüldüklerinde dudaklarını büzerek, kaşlarını yukarı doğru kaldırırlar. Bu ifadeler beraberinde de çene titremesi ve ağlama geleceğinin işaretidir.

Sıkıldığında...


Bebekler sıkıldıklarında yetişkinler gibi oflayıp puflayarak kendilerini ifade edemezler. Bu sebeple sıkıldıkları zaman çoğu kez üzüldüklerinde olduğuyla aynı tepkileri verirler. Bağırıp, ağlayarak ya da çevrelerinde bulunan eşyaları fırlatarak sıkıldıklarını anlamanızı sağlamaya çalışırlar. Ve ilginizi ona yönelttiğiniz anda normal tavırlarına geri dönerler.

Kızdığında...


İstekleri anlaşılmadığında ya da kasten yapılmadığında bebekler sinirlenerek, kendilerini farklı şekillerde ifade etmeye çalışırlar. Kızgınlıklarını da sizi iterek ve ağlayarak gösterirler.

Doğum Kontrol Hapları Kısırlık Yapar Mı?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/Dogum-kontrol-hapi-kisirlik-yapar-mi.jpg Doğum kontrol yöntemlerinin başında gelen doğum kontrol haplarını kullanan kadınların aklında olan en önemli sorulardan biri de hapların kısırlığa yol açıp açmayacağıdır. Halk arasında sakın hap kullanma bıraktığında çocuğun olmaz ya da geç olur gibi söylentiler dolaşmaktadır. Fakat uzmanların ortak görüşü kesinlikle doğum kontrol haplarının kısırlıkla bir ilgisi olmadığıdır. Az bir ihtimalle bırakıldıktan sonra kısa bir gecikme yaşanılabilir. Ama araştırmalar sonucunda haplarda kısırlığı arttırıcı hiçbir bulguya rastlanmamıştır.

Aslında doğum kontrol haplarının bırakılmasından sonra yaşanabilen hamilelik gecikmesi birazda bayanın yaşı ile ilgilidir. Çünkü genç bir bayanın hamile kalma olasılığı çok yüksekken 30 yaşın üzerindeki bir bayanın hamile kalma olasılığı her sene düşmektedir.

Doğum kontrol hapları kısırlığa neden olmadığı gibi üreme artırıcı bir etkisi de yoktur. Bir bayan doğum kontrol hapına başladığı zaman üreme işlevleri nasılsa hap kullanırken de aynıdır, bu hiçbir zaman değişmez. Fakat bazı durumlarda örneğin bayanda Polikistik over veya endometriozis gibi rahatsızlıklar varsa ve bu bayan doktor kontrolünde doğum kontrol hapına başlamışsa hamile kalma olasılığını arttırmasa bile anne adayının rahmini gebe kalmaya hazırlar.

Yapılan araştırmalar sonucunda uzun zaman doğum kontrol haplarını kullanan ve sonrasında hamile kalmak için bırakan bayanların %85 ‘inde hemen gebelik görülürken, % 15’li kısımda 3 ay sonra hapı başladıkları zamanki doğurganlık işlevlerine kavuştukları görülmüştür. Fakat hap kullanmadan öncede kısırlıkla ilgili herhangi bir problemi olan  bayanların hapı bıraktıktan sonra da aynı problemlerle karşı karşıya kaldıkları görülmüştür.

Bu sebeple zaten etkileri 1 gün süren doğum kontrolü haplarının kısırlığa hiçbir etkisi yoktur.

Hamilelik Öncesi Erkeğin Yapması Gerekenler

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/shutterstock_6046480_800x533-1.jpg Hamilelik öncesi dönemde hazırlık, en az annelerde olduğu kadar babalarda da önemlidir. Baba adayları da hayatlarını her anlamda düzene sokmalıdır ki hamilelik öncesi süreç kısa ve sorunsuz şekilde atlatılarak, gebe kalınabilsin. Bu sebeple erkeklerin de mutlaka dikkat etmesi gereken noktalar vardır.

Tıbbi kontrollerin yanı sıra vereceğimiz listedeki maddelere de dikkat edilmesi, bebek sahibi olmayı fazlasıyla kolaylaştıracaktır. Aynı zamanda bebeğin sağlığı açısından da babanın sağlıklı olması büyük önem taşımaktadır. Bu sebeple hamilelik öncesinde anne adaylarıyla birlikte baba adayları da yaşamlarını düzene sokmalıdır.

İdeal Kilo Gereklidir


Erkeğin fazla kilolu olması hamile kalmayı zorlaştırır. Bu nedenle ideal kilo tespit edilerek, gerekirse uzman yardımı ile ideal kiloya ulaşılmalıdır. İdeal kiloya ulaşma dönemi, egzersizlerle desteklendiğinde çok daha verimli olacaktır. Düzenli yapılan egzersizler sperm kalitesini arttırarak, hamile kalmayı kolaylaştırmaktadır.

Beslenme Programı Yapılmalı


Günlük beslenme programı yapılarak, dengeli beslenme sağlanmalıdır. Özellikle balık, koyu yeşil yapraklı sebzeler, çiğ badem, ceviz vb. besinler tercih edilmelidir. Bu evrede kırmızı et tüketimini minimum seviyeye indirmek faydalı olacaktır.

Kafein Kontrol Altına Alınarak, Zararlı Alışkanlıklar Bırakılmalı


Alkol, sigara vb. zararlı alışkanlıklar sperm sayısını ve kalitesini düşürmektedir. Bu sebeple zararlı alışkanlıkların hamile kalma döneminde tamamen bırakılması tavsiye edilir. Bunun yanında gün içerisinde çok fazla kafein alan erkeklerin, babalığa hazırlandıkları dönemde kafeinsiz içecekleri tercih etmeleri gerekir.

 

Kadınlarda Kısırlık Sebepleri

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/kadınlarda-kısırlık-sebepleri.jpg Tıbbi adı infertilite olan kısırlık bir çiftin uzun bir süre boyunca düzenli ve korunmasız olarak cinsel ilişki kurmasına rağmen kadının gebe kalamaması olarak tanımlanabilir. Bu durum erkekten de, kadından da kaynaklanıyor olabilir. Biz bu yazıda kadınlarda kısırlık sebepleri üzerinde duracağız.

Yumurtlama bozuklukları:

Normal şartlarda bir kadının yumurtalıklarındaki olgunlaşmamış yumurtalardan biri adet görmeye başlamasıyla menopoza girmesi arasındaki süre boyunca her ay gelişir, büyür ve çatlar. Böylece yumurtlama meydana gelmiş olur. Yumurtlamanın oluşmaması durumu ise anovulasyon olarak adlandırılır. Kadınlarda kısırlığın nedenleri arasında ilk sıralarda yer alan bu sorun ayrıca adet düzensizliklerinin de belli başlı sebepleri arasındadır. Bir kadının seyrek olarak adet görmesi veya hiç görmemesi bir yumurtlama bozukluğu işaretidir ama bazen düzenli olarak adet gören kadınlarda da yumurtlama bozuklukları gözlenebilir.

Yumurtlama bozukluğunun sebepleri

*Yumurtalıkları uyaran hormonlarda sorun olması

*Erken menopoz: Yumurtayı uyaran ilaç ve protokoller zamanından önce menopoza giren kadınlar üzerinde genel olarak başarısız olur. Bununla birlikte, erken menopoza giren kadınların yaklaşık yüzde 10’unda, ilk 5 yılda, yumurtlama fonksiyonunun geri getirilmesi mümkün olabilmektedir.

*Polikistik over sendromu: Üreme çağındaki kadınların yüzde 3 – 5 kadarında ve daha çok 30 yaşın altındaki kadınlarda gözlenen bu sorun kendini yumurtalıkta kalın yumurta dokusu içerisindeki yumurtaların sayısının normalden fazla olması, adet düzensizliği, insülin direnci, tüylenme, adet düzensizliği veya hiç adet görülmemesi gibi belirtilerle gösterir. Kadınlarda kısırlık sebepleri başlıklı listelerin hepsinde görebileceğiniz PKOS bazen obeziteden kaynaklanır ve bu durumda kadının kilo vermesiyle ortadan kalkabilir. Polikistik over sendromu yumurtlamayı uyarıcı bazı yöntemlerle de tedavi edilebilmektedir.

Rahim içi yapışıklıklar

Endometriyum yani rahim duvarı farklı sebeplerle kısmen veya tamamen zarar gördüğünde kısırlığa yol açan rahim içi yapışıklıklar meydana gelebilir. Bu tip yapışıklıklar en çok görülen sebepleri rahim boşluğunda travma yaratan kürtaj, ameliyat veya enfeksiyonlardır. Bu sorunun tedavisi için çoğunlukla histeroskopi yöntemi uygulanır. Rahim ağzı ve rahim içerisindeki problemlerin tanısı için de kullanılan bu uygulamayla hafif veya orta düzeydeki rahim içi yapışıklıklar büyük oranda çözülebilmektedir. Şiddetli yapışıklıkların başarıyla açılması ihtimali ise daha düşüktür.

Tüplerde hasar veya tıkanıklık olması

Tüplerin kısmen veya bütünüyle tıkalı ya da hasarlı olması sık rastlanan kısırlık sebepleri arasında yer alır. (Yaklaşık yüzde 35) Tüplerde tıkanıklık varsa yumurta ve sperm tüpün içinde bir araya gelemezler, böylece döllenme ve gebelik imkansız hale gelir. Bu sorunun tedavisi için söz konusu edilen tedavilerden biri mikro cerrahidir fakat bu yöntem anestezi gerektiren bir operasyon yapılması, dış gebelik riskinin oluşması gibi riskler içerir ve başarı şansı pek yüksek değildir. Bu yüzden tüplerden kaynaklanan kısırlık için daha çok tüp bebek tedavisi tercih edilmektedir.

Rahim ağzı sorunları

Rahim ağzında şekil bozukluğu, enfeksiyon, rahim ağzı polipleri, mukus (Mukoza hücrelerinin salgıladığı koyu kıvamlı yapışkan salgı) kalitesinin iyi olmayışı gibi sorunlar olması da kısırlık (infertilite) nedenleri arasında yer almaktadır.

Endometriozis

Rahmin içinde yer alan endometrium isimli özel hücre tabakası her ay gebelik ihtimali için hazırlanır ve gebelik oluşmazsa, yeterli hormon desteğinden yoksun kaldığından ötürü menstruasyon kanaması halinde dökülür. Endometriozis, normalde sadece rahim içinde yer alan bu hücrelerin vücudun başka bir alanında gelişmesi durumudur. Bu doku, tıpkı rahmin içindeki doku gibi hormonlara duyarlıdır, bu yüzden adet sırasında kanar. Yumurtalıklara yerleştiği zaman halk arasında çikolata kistleri olarak anılan kistlerin oluşmasına yol açar. Tıbbi adı endometrioma olan bu kistler ciddi yumurtlama sorunlarına yol açabildiklerinden tedavi edilmeleri gerekir.

Bağışıklık sistemi sorunları

Bağışıklık sistemindeki sorunlar ciddi hastalıklara yol açabildiği gibi bazen kısırlığı da tetikleyebilir. Bu yüzden, kadın hastalıklarına bağlı anatomik bir sorunu olmayan kadınların bir uzmana başvurarak bağışıklık sisteminin gözden geçirilmesini istemeleri tavsiye edilir.

Nedeni tespit edilemeyen kısırlık

Çocuk sahibi olamayan çiftlerin yaklaşık yüzde 5 – 10 kadarında idiopatik infertilite yani nedeni açıklanamayan kısırlık durumu söz konusu olmaktadır. Bu durumda çiftle ilgili tüm testler normal görünmekle beraber kadın bir türlü hamile kalamaz. Bu durumda kısırlığın sebepleri ancak tahmin edilebilmekte; bazı sperm bozukluklarının testlerde ortaya çıkmadığı, yumurtanın çatladığı ya da tüpler içindeki hareketinde bazı bozukluklar olabileceği düşünülmektedir. Bazen psikolojik etkenler ve stres de kısırlığa sebep olabilir.

Kadının yaşı

35 yaşını geçmiş kadınların hamile kalma olasılığı daha genç yaşlardaki kadınlarınkinden daha düşüktür. Kadının yaşı ilerledikçe yumurtlama sıklığı da, yumurtaların kalitesi de azalır. 40 yaş üstü kadınlarda, adet düzeni normal olsa bile döllenmenin meydana gelmesi güçleşmekte ve gebe kalma olasılığı yüzde 10’a düşmektedir.

Diğer etkenler

*Aşırı zayıflık veya aşırı kilo

*Sigara - alkol

*Spiral kullanımı

Hamile kalmayı kolaylaştıran detaylar için tıklayın

Hamilelik öncesi doktor kontrolünün faydaları için tıklayın

Gribal Enfeksiyon; Belirtileri ve Tedavisi

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/bebeklerde-ates.jpg Gribal enfeksiyon, üst solunum yollarıyla çoğalan virüslerin neden olduğu bir hastalıktır. Çocuklarda genellikle okula başlama döneminde veya kalabalık ortamlara girilmeye başlandığı dönemlerde görülmektedir. Özellikle bağışıklık sistemi sağlam olmayan çocuklarda gribal enfeksiyonların görülme ihtimali de artış göstermektedir. Çoğu zaman salgın şeklinde olan gribal enfeksiyonlar, temas, aynı ortamda bulunma, aynı eşyaları kullanma gibi farklı şekillerde kolayca bulaşabilir.

Kimler Risk Altındadır?


Kalabalık aile ortamında yaşayan, küçük yaşta (0-2) okula gitmeye başlayan, bağışıklık sistemi zayıf olan, alerjisi veya astımı olan çocuklarda gribal enfeksiyon görülme ihtimali oldukça fazladır. Bunun yanında sürekli sigara içilen ortamda bulunan çocukların virüs kapma ihtimali de yüksek olur. Bu maddelerden herhangi birisinin içerisinde bulunan çocukların özellikle dikkatle bakılması gerekmektedir. Aksi halde gribal enfeksiyon, zatürre, bronşit, sinüzit gibi rahatsızlıklara dönüşebilir.

Belirtileri Nelerdir?


Çocuklarda genel olarak ateş ve kırgınlıkla görülmektedir. Bununla birlikte burun akıntısı, öksürük, gözlerde kızarma ve yaşlanma da en tipik belirtiler arasındadır. Belirtiler genellikle hastalığın başlamasından 1 gün önce görülür.

Tedavisi;


Tedavide ilaç kullanımı keyfilikten uzak şekilde doktor kontrolünde yapılmalıdır. Özellikle antibiyotik kullanımı gribal enfeksiyonlarda gereksiz olacağı için kaçınılmalıdır. Antibiyotik yerine ağrı kesici, ateş düşürücü şuruplar tercih edilebilir. Burun spreyleri de bebeğin rahat nefes alabilmesi için destek olacaktır.

Belirtilerin devam etmesi kullanılan tedavi yöntemlerinin işe yaramaması halinde mutlaka bir doktora başvurulmalıdır.

Hamile Kalmayı Kolaylaştıran Detaylar

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/hamile-kalmayi-kolaylastiran-yontemler-yiyecekler.jpg Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin bazı detaylara dikkat ederek, gerekenleri yapmaları kısa sürede bebek sahibi olmalarına yardımcı olacaktır. Bu detayların uygulanması ile hamilelik öncesi süreç kısalarak, çiftlerin bekleme dönemlerinde yaşadıkları stres yok edilebilir. Bu uygulamalara hem anne hem de baba adayının özen göstermesi önemlidir.

İşte bebek sahibi olabilmek için yapabileceğiniz basit uygulamalar;

Kafeini hayatınızdan çıkarın


Kafein hamile kalma sürecinden itibaren çiftlerin hayatından çıkmalıdır. Hamilelik öncesi hem anne adayının hem de baba adayının kullanmaması, sonrasında da anne adayının kullanmamaya devam etmesi tavsiye edilir. Çünkü kafein hamile kalmayı zorlaştırdığı gibi bebeğin anne karnına tutunmasını da zorlaştırmaktadır.

Kıyafet seçimi erkek için önemli


Testislerin olması gerekenden fazla ısıya maruz kalması sperm kalitesini düşürmektedir. Bu sebeple erkeğin dar ve sıkan giysiler giymek yerine, rahat ve hava alan giysileri tercih etmesi yararlı olacaktır.

Sıkı diyetlerden uzak durun


Kadınların kalori almamak için yaptıkları katı diyetler, üreme seviyelerinde de düşüşe sebep oluyor. Bu nedenle hamilelik öncesi süreçte hızlı kilo vermek için beslenmekten çekinmeyin. Kalori alımı, hamile kalmayı da kolaylaştırmaktadır.

Sık sık seks yapın


Spermlerin vücutta kalma süresi 5-6 gün arasında değişse de bu evrede daha sık seks yapılması döllenme ihtimalini de arttıracaktır. Bu nedenle özellikle reglinin hemen öncesinde düzenli seks yapmaya özen gösterilmelidir.

 

 

Hamilelikte Şeker Yükleme Testi Neden Yapılır?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/1028134_620x360.jpg Hamilelikte şeker yükleme testi, anne adayının hamilelik şekerinin olup olmadığını öğrenmek açısından önemlidir. Genellikle 24-28. hafta arasında yapılan şeker yükleme testi, şeker hastalığına yakalanma ihtimali daha yüksek olan hamilelerde erken dönemde de yapılabilir. Bu testin yapılması hamileliğin diğer dönemlerinde sorunsuz ilerleme sağlayacaktır. Gereken tedavi uygulanarak, anne adayının beslenmesi testin sonuçlarına göre şekillendirilecektir. Bu sayede hamileliğin diğer evrelerinde meydana gelebilecek muhtemel riskler önlenecektir.

Şeker Yükleme Testi


Doktorun tavsiye ettiği zamanda yapılması gereken şeker yükleme testi, anne adayına içirilen glikoz ile yapılır. Bu test sonucunda anne adayının gebelik şekeri olup olmadığı saptanarak, gerekli uygulamalar yapılır. Glikoz testi özellikle şeker hastalığına yakalanma riski yüksek olan anne adaylarında yapılması gereken bir testtir. Değişen hormonlarla birlikte şeker hastalığına yakalanma riski olan vücutlarda insülin dengesi bozularak, şeker hastalığı oluşabilir.

Kimler Risk Grubunda Yer Alır?


Bazı anne adaylarının gebelikte şeker hastalığına yakalanma ihtimali diğerlerine göre daha yüksektir. Bu hamilelik öncesinde tespit edilerek, kontrollü bir ilerleyiş sağlanabilir. İşte diğerlerine göre şeker hastalığı riskini daha fazla taşıyan anne adayları;
  • Birinci derecede aile bireyleri arasında şeker hastalığı bulunan anne adaylarının hamilelik öncesi şeker kontrolünü yaptırması tavsiye edilir.

  • İlk gebelikte şeker hastalığı ortaya çıktıysa ikinci gebelikte de şeker hastalığı görülme ihtimali yüksektir.

  • Anne adayının hamile kalmadan önceki kilosu yüksekse ve hamile kaldığı yaş ileri bir yaşsa şeker hastalığı görülebilir.


Bu belirtiler dışında doktor takibiyle öncesinden farklı belirtiler de görülebilir.

Doğum Doktoru ve Hastane Seçimi

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/425920-3-4-82230.jpg Gebelik öncesinde anne ve baba adaylarının en çok dikkat etmesi gereken husus; doktor ve hastane seçimidir. Çünkü doğum süreci ve sonrasında, bebek ve anne sağlığının doğru kontrolü oldukça önemlidir. Bu kontrol de ancak iyi seçilmiş bir hastane ve doktor tarafından başarılı şekilde yapılabilir.

Peki, iyi doktor ve hastane nasıl seçilebilir? Dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?


  • İlk olarak dikkat edilmesi gereken nokta hastanenin ve doktorun referanslarıdır. Daha önce aynı hastanede aynı doktor tarafından kaç doğum yapıldığı, kaçının sorunsuz sonuçlandığı öğrenilmelidir. Bu noktada doktorun genel olarak sezaryen mi yoksa normal doğum mu gerçekleştirdiği de dikkate alınmalıdır. İstediğiniz doğum şeklinde doktorunuzun başarı oranı göz önünde bulundurulmalıdır.

  • Hastane ekipmanları ikinci önemli husustur. Hastanede muhtemel herhangi bir sorun için tüm teçhizatların bulunup bulunmadığı öğrenilmelidir. Bu annenin doğum esnasında kendisini güvende hissetmesi açısından da önemli bir noktadır.

  • Özel tercihler de zaruri olmamakla birlikte değerlendirmeye alınmalıdır. Örneğin, bebeğinizin doğum sonrasındaki ilk gece sizinle aynı odada kalmasını istiyorsanız hastanenin buna izin verip vermediğini önceden öğrenmelisiniz. Ya da son dönemin çok tercih edilen doğum fotoğraflarından çektirecekseniz, hastanenin buna hangi aşamaya kadar izin verdiğini öğrenmelisiniz.

  • Son olarak maddi imkanlar, hamilelik boyunca yapılacak tüm kontroller ve diğer masraflar göz önüne alınarak, değerlendirilmelidir. Maddi sınırın çok üzerinde yapılan hastane ve doktor tercihleri, bebeğin diğer ihtiyaçlarının karşılanmasında sorun yaratabilir.

Hamilelikte Ödem Belirtileri ve Tedavisi

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/265532.jpg Vücudun belli bir bölgesinde su toplanması sonucunda dokularda meydana gelen şişliğin dışa vurması ödem olarak bilinmektedir. Ödem özellikle hamileliğin son aylarında anne adaylarının hemen hepsinde meydana gelmektedir. Vücudun olması gerekenden çok daha fazla sıvıyı hapsetmesi ile anne adayları son dönemlerinde ödem sorunu yaşamaya başlarlar. Hamileliğin ilk evresinde ödem probleminin yaşanmama sebebi henüz vücudun fazla miktarda su depolamamasından dolayıdır. Fazla suyun depolanması yani ödem sorunu hamileliğinde kilo alımı fazla olan kadınlarda daha çok görülmektedir.

Ödem Belirtileri


Ödem, genel olarak el ve ayaklarda görülmektedir. Hamileliğin son dönemlerinde önceden kullanılan ayakkabıların küçük gelmesi, bilek kısımlarında şişme ve yürümede normalden daha fazla zorlanma ödemin en tipik belirtileri arasındadır.

Ödem özellikle uzun süre ayakta duranlarda ve uzun süre hareketsiz oturanlarda görülmektedir. Bu sebeple hamilelerin gün içerisinde yaptıkları yürüyüşler fazlasıyla önemlidir. Hamileliğin ilk evresinden son evresine kadar anne adaylarının düzenli ve tempolu yürüyüşe vakit ayırmaları tavsiye edilmektedir. Yürüyüş mesafesi ve süresi kadının önceki spor yaşantısına göre kişisel olarak ayarlanabilir. Bu sayede ödem oluşumunun yanı sıra sırt ve bel ağrıları da hafiflemiş olacaktır.

Beslenmenin Ödem Üzerindeki Etkisi


Beslenme de ödem oluşumunda önemli bir etkiye sahiptir. Anne adaylarının yeterli miktarda protein alması ödem oluşumunu önleyecek veya azaltacaktır. Bu sebeple protein alımı beslenmeye dengeli şekilde dahil edilmelidir.

Lazer Epilasyonun Hamileliğe Etkisi

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/Hamilelikte-Lazer-Epilasyon-Yapılırmı-1024x636-1024x636.jpg Lazer epilasyon uygulamasının yaygınlaşması ile zararları da gündeme gelmeye başladı. Bu uygulamayı yaptırmayı düşünen kadınların genel olarak akıllarına takılan soru ise hamilelik öncesinde veya hamilelikte uygulamanın zararlarının görülüp görülmeyeceği oluyor. Kafalarındaki soru işaretini sağlıklı bir şekilde aydınlatamayan birçok kadın da hamilelik öncesinde lazer operasyon yaptırmaktan kaçınıyor. Peki gerçekten hamilelikte veya öncesinde lazer operasyon yaptırmanın herhangi bir zararı var mıdır?

Hamilelik Öncesi Lazer Epilasyon


Hamilelik öncesinde vücudun herhangi bir yerine yapılacak olan lazer epilasyon, hamilelik sürecinde olumsuz bir etki yaratmıyor. Bunun yanında hamile kalmanın zorlaşmasına ya da imkansızlaşmasına neden olduğuna dair bir bulgu da bulunmuyor. Bu sebeple hamilelik öncesinde lazer epilasyon uygulamasını yaptırmayı düşünen kadınların kafalarında soru işareti yaratacak başka bir problem de olmuyor.

Hamilelikte Lazer Epilasyon


Hamilelikte lazer epilasyonun zararlı olduğuna dair herhangi bir veri bulunmamakla birlikte uzmanlar direk lazer ışınlarına maruz kalınacağı için uygulamanın yapılmamasını tavsiye ediyor. Lazer epilasyon ile maruz kalınacak olan ışınlar farklı olsa da uzun süreli olarak lazer ışınlara maruz kalındığında bunun bebekte olumsuz bir takım etkileri olabileceği düşünülüyor.  Öyle ki lazer epilasyonda kullanılan ışınların bebeğe ulaşması imkansız olsa da anne vücudunda meydana gelebilecek etkiler düşünülerek, epilasyon tavsiye edilmiyor.

Lazer epilasyonun bebeğin sağlığını ya da hamileliği riske atmaması açısından hamilelikten önce veya sonra yaptırılması tavsiye ediliyor.

 

Yenidoğan Sünneti Hakkında Her Şey

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/fft99_mf5210953.jpeg Aileler son yıllarda çocuklarını sünnet ettirmek için büyümelerini beklemek yerine bu işlemin bir travmaya dönüşmesini önlemenin yolunu bebekken yapılan sünnetlerde buldular.  Bebeğin hatırlamayacağı kadar küçük olduğu bir dönemde hatta doğumunda sünnet edilmesini tercih eden aileler, bu sayede sonraki yaşlarda çocuğun korku ve stres yaşamasını önlemek istiyor. Bunun yanında yenidoğan bebeğe yapılacak böyle bir uygulamanın zararları olup olmadığı da ister istemez merak konusu oluyor.

Yenidoğan Sünneti Zararlı Mıdır?


Uzmanlar bebeğin penis bölgesinde anormal bir durumun olmaması ve herhangi bir rahatsızlığının bulunmaması halinde yenidoğan sünnetinin zararı olmadığını belirtiyor. Hatta iyileşme süresinin kısalması, çocuğun psikolojisi ve idrar yolu enfeksiyonlarının önüne geçilebilmesi için sünnetin mümkün olan en yakın zamanda yapılması tavsiye ediliyor.

Zorunlu bir operasyon olmayan sünnet işleminin yenidoğan bebeklerde yapılması sonrasında meydana gelebilecek bazı rahatsızlıkların da önüne geçiyor. Örneğin idrar yolu enfeksiyonlarını önlemesinin yanı sıra penis kanserinden de korunmaya yardımcı oluyor.

Yenidoğan Sünneti İçin İdeal Zaman


Bebeğin herhangi bir rahatsızlığı bulunmuyorsa doğumdan sonra istenilen zamanda sünnet edilebilir. Sürenin değişmesinde tek fark bebeğe uygulanacak olan anestezi türüdür. İlk üç ay içerisinde gerçekleştirilen operasyonlarda lokal anestezi yeterli olurken, sonrasında genel anesteziye ihtiyaç duyulacaktır. Çünkü bebek hareketleneceği için operasyon sırasında risk oluşmasının önlenmesi gerekir.

Yenidoğan Sünneti Nasıl Yapılır?


Sünnetin bir hastane ortamında ve hijyenik koşullar altında gerçekleştirilmesi gerekir. Gerekli anestezi uygulaması yapıldıktan sonra yaklaşık 10-15 dakikalık bir operasyon ile sünnet sonlandırılır.

Organik Beslenerek, Hamilelik İhtimalini Arttırın

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/hamilelikte-organik-beslenme-.jpg Son yıllarda fazlasıyla yaygınlaşan sağlıklı beslenme merakı, beraberinde besinlerin organik ağırlıklı tercih edilmesini getirdi. Özellikle hamilelik dönemindeki veya hamileliğe karar verilen süreçteki beslenme düzeninin sağlıklı olması için çiftler organik beslenmeyi hayatlarına dahil etmeye başladı. Elbette sağlıklı beslenmek yalnızca organik beslenme anlamına gelmese de uzmanlar besinlerin büyük oranda organik ürünlerden tercih edilmesinin birçok faydasının olduğunu vurguluyor.

Sperm Kalitesi Artıyor


Hamilelik öncesinde anne ve baba adaylarının beslenmelerine dikkat etmeye başlaması gerekiyor. Anne için vücudun bebeğe hazırlanması; baba içinse sperm kalitesinin artması açısından bu sürecin doğru değerlendirilmesi gerekiyor.

Besinlerden yeterli miktarda vitamin ve mineral alınması sperm kalitesini büyük ölçüde etkiliyor. Bu sebeple organik bandrolü taşıyan ürünlerin tercih edilmesi döllenme ihtimalini arttırıyor.

Anne adaylarında ise hamilelik öncesinde sağlıklı beslenmeye başlamak bebeğin gelişimi için yarar sağlıyor. Hamilelik öncesi ve hamilelik boyunca organik beslenmeye özen göstermek bebeğin hem beyin hem de vücut gelişimini olumlu yönde etkiliyor. Hormon ve diğer kimyasallardan uzak olan organik besinlerin tüketilmesi anne adayının gerekli vitaminleri alabilmesi açısından önemli rol oynuyor.

Organik Değilse, Mevsiminde Olsun!


Tüm besinleri organik tüketmeye çalışmak pek kolay olmadığı için organik beslenmenin yanında mevsiminde beslenmeye de dikkat edilmesi gerekiyor. Eğer tüketilecek olan besin organik değilse, mevsim sebze ve meyvelerinden olması tavsiye ediliyor. Bu sayede hormon kullanımı ve diğer kimyasallar çok daha az oluyor.

Dikkat! Bu Hastalık Gebeliğinizi De Geciktirebilir…

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/Gebeliğini-Ötelemeyi-Düşünen-Kadınlar-Dikkat.jpg Kalp ve damar hastalıklarına sebep olan yüksek kolesterolün gebe kalmaya çalışırken de negatif bir etki oluşturduğu öğrenildi. Yüksek kolesterolün vücuda verdiği farklı zararların yanında çiftlerden bir tanesinde bile bulunan yüksek kolesterol yüzünden hamile kalma sürecinin uzadığı tespit edildi.  Elbette yüksek kolesterolün bulunması tek olumsuz etken olmasa da en belirgin etkilerden birisini yarattığı uzmanlar tarafından kaydedildi.

Gebelik Öncesi Kan Testi Önemli


Özellikle uzun zamandan beri gebe kalmak için uğraşan çiftlerin kan testi yaptırarak, kolesterol değerlerini inceletmesi tavsiye ediliyor. Çünkü istatistiksel verilere göre kan değerlerinde kolesterol seviyesi yüksek çıkan çiftlerin bebek sahibi olması zorlaşıyor. Bu sebeple kan testi yaptırılarak, gerekirse kolesterol tedavisine başlanması gerekiyor.

Yüksek kolesterolün anne adayında bulunması gebelik sürecinde bir tık daha olumsuz etki yaratıyor. Bu nedenle gebe kalma kararı aldıktan sonra gerekli olan testleri yaptırarak, sonuçlara uygun bir tedavi sürecine girilmesi tavsiye ediliyor.

Beslenmenin Etkisi Göz Ardı Edilmemeli


Kolesterolün dengede tutulabilmesi için beslenmenin de sağlıklı ve dengeli şekilde yapılıyor olması gerekir. Yüksek kolesterol teşhisi konulmasa dahi kolesterolde artışın önüne geçmek için anne adaylarının beslenme konusunda dikkatli davranması gerekir.

Hamilelik öncesinde ve sırasında hayvansal gıda ağırlıklı beslenmeden kaçınarak, ağırlıklı olarak sebze tüketilmesi gereklidir. Özellikle kilo kolesterol artışına sebep olacağından hamilelik öncesinde beslenmenin düzene konulması yararlı olacaktır.

 

Annelik Heyecanınızın Dozunu İyi Ayarlayın

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/gebelik-dogum1464009000.jpg Özellikle ilk kez anne olacaklar ve riskli hamilelik geçiren kadınlar için annelik heyecanının verdiği o ‘tatlı’ endişe zamanla kaygıya dönüşebiliyor. Bu durumun yaşanmaması için annenin hamilelikte ve sonrasında kendisini fazlasıyla iyi kontrol etmesi gerekiyor. Çünkü kontrol edilemeyen endişe kaygıya dönüştüğünde anne kendisini psikolojik olarak yıpranmış buluyor ve depresif bir dönem başlıyor. İşte tam da bu döneme geçiş yapmamak ve annelik heyecanını doyasıya yaşayabilmek için anne adaylarının doğum öncesinde ve sonrasında kontrollü olması gerekiyor.

Doğum Stresini Azaltın


Eğer endişelendiğiniz konu doğumsa bu stresi azaltmak için doktorunuzla konuşun. Doğum yapacağınız hastaneyi öncesinde ziyaret edip, süreci ayrıntılı şekilde öğrenin. Doktorunuzda doğumu ve sonrasında yapacağı uygulamaları size adım adım anlatmasını isteyin.

Eşinizle Ortak Hareket Edin


Bebeği taşıyan siz olduğunuz ve doğumu yapacak kişi de siz olduğunuz için hamileliğin özellikle son evrelerinde eşinizi biraz dışlayabilirsiniz. Bu durum kendinizi daha yalnız hissetmenize ve doğum sonrasında eşinizle kopukluk yaşamanıza neden olabilir. Bu tarz bir kopukluk yaşamamak ve kendinizi daha iyi hissetmek için eşinizi hamileliğinizin her aşamasına dahil edin.

Her Şeyi Kontrol Etmeye Çalışmayın


Doğuma kadar her şey sizin kontrolünüzde olabilir. Ancak doğum sonrasında, özellikle hastanede, çevrenizdekilerin desteğine izin verin. Bebeğinizin doğmuş olması ve ziyarete gelen insanların göstermiş olduğu aşırı ilgi sizde koruma isteği uyandırsa da bu konudaki endişelerinizi gizlemeye çalışmayın. Rahatsız olduklarınızı açıkça söylediğinizde kendinizi çok daha iyi hissedeceksiniz.

Hamileliğe Babaların Bakışı Nasıl?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/9422.jpg Hamilelik öncesinde anne adaylarını en çok düşündüren konulardan biri de hamilelik sırasında ve sonrasında eşlerle olan iletişimin değişmesidir. Hamilelikle birlikte dış görünüşü tamamen değişecek olan kadının bu tarz bir endişe yaşaması da gayet normaldir. Ancak bu endişenin hamilelik kararı alma konusunda engel oluşturacak bir kaygıya dönüşmesi yersiz olacaktır. Çünkü sanılanın aksine hamilelik evresinde babalar eşlerinden uzaklaşmak yerine kendilerini eşlerine çok daha yakın hissetmektedirler. Bu da eşleriyle olan duygusal bağlarının daha da güçlenmesine destek olmaktadır.

Cinsellik Kafanızı Karıştırmasın


Hamilelik boyunca eşinizin seks yapmak istememesi artık sizi arzulamadığı şeklinde düşünceler oluşturmanıza neden olmasın. Çünkü bazen özellikle riskli hamileliklerde ya da ilk hamileliklerde babalar bu konuda çekinebilirler. Bu sizden uzaklaştığı için değil, kendi endişelerinden kaynaklı bir uzaklaşma olmaktadır.

Bu süreçte eğer siz kendinizi eşinizden uzaklaştırmazsanız, cinsellik olmasa dahi, hamilelik boyunca çok daha yoğun bir duygusal tatmin yaşarsınız. Böylece bebeğe ve yeni hayatınıza daha rahat adapte olursunuz.

Kontrol Sizde!


Aslında gebelik döneminde ve sonrasında eşinden uzaklaşan taraf genellikle anneler olmaktadır. Tamamen bebek odaklı bir hayat, yorgun geçen günler ve daima sinirlilik hali eşlerin arasını açmaktadır. Bu nedenle eğer anneler eşlerini de bu sürece dahil ederek, yalnızca sinirli bir portre çizmek yerine, mutlu bir aile yaratabilirler.

Gebelikte Cilt Bakımı / Saç Bakımı

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/gebelikte-cilt-bakımı-saç-bakımı.jpg Hamilelik kadın hayatının dönüm noktalarından biridir. Bu dönemde vücudun hormon dengeleri değişir, bazı hassasiyetler ortaya çıkar, çeşitli fiziksel ve psikolojik değişiklikler yaşanır. Gebelikte cilt ve saç bakımı her zamanki bakım rutininden farklı olmalıdır, zira diğer zamanlarda zarar vermeyen ürün ve uygulamalar hayatın bu evresinde anne adayında veya bebekte bazı sıkıntılara yol açabilir. Kozmetik ürünlerin hepsi bu konuda sabıkalı değildir; bazılarının gebelik sürecinde kullanılmaması önerilirken bazılarının sürece herhangi bir zarar verdiği yolunda bilimsel kanıtlar ortaya konulmamıştır. Kimi kozmetikler hamileliğin belli dönemlerinde riskli sayılırken bazı dönemlerde kullanılmalarında sakınca olmayabilir. Fakat genel olarak, bebek bekleyen bir kadının küçük, belirsiz riskleri bile göze almaması tavsiye edilir.

Gebelikte saç boyamak

Hamilelikte saç boyatmanın doğru olup olmadığı hakkında kesin bir bilgi olmamakla beraber en azından fetusun oluşum evresi olan ilk 3 ay boyunca bundan kaçınmak daha doğru olur. Bazı doktorlar bitkisel saç boyalarının kullanılmasında bir sakınca olmadığını söylerler fakat aslında bu tip boyalar da, diğerlerinden daha az miktarda olmakla beraber, kimyasal maddeler içerirler. Bazı deneyler kalıcı ve yarı kalıcı boyaların bebeğe zarar vermediğini gösteriyor ama yine de tedbirli olmakta fayda var. Akademik kapitalizm diye bir şey var sonuçta; bazı araştırmaların sonuçları piyasaya kullanıcıların faydası yolunda değil, üretici ve satıcıların çıkarları doğrultusunda arz ediliyor. Beyaz saçlarınız strese girmenize yol açıyorsa bunları gizlemek için gebeliğin ilk 3 ayı bittikten sonra içeriğinde çok fazla kimyasal madde olmayan saç boyalarını kullanmanız sıkıntılı bir duruma yol açmayabilir. Fakat değişiklik olsun diye boya yapacaksanız bunu daha sonraya ertelelemeniz daha iyi olur. Kimyasal maddelerle yapılan perma vb. işlemlerden de uzak durmakta fayda var.

Gebelikte saç dökülmesi

Bebek bekleyen kadınların çoğu hamilelik döneminde ve doğumdan sonra saç dökülmesi sorunu yaşarlar. Bu sorun genellikle hormonların gebelik öncesindeki değerlere dönmesiyle beraber düzelir ama özellikle seyrek saçlı kadınlar için ciddi bir sıkıntı sebebi olabilir. Bu sorun için alabileceğiniz önlemlerden biri almanız gereken vitamin ve mineralleri eksiksiz olarak almaktır. Sıkı topuz ve at kuyruğu yepmaktan, saçları örmekten, bigudi kullanmaktan kaçınmak iyi olur.

Gebelikte saç bakımı

Gebelik boyunca cilt ve saç bakımı için doğal, fazla kimyasal madde içermeyen kozmetikler kullanmaya dikkat edin. Kimyasallar saçlarınızda ve cildinizde meydana gelen olumsuz değişiklikleri körükleyebilir. Ayrıca bazı kimyasallar size ve bebeğinize zarar verebilir. Keratin saç düzleştirici tedavileri, saçın rengini ve biçimini değiştirmeye yönelik kimyasal işlemleri daha sonraya bırakmakta fayda var, ne olur ne olmaz. İlk 3 ayda özellikle dikkatli olun, gerek görseniz bile dip boyası yaptırmayın. Stres ve endişe saç dökülmesine yol açabilir, stresten olabildiğince uzak durmaya çalışın.

Gebelikte cilt bakımı

Gebe bir kadının cildinin mevcut özellikleri daha belirgin hale gelebilir; yağlıysa daha yağlı, kuruysa daha kuru olmak gibi. Veya cildin yapısı gebelik öncesinde olduğundan farklı bir hale de gelebilir. Bu yüzden öncelikle cildin durumuna dikkat etmek ve buna göre bir cilt bakım programı uygulamak gerekir.

Hamilelikte cilt bakımı için kullanılacak temizlik ürünleri, nemlendirici vb. kozmetikler mümkün olduğu kadar doğal, fazla katkı maddesi içermeyen ve kaliteli ürünler olmalıdır. Yediğimiz, içtiğimiz, temizlik ve bakım için kullandığımız ürünlerde ne dehşet hileler yapıldığının mutlaka farkındasınızdır; her gün bu konuda haberler çıkıyor. Bebek beklerken fiyatı kuşku uyandıracak kadar ucuz, kalitesiz kozmetiklerden;  raf ömrünü uzatan, koku ve renk veren zararlı kimyasallar içeren ürünlerden itinayla uzak durmalısınız. Doktorunuzun bu konuda size faydalı önerileri olabilir.

Çok sıcak veya çok soğuk suyla duş yapmak genel olarak da önerilmez fakat gebelikte banyo yaparken bu konuda daha özenli olmak gerekir. Her zaman ılık suyla duş yapın. Ve sıklıkla duş alın, muhtemelen buna ihtiyaç duyacaksınız zaten. Ilık duşlar sizi rahatlatır, daha çok terlediğiniz için duyduğunuz sıkıntıyı giderir. Arada bir ölü hücrelerden kurtulmak ve kan dolaşımını hızlandırmak için hafif bir kese yapabilirsiniz. Banyodan sonra cildinizi nemlendirmeyi asla ihmal etmemelisiniz.

Gebelik çatlakları gebelik döneminin sık rastlanan estetik sorunları arasındadır. Gebelikte vücut bakımı konusunda titiz davranan kadınların bu sorunu yaşama riski doğal olarak daha az olur.   Cildiniz kuruysa gliserin bazlı sabunlar ve vücut yağları kullanabilirsiniz. Özellikle meme, göğüs ve kalça bölgelerine yoğun bir nemlendirici bakım yapmak gerekiyor. Hamilelikte çatlak oluşumunu önlemek için yapabileceğiniz şeylerden biri düzenli olarak bolca nemlendirici kullanmak, diğeri de aşırı kilo almaktan kaçınmaya çalışmaktır. Çatlaklar oluştuktan sonra, hafif olanları lazer ve başka yöntemlerle giderilebiliyor ama oluşumunun üzerinden zaman geçmiş, iyice yerleşmiş olanların ortadan kaldırılması söz konusu değil, bunlar ancak daha belirsiz hale getirilebiliyorlar.

Hamilelik sürecinde ağırlığın yanı sıra terleme sorunu da artar, bu da özellikle göğüs ve koltuk altları, kasıklar gibi kıvrımlı bölgelerde isilik, pişik veya mantar oluşmasına yol açabilir. Bu yüzden duştan sonra iyice kurulanmaya her zamankinden daha çok dikkat etmek gerekir.

Gebelikte güneşten korunmak için de tedbir almalısınız tabii, özellikle gebeliğiniz yaz aylarına denk geliyorsa. Bebek bekleyen kadınların cildi hassaslaşır, leke oluşumuna daha müsait hale gelir. Sokağa çıkmadan yarım saat önce kaliteli bir güneş koruyucu ürün sürün. Uzun süre güneşe maruz kalacaksanız bu ürünü 3 - 4 saatte bir yeniden sürmeyi ihmal etmeyin.

Kadınların cildi hamilelikte sivilce oluşumuna daha yatkın hale gelebilir. Düzenli cilt temizliği yaparak sivilce oluşumunun önüne geçebilirsiniz. Suna Dumankaya yüzü demlenmiş ebegümeci ve adaçayı ile silmenin faydalı olacağını söylüyor. Başka bir doğal çözüm olarak sarı kantaron kullanabilirsiniz. Bir parça sarı kantaronu 1 bardak suyun içinde kaynatıp süzün. Suyuyla yüzünüzü yıkayın, posasını da sivilcelerin üstüne sürüp biraz bekletin. Bir tutam reyhan otunu toz haline getirdikten sonra limon suyu ekleyip boza kıvamında bir karışım elde etmek ve bu karışımı sivilcelere uygulamak da işe yarar.

Gebelikte cilt bakımı için doğal formüller:

* 2 çorba kaşığı lavantayı yarım kilo kaynar suyun içinde çay gibi demleyerek 3 gün kullanılabilecek bir doğal cilt toniği elde edebilirsiniz.

* Şişen ayaklarınızı içine 1 çorba kaşığı zeytinyağıyla 1 kahve fincanı deniz tuzu eklenmiş 1 kova ılık suyun içinde yarım saat dinlendirin.

* Ezilmiş muzu sütle karıştırarak elde edeceğiniz püre yüzünüzü yumuşacık yapar. Karışımı cildinize sürün, biraz bekletin ve ılık suyla yıkayarak çıkarın.

* 1'er çay kaşığı bal, zeytinyağı ve limon suyunu karıştırın. Elde ettiğiniz maskeyi yüzünüze yedirip yarım saat beklettikten sonra yıkayıp çıkarın. Cildinizi belirgin derecede güzelleştirecek olan bu uygulamayı haftada 2 kere yapabilirsiniz.

* Bal iyi bir nemlendiricidir. Kaliteli ve doğal olması şartıyla tabii. Balı yüzünüze sürün, 5 - 10 dakika beklettikten sonra yüzünüzü yıkayın.

* Ilık bir banyo yaptıktan sonra vücudunuzu doğal bir karışımla nemlendirmek ister misiniz? Öyleyse 1 limonun suyunu sıkın, içine 1 tatlı kaşığı lavanta yağıyla 1 kahve fincanı zeytinyağı ekleyin.

(Kaynak: http://www.binkelam.com/)

(Kaynak linki: http://www.binkelam.com/gebelikte-cilt-ve-sac-bakimi-nasil-olmali.html)

Tarih: 13.10.2016

Yazan: Hilal Uslu

 

Düşük Sonrası Yeniden Gebelik İçin Yapılması Gerekenler

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/18037.jpg Çeşitli nedenlerle yaşanan düşük/düşükler sonrasında yeniden gebeliğe hazırlanma evresi kadınlar için oldukça hassas bir evredir. Hem bedensel hem de psikolojik olarak yeni gebeliğe tamamen hazır hissedilmesi gerekir. Bunun yanında önceki düşük nedenleri de tespit edilerek, çözüm odaklı şekilde, bir uzman ile çalışılmalıdır.

Düşük nedenleri ilk 20 hafta içerisinde olan düşüklerde çoğu zaman genetiktir. Sonrası içinse anne adayının içerisinde bulunduğu fiziksel ve ruhsal durum, bunun yanında dış etkenler düşüğün yaşanmasına neden olabilmektedir. Nedenlerin iyi tespit edilmesi ile yeni gebelik için hazırlanma sürecine girilebilir.

Psikolojik Olarak Hazırlanma Evresi


İlk düşük ve beraberindeki düşükler anne adayının yeni gebelik için umudunu kaybetmesine neden olabilir. Özellikle hamileliğin ileri evrelerinde yaşanan düşükler nedeniyle kadınlar gebelikten uzaklaşmış hissedebilir. Bu nedenle anne adayının ilk olarak psikolojik tedavisi gerçekleştirilmelidir.

Psikolojik tedavi için öncelikle kadına yas tutabileceği bir zaman verilmelidir. Bu süreci eşiyle birlikte konuşarak geçiren kadın, çok daha kolay bir şekilde yeni gebelik fikrine adapte olabilir. Düşük hiç yaşanmamış gibi davranmak beraberinde gelecek olan depresif modu ertelemek dışında yarar sağlamayacaktır. Ancak bu evre sağlıklı şekilde atlatılırsa kadın yeni bir bebek için kendisini hazır hissedebilir.

Fiziksel Olarak Hazırlanma Evresi


Bu evrede beslenme ve dış dünya ile iletişim çok önemlidir. Yapılacak temiz hava yürüyüşleri ya da kadının kendisini mental olarak iyileştirebileceği yoga benzeri egzersizler yararlı olacaktır. Ek olarak vücudun kan kaybı yaşamasından kaynaklı olarak demir, C vitamini ve folik asit ağırlıklı beslenmek, vücudun iyileşme hızını arttıracaktır.

Doğum Kontrolü Hakkında En Çok Merak Edilenler

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/hhh.jpg Doğum kontrollerinde farklı birçok alternatif çözüm üretilse de toplum henüz tam anlamıyla bilinçlenmiş değildir. Yaygın olarak bilinen yanlışlar nedeniyle doğum kontrolleri hala başarısızlıkla sonuçlanabilmektedir. Özellikle doğum kontrolü için doğal korunma yöntemlerini seçen çiftlerin büyük bölümünde istenmeyen gebelikler meydana gelebilmektedir. Bu tip sorunların oluşmaması için doğum kontrolü hakkında hangi bilgilerin doğru hangi bilgilerin yanlış olduğunu bilmekte fayda vardır.

İşte doğum kontrolü hakkındaki en yaygın yanlışlar;

Regl döneminde hamile kalınamaz


Regl döneminde hamile kalınamayacağı hakkında bilinenler tamamen yanlıştır. Spermlerin vücutta kalma süresi 5-7 gün arasında olduğundan regl dönemindeki cinsel ilişkilerde de hamile kalma ihtimali bulunmaktadır.

Emzirme döneminde hamile kalınmaz


Doğumun ardından kısa süre sonra da yumurtlama gerçekleşebilir. Bu nedenle hamile kalınma ihtimali lohusalıkta da geçerlidir.

Doğum kontrol hapları kanser riskini arttırır, kısırlığa neden olur


Doğum kontrol haplarının uzun vadede kullanılması kanser riskini arttırmaz hatta yumurtalık ve rahim kanserlerinin oluşumunu önlemektedir. Bunun yanında doğum kontrol hapları yalnızca kullanıldıkları dönemde gebeliği önlemektedir. Hapların bırakılması ile 2-3 ay içerisinde hamile kalmak mümkündür.

Prezervatifler tam koruma sağlar


Doğum kontrol haplarının kullanımı konusunda çekincelerin bulunması kondom kullanımını arttırmaktadır. Ancak düzenli olarak yalnızca kondom kullanan çiftlerin hamile kalma ihtimali yüksektir. Prezervatifler cinsel ilişkide tam koruma sağlamamaktadır.

Doğum kontrol hapları kilo aldırır, sivilce ve tüylenme yapar


Tüm diğer haplarda olduğu gibi doğum kontrol haplarının da yan etkileri bulunmaktadır. Ancak yeni hapların sivilce oluşumunu önleyerek, tüylenmeyi azalttığı bilinmektedir.

Bebeğinizin Göz Sağlığı Tehdit Altında Mı!?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/Cute-Baby-With-Glasses-1024x602-1024x602.jpg Bebeğinizin göz sağlığının ileriki evrelerde bozulmaması ya da doğuştan gelen bir bozukluğun ilerlememesi için erken evrelerde göz sağlığı kontrollerinin yapılmaya başlanması gerekmektedir. Göz sağlığı kontrollerinin erkenden başlaması bebeğin çocukluk döneminde yaşayacağı muhtemel rahatsızlıkların önüne geçmektedir.

Göz sağlığı için ideal kontroller doğumla birlikte başlamalıdır. Doğumdan hemen sonra yapılan kontrolün ardından bebeğin herhangi bir göz rahatsızlığının olup, olmadığı tespit edilir. Eğer varolan bir rahatsızlık söz konusu ise doktor kontrolleri sık aralıklarla yapılır; değilse doğumdan 1,5 yıl sonra ilk kontrol gerçekleştirilebilir.

Göz Hastalıklarında Genetik Faktör


Göz hastalıkları genellikle sonradan oluşan rahatsızlıklar gibi görülse de çevresel faktörlerle eşit miktarda genetik faktörler de etkilidir. Ailede bulunan göz hastalıkları genlerle bebeğe geçebilir. Ve bebekte doğuştan oluşan göz rahatsızlıkları oluşabilir.

Göz Hastalıklarında Yaygın Belirtiler Nelerdir?


Bebeklerde doğuştan kaynaklanan problemlerin doğumun hemen ardından tespit edilememesi durumunda ebeveyn gözetimi fazlasıyla önemlidir. Ortaya çıkan belirtilerin doğru analiz edilerek, bir uzmana danışılması gerekir. Bebeğin göz sağlığı açısından erken teşhis ile başlayacak olan tedavi çok daha verimli ilerleyecektir.

Bebeklerde en yaygın görülen belirtiler; gözde sulanma, çapaklanma şeklindedir. Ancak bunun yanında odaklanma sorunu, gözde kayma, gözlerde istemsiz titreme ve şişme gibi durumlar da söz konusu olabilir. Bu tip anormal durumların fark edilmesiyle bir uzmana danışılması ve gerekli tedaviye başlanması yararlı olacaktır.

Fit Anne Olmak Sizin Elinizde!

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/bebekli-anne-spor.jpg Kadınların büyük çoğunluğu doğumlarının hemen ardından zayıflama telaşına kapılır. Bu nedenle lohusalık döneminin tadını çıkarmak yerine katı diyet programları uygulayarak, vücuda zarar vermeye başlarlar. Oysa diyete başlamak için acele etmek yerine yalnızca sağlıklı beslenmeye özen göstererek, doğum sonrası ilk evre atlatılmalıdır. Uzmanlar ideal diyet zamanının, çok katı programlar uygulanmaması halinde, ilk 3 ayın tamamlanması ile başladığını vurgulamaktadır.

Peki, ilk 3 ay nasıl bir sistem izlenmelidir?


Bu süreçte süt artışına takviyede bulunacak besinlerle birlikte bol su tüketimi önemlidir. Günde yaklaşık olarak 2-3 litre arası su tüketimi süt artışında etkin rol oynayacaktır. Bunun yanında yoğun karbonhidrat ve şeker tüketmeden beslenmek gerekmektedir. Koyu yeşil yapraklı sebzeler, bitki çayları ve kuru meyveler lohusalık döneminde süt artışına destek olacaktır. Bu besinlerin dengeli bir şekilde beslenme programına dahil edilmesi yeni annenin kilo vermeye başlayarak, vücudunu eski formuna kavuşturmasına destek olacaktır.

Beslenmeye dahil edilecek sağlıklı besinlerin yanında emzirmek de kilo vermenize neden olacaktır. Hatta ilk evrelerde bebeğinizin emmek istememesine rağmen sütünüz geliyorsa, sütünüzü sağmanız fayda sağlayacaktır. Hem kilo vermeniz hem de bebeğinizin anne sütünden mahrum kalmaması için bu yöntem etkili bir yöntemdir.

Açık Hava Yürüyüşleri


Beslenmenin yanında doğumun üzerinden 1-2 ay geçmesiyle yavaş tempolu açık hava yürüyüşleri yapılmaya başlanabilir. Vücudu çok yormadan hava almaya ve egzersizi hayatınıza dahil etmeye bu süreçte başlayabilirsiniz.

Miyomlar Gebeliğe Engel Olmasın...

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/miyom2-1024x682.jpg Kadınlarda, özellikle ileriki yaşlarda görülen, genel bir sorun olan miyomların hamile kalmak istenildiğinde herhangi bir zararı var mıdır? Bu sorunun yanıtı miyomların bulundukları alan ve büyüklüklerine göre değişiklik göstermektedir. Bunun yanında miyomların yok edilmesinde kullanılacak tedavi yöntemi de gebelikte farklı etkiler yaratabilmektedir.

Miyomlar yaygın olarak 35 yaş üzeri kadınlarda görülmekle birlikte genç yaşlarda da oluşabilmektedir. Özellikle ergenlik ve üreme evrelerinde miyomların sayısında artış gözlenebilir. Ve tespiti için mutlaka düzenli jinekolog kontrolüne gidilmelidir. Miyomların fazla büyümeden tedavi edilmesi gebelik önünde engel oluşturmasını önleyecektir.

Miyom Belirtileri Nelerdir?


Miyomlar çoğu zaman ağrı ve benzeri bir belirti göstermediğinden fark edilmesi uzun sürmektedir. Ancak rahimde oluşan miyomlar, yani gebelikte sorun çıkarabilecek miyomlarda, yaygın olarak gözlemlenen belirtiler arasında bel, sırt ve bacak ağrıları, fazla kanama, karın şişliği, cinsel ilişki sırasında ağrı, idrar kaçırma veya sıkça idrara çıkma vardır. Düzenli kontrole gitmeyen kadınların bu belirtileri yaşaması halinde bir jinekoloğa başvurması yararlı olacaktır.

Gebeliğe Engel Olan Miyomlar


Miyomlar rahimde oluştuklarında gebeliğe engel olabilmektedir. Rahim içinin standart dokusunu bozarak, bebeğin tutunmasını engellemekte veya spermlerin yumurtaya ulaşmasına set olmaktadır. Bu durumun ilerlemesi halinde rahmin alınması, kısırlık gibi sorunlar meydana gelebilmektedir.

Miyom tedavisi, nadiren hapla olabileceği gibi çoğu zaman operasyonla olur. Bu operasyonlarda kadının sonrası için gebelik planı yoksa rahmin tamamı; varsa yalnızca miyomlar alınır. Ancak yalnızca miyomların alınmasının ardından sorun yeniden yaşanabileceği için doktor kontrolleri düzenli yapılmalıdır.

Tekrarlayan Düşüklerin Nedenleri ve Tedavisi

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/22623.jpg Dünya genelinde birçok çift tekrarlayan düşük problemini yaşamaktadır. Tekrarlayan düşük birden çok kez 20. Hafta öncesinde düşüş yaşanmasıdır. Ve bu durumun hamileliklerde yüzde ikilik bir dilimde yaşandığı bilinmektedir.

Tekrarlayan düşüklerin nedenleri


Aynı çiftin birden çok kez düşük problemi yaşamasının ardında farklı sebepler olabilmektedir. Sorunun nedeni iki farklı kategoride incelenebilir. Bu kategoriler çevresel nedenler ve biyolojik nedenler olarak isimlendirilir.

Tekrarlayan düşüklerde çevresel faktörlerin etkisi


Çevresel faktörlerden kasıt, beslenmenin sağlıksız olması, sigara, alkol ve benzeri alışkanlıkların bulunması, gebeliğe zarar verecek şekilde yoğun ve yan etkisi bulunan ilaçların kullanımı, ebeveynlerden en az birinin sürekli radyasyona maruz kalması ve fazla kafein tüketilmesi biçimindedir. Bu olumsuz etkenler çoğaltılabileceği gibi en belirgin sebepler saydıklarımız arasında yer almaktadır. O nedenle gebelik öncesinde, gebelikte dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında bilgi sahibi olunması önemlidir.

Tekrarlayan düşüklerde biyolojik faktörlerin etkisi


Kadının gebelikte psikolojik olarak yıpranması veya travma geçirmesi, kadının yaşı (özellikle 35 yaş üstü kadınlar), vücudun gebeliğe verdiği tepki biyolojik faktörler arasında yer almaktadır. Genetik açıdan varolan sorunlar da biyolojik faktörler arasında yer alır.

Tekrarlayan düşüklerde tedavi yöntemi


Düşüğün meydana gelme nedenine göre tedavi yöntemi de değişiklik yaratacaktır. Genel olarak uygulanan tedaviler arasında; kan sulandıran (pıhtılaşmayı önleyen) iğne, düşük doz aspirin ya da rahim içerisindeki zararlı oluşumların operasyon ile alınması vardır.

Çocuktan Önce Çocuk Eğitimini Öğrenin!

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/bebek.jpg Ebeveynlerin genel olarak yaptığı hata çocuk sahibi olduktan sonra çocuk eğitimi hakkında araştırmalar yapmaktır. Ancak çocuk eğitimi hakkında henüz hamilelik öncesinde detaylı bilgilerin edinilmiş olması gerekir. Çünkü aslında çocuğun eğitimi henüz anne karnında başlayacaktır. Bu sebeple ebeveyn olmak ve çocuk eğitiminde ebeveynlerin rolü hakkında hamilelik öncesinde bilgi sahibi olmak önemlidir.

Çocuğun zekasında ebeveynlerin payı var


Tüm çocuklar genetik yapı olarak tamamen ebeveynlerine benzer. Bu nedenle zeka seviyelerinin sınırı da ebeveynlerinden gelen genlere göre değişiklik göstermektedir. Ancak zeka seviyesini üst sınıra ulaştırabilmek için bazı noktalara dikkat edilebilir. Çocuğun düzenli ve sağlıklı beslenmesi, anne ve babanın ilgi alanları, ebeveynlerin çocuğa aşıladıkları bilgiler zeka seviyesinin ulaşacağı noktayı belirler.

Örnek model daima anne ve babadır


Çocuk, özellikle okul öncesi dönemde, her hareketi ile anne ve babasını örnek almaktadır. Bu sebeple çocuğun dış dünya ile tanışması gerçekleşmeden önce anne ve babanın tüm birikimlerini yararlı olacak şekilde ve onun seviyesine uygun olarak çocuğa aktarması gerekir.

Ruhsal sağlık için ebeveyn ilişkileri önemli


Çocuğun sosyal ilişkileri ve ruhsal sağlığı için ebeveynlerin ifade kabiliyetinin gelişmiş olması gerekmektedir. Birbirlerini anlayabilen ve konuşabilen ebeveynlere sahip olan çocuklar daha sakin ve çözüm odaklı olurken; öfke kontrol sorunu yaşayan ve daima tartışan çiftlerin çocukları da hırçın oluyor. Bu hususlar göz önüne alınarak, gerekirse uzman desteği ile, aile içerisindeki ifade sorunu çözüme ulaştırılmalıdır.

Evde Doğum Hakkında Tüm Merak Ettikleriniz

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/hamile-7-11.jpg Evde doğum yapma son dönemlerde anne adayları arasında yeniden popüler hale gelmiş durumunda. Bunun farklı birçok nedeni olmakla birlikte evde doğumun yeniden gündeme gelmesinin en büyük nedeni annenin farklı kimseler olmadan, bebeği ile ilk anlarını yaşamak istemesidir. Pek tabii tercih edilebileceği gibi bu kararı vermeden önce evde doğum hakkında yeterli bilgiye sahip olunmalıdır.

Tercihinizi iyi değerlendirin!


Çevreden duyduğunuz güzel yorumlara aldanarak, evde doğum yapma kararı almak riskli olacaktır. Seçiminizin iyi analiz edilmiş bir seçim olduğundan emin olun. Doğum hakkında düşüncelerinizi, normal doğuma bakış açınızı ve evde doğum konusundaki bilgilerinizi yeniden gözden geçirin. Unutmayın! Sağlıklı bir karar sizi sağlıklı bir doğuma götürecektir.

Doğumda istediklerinize önceden karar verin!


Doğumdan önce yaptığınız araştırmalar sonucunda kendinize göre oluşturduğunuz bir liste hazırlayın. Doğumda ve doğumun gerçekleşmesi ile yapmak istediğiniz her şeyi bu listede yazılı olarak tutun. Böylelikle doğum esnasında kendinizi ifade etmeye çalışmak yerine sizin isteklerinize göre şekillenen bir doğum yapabilirsiniz.

Yanınızda kimlerin olmasını istiyorsunuz?


Evde size kimlerin eşlik etmesini istediğinize karar verin. Doğumu gerçekleştirirken size destek verecek ve rahatlatacak insanların yanınızda olmasını tercih edin. Kişi sayısını mümkün olduğunca az tutun.

Ebe seçimini detaylara takılarak yapın


Doğumunuzu gerçekleştirecek kişi buradaki en önemli husustur. Bu nedenle görüşebildiğiniz kadar ebe ile görüştükten sonra tercihinizi yapın. Yalnızca işinde iyi olanı değil, sizinle uyumu iyi olanı tercih etmeye odaklanın.

Yalancı Hamilelik Neden Olur?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/yalanci-gebelik-nasil-anlasilir.jpg Yalancı hamilelik kadının kendisini tamamen hamile gibi hissetmesi hatta hamile gibi görünmesine karşın bebeğin aslında var olmama durumudur. Çoğu zaman tıp üzerinde yalancı hamileliğin nedeni psikolojik olarak görülse de bazen vücudun kendi döngüsünden kaynaklı yalancı hamilelikler de meydana gelebilmektedir. Örneğin kan pıhtısının büyümesi gibi durumlarda tıpkı hamilelikte olduğu gibi belirtiler ortaya çıkarken, aslında gelişmekte olan bebek değildir. İşte bu gibi durumların anlaşılması için gebelikte yalnızca test yapılması yeterli olmayarak, kan tahlili ya da ultrason gerekli görülmektedir.

Yalancı hamilelik belirtileri; adet görmeme, bulantı ve kusma, kilo alımı, göbekte ve göğüslerde şişkinlik şeklinde hamilelikle aynı belirtilerdir. Ancak yalancı hamilelik ilk doktor kontrolü ile anlaşılacağından ortalama olarak 2-3 ay içerisinde tespit edilmektedir.

Yalancı hamilelik neden olur?


Yalancı hamilelik çoğunlukla psikolojik olarak kendisini hamile kalmaya hazırlamış olan kişilerde olur. Uzun süre bebek için tedavi görmüş, kısır teşhisi konmuş, uzun zamandan beri hamile kalmak için uğraşan kadınlarda görülebilmektedir. Kısaca bebek beklentisi ve isteği çok alan kadınların büyük bir bölümünde yalancı hamilelik meydana gelebilir. Genetik bir faktörü olmamakla birlikte bireyin tamamen yaşam standartlarına ve beklentilerine bağlı olarak meydana gelebilmektedir.

Nedeni çoğu zaman psikolojik olduğundan yalancı hamileliğin tedavisi bir jinekolog ve psikologun ortak çalışması ile yapılabilmektedir. Burada hastanın tedaviye yaklaşımı ve durumu kabullenmesi oldukça önemlidir. Bazı yalancı gebelikler çok uzun süre devam edebildiği için hastaya durumu kabullendirmek güç hale gelebilmektedir.

İkinci Çocuğa Karar Verirken Dikkat!

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/hamile_bebek_ikinci_cocuk.jpg İlk çocuktan sonra ikinci çocuğa karar vermek de en az ilkinde olduğu kadar zor olabilir. Özellikle ilk doğumun üzerinden belirli bir zaman geçtiyse ve ilk tecrübe zor bir şekilde gerçekleştiyse, ikinci bebek için ebeveynlerde bazı endişeler oluşacaktır. Bu haklı endişeleri yaşarken, ikinci çocuğa karar verme aşamasını sağlıklı bir şekilde atlatabilmek için aşağıdaki aşamalara dikkat edilmelidir!

Gerçekten ikinci bir çocuk istediğinizden emin olun!


Çevreden gelen baskılar ikinci çocuğu yapmayı düşünmenize neden olmamalıdır. Gerçekten buna hazır olup, olmadığınıza çift olarak karar vermeniz sağlıklı olacaktır. Bunun yanında yalnızca çevre baskıları değil, ilk çocuğunuzun kardeş isteği de bir bebek yapmanız için yeterli sebep olmamalıdır. Çocuğunuzu yalnız bırakmama endişesi ve onun isteğini yerine getirme arzusu ile alacağınız bu önemli kararın ardından aslında hazır olmadığınızı fark edebilirsiniz.

Bu duruma hazırlıksız yakalanmamak için tüm koşulları değerlendirerek, gerçekten çift olarak ikinci bir bebek isteyip, istemediğinize karar vermelisiniz.

Kardeş yapma odaklı olmayın


Tek çocuk olanların genel olarak ‘sorun’ yaşayacağının düşünülmesi büyük bir yanılgıdır. Yalnızca çocuğunuza kardeş yapmak için böyle bir karar verdiyseniz yeniden düşünmeniz gerekir. Çünkü tek çocuk olmak bazı durumlarda avantajlı bir hal alabilir! Burada önemli olan faktör ebeveynlerin çocuğa yaklaşımıdır.

Kardeşi olmamasına rağmen çocuğunuza paylaşmayı öğretebilir, diğer çocuklarla iletişime geçebileceği ortamlar yaratabilir hatta onunla daha fazla vakit geçirerek olgun bir bakış açısına sahip olmasını sağlayabilirsiniz.

Bebeklerde Kalp Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/19812.jpg Bebeklerde, özellikle yenidoğan evresinde, kalp rahatsızlıkları ile ilgili olarak ciddi belirtiler görülmektedir. Doğuştan kalp rahatsızlığı olan bebeklerin, hastalıklarının tespit edilmesi için yeni doğdukları dönemde dikkatli şekilde gözlem yapılması gerekir. Çünkü bu zamanda ortaya çıkan belirtilerin fark edilmesi ile erken tedaviye başlanarak, bebeğin rahatsızlığı ilerlemeden tamamen ortadan kaldırılabilir.

Yenidoğan bebekte kalp rahatsızlığı belirtileri


Yüzde Morarma


Morarma, kalp rahatsızlıklarında en sık görülen belirtiler arasında yer almaktadır. Genellikle bebeğin anneyi emmesi sırasında ya da ağlarken yüzünde oluşan morarma kalp hastalığı belirtisi olarak görülebilmektedir. Böyle bir durumun olması halinde uzmana başvurulması doğru olacaktır.

Gelişimin Yavaş İlerlemesi


Bebeğin gelişiminin normalden daha yavaş olduğu gözleniyorsa ya da gelişim bir aşamadan sonra neredeyse tamamen durduysa kalp kapakçıklarının kontrol edilmesinde yarar vardır. Bu durum kalp rahatsızlığı belirtileri arasında en riskli olanı olarak kabul edilebilir.

Çarpıntı


Bebekte yine beslenme ve ağlama sırasında çarpıntı meydana geliyorsa efor değerlerinin kontrol edilmesi gerekmektedir. Yapılacak testler ile çarpıntıların kalp rahatsızlığından mı kaynaklandığı rahatlıkla öğrenilebilir.

Aşırı Terleme


Aşırı terleme yürümeye başlamış olan bebekte kolayca fark edilebilirken yenidoğan bebeklerde de uyku esnasında kontrol edilebilir. Bebeğin uyurken yastığını ıslatacak kadar fazla terlemesi normal bir durum değildir. Bu sebeple bir uzmana danışılmasında yarar vardır.

Hızla Artan İştah ve Beraberinde Gelen Çabuk Yorulma


Metabolizmanın hızlı çalışmaya başlaması ve bebeğin daha fazla besin almaya başlaması ile kalp yeterli seviyede çalışamaz hale gelebilir. Bu durum bebeğin hızla yorulmasına sebep olacak ve göğüste daralmalar ile ortaya çıkacaktır.

Çiftler Neden Çocuk Sahibi Olmak İstemiyor?

http://gebemiyim.net/wp-content/uploads/2016/10/cocuk-sahibi-olmak-1024x682.jpg Günümüzde çiftler çocuk sahibi olmak için ya çok uzun dönem bekliyor ya da çocuk sahibi olma konusuna olumsuz bakıyorlar. Uzmanlar bu durumun farklı farklı nedenleri olmasının yanında en önemli etkenin maddi kaygılar olduğunu vurguluyor. Çocuk bakımının git gide çok daha masraflı hale gelmesi ile çiftlerin büyük bir kısmının bebek sahibi olma konusunda endişeleri olduğu düşünülüyor.

Peki maddi kaygıların yanı sıra bebek sahibi olma konusunda çiftleri olumsuz etkileyen diğer konular nedir?

Çevre Baskısı


Bebek sahibi olunması konusunda çevreden gelen baskının ardından ilk bebek sonrasında ikincisi için de yeni bir baskının başlayacak olması çiftleri bebek sahibi olmamaya itiyor. Çevrenin bu konu üzerinde yoğunlaşması, ebeveyn olma isteğini köreltiyor.

Bebeğin Bakımı


Bebek bakımının ekstra özen gösterilmesi gereken bir husus olması da çiftleri düşündürüyor. Hele ki çiftlerden ikisi de çalışıyor ise bu konu daha fazla düşündürüyor. Bebeğe kimin bakacağı, anne olduktan sonra iş hayatına dönüş evresi ve benzeri sorunlar çiftlerin bebek sahibi olma isteklerini ertelemesine neden oluyor.

Kariyer Endişesi


Çiftlerin büyük bir bölümü bebek sahibi olmadan önce kariyerlerinde yükselmeye ve daha fazla para kazanmaya odaklanıyor. Özellikle kadının kariyerindeki yükselmenin bebeğin gelişi ile sonlanacağı düşünüldüğü için bebek sahibi olmak kadınlarda daha çok endişe oluşturuyor.

Sorumluluk Kaygısı


Bebekle birlikte gelecek olan sorumluluğun ağır gelebilme ihtimali çiftlerde ön yargı oluşturuyor. Bunun için sorumluluk almaya hazır hissedene kadar birçok çift bebek sahibi olma fikrini rafa kaldırmayı tercih ediyor.

 
Blogger tarafından desteklenmektedir.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Latest News

Ad unit

gebemiyim-iphone-retina

Gebelik öncesi süreç, gebelik süreci, gebelik sonrası süreç ve ana-bebek sağlığı konularında faydalı bilgiler vermeyi amaç edinen bloğumuz Gebemiyim.Net yayın hayatına başlamıştır.

Sitemizde yukarıda saydığımız kategorilerde bilgilendirici ve eğlendirici makaleler bulmakla birlikte, çeşitli hesaplama araçları ve uygulamaları da bulabilirsiniz.


Herkese teşekkürler, mutlu sağlıklı günler....


Gebemiyim.Net

Popular Posts